Paul Craig Roberts
Komplo teorileri, kendini beğenmiş fahişe medyanın “komplo kültürü” dediği yere vardı. Medya fahişelerine göre, Amerikalılar hayal kırıklıkları ve başarısızlıkları için bazı açıklamalar bulmak zorunda kaldıklarından dolayı Bilderbergçilere, Rothschilds’a, Yeni Dünya Düzenine suç atıyorlar.
Okuyucularım bu fahişelere katılmadığıma şaşırmayacaklardır. İşin aslı, komplo kültürü, fahişe medyanın araştırma ve doğru habercilik zaafiyetinin bir ürünüdür. Batı medyasının Sovyet medyasından daha berbat olduğuna eminim. Zamanın Sovyet medyası, halkın belirli çizgiler arasında okuma yapmasına yardımcı olacak yolları döşemişken Batı medyası kendi hükümetlerinden o kadar emin ki yaptıklarının bir propaganda olduğuna dair okuyuculara hiçbir ipucu sunmadan hükümet/devlet propagandası yapıyor.
Amerikan yönetimi ve yönetimin fahişesi medya halkı nicedir yalanlarla beslediği için Amerikalılar artık kendilerine karşı bir komplo olduğuna inanmaya başladılarsa bunda şaşıracak bir şey yoktur. Milyonlarca Amerikalı işinden, evinden, kariyerinden oldu; onları soyan sahtekârlar ise elleri kolları serbest halde dolaşıyor, başkan adaylarına mâli destek veriyorlar. Milyonlarca Amerikalının bildiği bir dünya vardı ve o dünya sona erdi ve bundan hiç kimse mesûl tutulmadı. Medyanın Amerikalılara yaptığı izah ise bunun onların yanlışı olduğu. Satın almamaları gereken evleri satın aldılar; doğru meslek seçimi yapmadılar vs. Bu durumda Amerikalıların kendilerine karşı bir tezgâh döndüğünden şüphelenmeleri makuldür.
Amerikalılar devletin onlara yardım edemeyeceği çünkü bütçe açığının ve torunlarımıza mirâs bir mâli yükün olduğu söyleniyor. Fakat Amerikalılar savaşlara, ülke güvenliğine ve yankesici bankacılara trilyonlarca dolar aktarıldığını da görüyorlar. Polis devleti kurmak ve bir başka Müslüman ülkeye saldırmak, Amerikalıları işlerinde ve evlerinde tutmaktan niçin daha önemli olsun?
11 Eylül’ün 11’nci yıldönümüne bir aydan daha az bir zaman kaldı. Amerikan yönetiminin 6 trilyon dolar harcadığını, Afganistan ve Irak işgalinden dolayı tahakkuk etmiş başka masraf ve mâliyetleri fahişe medya bu halka hatırlatacak mı? ki ABD’nin şöhreti pahasına ve sosyal güvenliğini, sağlık hizmetlerini doğrayıp biçme pahasına askeri-güvenlik kompleksinin yöneticilerini ve hissedarlarını zenginleştirmekten başka hiçbir işe yaramamıştır.
Elbette hatırlatmayacaklar. Dünyayı demokrasi ve kadın hakları için daha güvenli bir yer kılmak uğruna savaşan ve ölen cesur askerlerimiz hakkında laf kalabalıklığı yapacaklar. Washington bayraklara bürünüp Amerikalılara “askerlerimize destek verin” diye tembihte bulunacak. Hitlery (Hillary Clinton) ahlaki üstünlük taslamaya, Çin ve Rusya’ya dil uzatmaya hala devam ediyor ama tüm dünya onun ikiyüzlülüğünü de görüyor. Herkes, Washington kuklaları bile onun ahlaki değerlendirmelerini cebri hâkimiyeti maskeleme olarak anlıyor. Washington’a göre demokrasi silahların namlusundan çıkar.
