Geçen gün İslamcı geçinen bir yazarın PKK ve türevleriyle ilgili kaleme aldığı ilginç bir yazısını okudum. Söz konusu yazar Ak Parti hükümetinin güvenlikçi politikaları yüzünden PKK'nin Suriye ve Irak'ta çok güçlendiğini, uluslararası bir şöhrete kavuştuğunu söyledi. Yazar, “Öcalan'ı rehber edinen Kürt hareketi, müttefikleriyle beraber son birkaç yılda Suriye'nin neredeyse üçte birini kontrol edecek hale geldi. Bu hareket Irak tarafında da Şengal'den Kerkük'e kadar geniş bir alanda çok boyutlu nüfuz sahibi oldu.” ifadelerini kullandı.
İslamcı geçinen yazara göre iktidar PKK ile masaya oturmak zorunda. Çözüm süreci tekrar başlamalı yani. Türkiye Kürdistan'ı yine PKK'ye peşkeş çekilmeli. Bay yazara