Ahlaki değerlendirmeler bugün sadece para hakkında yapılıyor o da yüzde 99 için değil. Yüzde 99 ne iyi bir iş bulabiliyor ne de tasarruflarının üzerine üç kuruş koyabiliyor çünkü ekonomi yüzde 1 adına çalışıyor. Üniversite mezunları iş bulamadıkları gibi öğrenci kredilerini de ödeyemiyorlar. İşini aşını yurtdışına kaybetmiş veya yeri H1-B vizelerle ülkeye gelen yabancılarla doldurulmuş milyonlarca Amerikalıya yeniden mesleki eğitim vermenin sahteliği ortaya çıktı zira işten çıkarılmış, cesareti kırılmış iş gücünde yeniden mesleki eğitim alanlar için iş de yok. Amerikan yönetimine göre iş gücünde az sayıda üniversite mezununa ihtiyaç var; demek ki “cevap, eğitimdir” mantrası, sarmaşık ligi üniversitelerinin para karşılığında müesses nizamın yalanlarını satan ekonomi bölümlerinin bir başka yalanıdır.
11 Eylül öncesinde Amerika’nın geniş coğrafi mekânında dolaşmaya alışkın her hangi bir Amerikalı kulağa gestapo gibi gelen İç Güvenliğin hızla yükselişi karşısında şaşkına dönüyordur. Porno tarayıcılar ve cinsel organlara elle yapılan sarkıntılıklar terör saldırıları olmamasına rağmen havalimanlarından otobüs-tren istasyonlarına ve karayollarına kadar yayıldı. Yetişkin bezini kontrol etmek istedikleri tekerlekli sandalyeye bağımlı 90 yaşındaki bir nine’nin terörist olduğunu veya sarışın, mavi gözlü ana-babanın bebeklerinin beline bomba yerleştirip patlatacaklarını sağduyulu hiç kimse düşünmez. İç Güvenliğin gestapo bölümü hariç hiç kimse düşünmez. Ellerinden Amerikan bayrağını düşürmeyen avanak vatanperver muhafazakârlar bile tüm bu güvenlik tedbirlerine şaşırıyorlar artık. İç Güvenliğin 750 milyon atımlık mühimmat siparişi verdiğine dair haberler “sarıklıların” katledilmesinden keyif alan muhafazakârların bile kafasını karıştırıyor. İç Güvenlik, her Amerikalıyı 2.5 kez öldürmeye yeterli mühimmata niçin ihtiyaç duyuyor? İç Güvenlik kendisini niçin tam vücut zırhıyla donatıyor? İç Güvenlik sizden 50 metre uzakta sizin hakkınızda her şeyi bilen yeni lazer teknolojisini ne yapacak? Sivil Kargaşa Operasyonları hakkında yeni yayınlanan elkitapçığı, protestoları bastırmak, silahlara el koymak ve vatandaşları öldürmek için ordunun ülke içinde nasıl kullanılacağını izah ediyor.
Polis devleti “özgürlük ve demokrasi” içerisinde inşa ediliyor şimdi. Amerika’nın tarihte emsali yok. Tek teröristin FBI’ın kandırdığı terörist olduğu bir zamanda polis devletinin amacının Amerikalıları Müslüman teröristlerden korumak olmadığı açıktır. Polis devletin amacı, Amerikan vatandaşlarını terörize/tedhiş etmektir.
Askerileşen de sırf İç Güvenlik değil. Amerikan yönetimi, Meteoroloji Servisinin de çaplı mühimmat siparişi verdiğini açıkladı ve sonra bu bilgi Balıkçılık Bürosu olarak düzeltildi. Peki Sosyal Güvenlik idaresinin 174.000 atımlık oyuk uçlu çekirdek mermi sipariş etmesine ne dersiniz?
İç Güvenliğin mühimmat sipariş listesini online görebilirsiniz. Bu mühimmat atış talimi için değil insanları öldürmek için. Oyuk uçlu çekirdek mermiler askeri tüfekler ve M-16’lar için; 308 keskin nişancı tüfekleri için mermiler; 12 çapında saçmalar; 357 magnum ve 40 kalibrelik tabancılar için mermiler. 11 Eylül’den bu yana ABD’de terör eylemi olmadığından dolayı ( FBI’nın organize ettikleri hariç) bu devasa ateş gücü satın alımı açıktır ki Amerikalıları Müslüman teröristlerden koruma amaçlı değildir. O halde niçin?
Gray State adlı film, devletlerine çok güvenen Amerikalılar için neyin saklandığını izah ediyor galiba. Savaş karşıtı göstericiler ve Amerikan yönetimini eleştirenler “ülke içi aşırılar” olarak yeniden tanımlanıyor; ABD’nin düşmanlarına yardım ve yataklık etmekten dolayı tutuklanabilirler. Eğer Amerikalılar Washington onları III.Dünya Savaşına sürüklerken ekonomik, politik ve sosyal bakımdan yoksun bırakıldıkları gerçeğine uyanırsalar, gösteri yapmak için cadde ve sokaklara aktıkları vakit aşırı askeri güçle karşı karşıya gelecekler.
Liberal sol, kendini kandırma konusunda elinden bayrak düşürmeyen muhafazakârlardan bile daha ileri. Amerikan yönetimi ne yaparsa yapsın muhafazakârlar ona destek vereceklerdir. Bunun sebebi, muhafazakârların vatanperverlik ile yönetime destek vermeyi birbirine karıştırmasıdır; vatanperverlik anayasayı savunmak değil - ki anayasa da savaşları kaybetmeye yol açan mücrimleri, teröristleri ve savaş karşıtı göstericileri şımartan şüpheli bir metindir onlara göre. Liberal sol, Obama’yı ezilmiş sınıfın bir mensubu olarak yarı-siyahi (liberal solun yüksek ahlâki bir yer bahşettiği şahsiyetlerdir) olarak görüyorlar. Liberal sol, Obama’yı Mesih olarak görüyor hatta ki Obama Oval Ofis’te oturup yargısız infaz edilecek Amerikalı vatandaşların listesini onaylarken. Liberal solu Naomi Wolf bile ayıltamaz.
Bush ve Obama’nın yarattığı polis devletinin gücü hızla elinde toplaması karşısında Kongre’nin veya fahişe medyanın bir şeyler yapacağını sanmayın. Federal mahkemelerin imdada yetişmesini beklemeyin. Bazı hâkimler Anayasayı iç düşmanlardan korumaya temayül gösterseler bile yürütme makamı hukukun üstünlüğüne saygı duymadığında mahkemeler güçsüzdür. Yürütme makamı şu an bir federal hâkimin Amerikalı vatandaşların süresiz tutuklanmasına itiraz eden emrini göz ardı etmektedir. Adalet Bakanlığı (sic) hukukçuları, hâkimin sorularını bile cevaplandırmayacaktır.
Yürütme, halkı köleleştirmeye karar verdiği takdirde ahmak ahali biçaredir. Bir halkın doğal liderlerini ve bir halka doğru bilgi verenleri gözden düşürmek yönetim için çocuk oyuncağıdır. Çoğu Amerikalının çok dar bir bilgi temeli ve fakat çok geniş bir ideolojik önyargısı vardır. Sonuç itibariyle de kurguyla gerçeği ayırt edemezler.
Julian Assange hadisesini düşünün. Washington’un yalanlarını ve aldatmacalarını ifşa eden Wikileaks belgeleri yayınlandığında öfkelenen Amerikan yönetimi ilk önce Assange’e saldırdı. Bu esnada Assange evrensel destek alıyordu. Sonra internette Assange’in CIA hatta daha nefretlik Mossad ajanı olduğu haberini yaydı. Sağ ve sol siteler bu açık yalana aldandılar. Stalin’in Bukharin’in kapitalist ajanı olduğu sözlerine inananlar derecesinde bir ahmaklık söz konusu.
Assange’a karşı başlatılan iftira kampanyası, Assange’ı ayartan iki kadının cinsel taciz iddiasının İsveç başsavcılığı tarafından kabul görmemesine baskın çıktı. Assange’ı ipte gören bir kadın savcı, kapanmış davayı tekrar açtı ki pek çokları bunun Washington’un zoruyla olduğuna inanıyor. Feministler ortaya fırlayıp bu iki kadının ayarttığı Assange’ın onları oyuna getirdiği veya bir şekilde cinsel ilişkiye zorladığı iddiasıyla cezalandırılmasını talep ettiler.
Dominique Strauss Kahn olayı kısacası. New York’ta bir otelde çalışan hizmetçiye cinsel saldırı düzenlemekle itham edilen IMF Başkanı - ki iki kıtada şöhret avcısı kadınlar onun peşinde koşmuştur, Fransa başkanlık seçimlerine giremedi ve IMF koltuğundan ayrılmak zorunda kaldı. Kadınların cinsel taciz iddialarına mutlak doğru muamelesi yapmak üzere eğitilmiş New York polisi, iddiaların Strauss Kahn’dan para sızdırmak ve muhtemelen Fransa başkanlık yarışında darbe alması için yapıldığı açıkça ortaya çıktığında aptal ve kifayetsiz görünüyordu.
Pek çok haber sitesi ve güvenilir yorumcular bu yalan hikâyeye kanmıştı. Washington hegemonları ve onların fahişe medyası terör saldırıları, Usame bin Ladin, Taliban, Afganistan, Irak, Libya, Somali, Yemen, Pakistan, Suriye ve İran hakkında Amerikalıları aptal yerine koymakta çok daha başarılılar. Şaşırtıcı olan, Washington’ın bir milyon müslümanı öldürerek, üç İslam ülkesini yıkarak, yedi İslam ülkesinde askeri operasyonlar yaparak ve (sekizincisi) İran’a saldırı hazırlığı yaparak sahnelediği müthiş kışkırtıcılığa rağmen Amerika’ya karşı her hangi bir saldırı olmamasıdır.
Termo-nükleer füzeleri Amerika’yı yeryüzünden silebilecek olan Rusya Devlet Başkanı tüm dünyanın duyacağı şekilde Washington’un hegemonik güdülerle dünyayı korkuttuğunu belirtti. Putin hiç kimsenin kendini güvende hissetmediğini söyledi; sınırları dibinde Amerikan füze üslerinin ve Washington’dan mâli destek alan, Rusya içlerinde beşinci kol faaliyeti yürüten sadakatsiz ve hain siyasi muhalefetin olduğu Ruslar değil sadece.
Putin, Amerika’nın dünyayı yönetmek istediğini belirtti. Ancak Washington Rusya’yı ne Çin’i yönetecek de değildir. Şu an Beyaz Saray’da olan kalınkafalıların İran nükleer enerji programına son vermediği takdirde gelecek Haziran ayında Amerika İran’a saldıracaktır diye İsrail başbakanı Netanyahu’ya verdikleri vaadi tutarlarsa (İran’ın NPT anlaşması çerçevesinde yürütebileceği bir programdır halbuki) ABD III.Dünya Savaşına giden kapıyı açmış olacaktır. ABD böylesi bir savaşta I. ve II. Dünya Savaşlarında olduğu gibi askeri bir saldırıdan uzak kalmayacaktır. Amerika bu kez nükleer holokostla ortadan kalkacaktır. Eğer dünyada sağ kalan olursa, Washington’ın sahneden yok edilmesini şükranlıkla karşılayacaklardır.
Gerek Cumhuriyetçilerden gerekse Demokratlardan, Washington’daki yönetiminizin “size” sunduğu ölümdür. Her iki parti de dünya üzerindeki Amerikan hegemonyasının nükleer savaşı icra etmeye değer olduğuna inanan yeni-muhafazakârların/neoconların güdümündedir. Bu tehlikeli ideologlar baskın çıkmaya devam ettikler takdirde yeryüzünde hayatın çok kısa bir süresi vardır.
Kaynak:craigroberts.org
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı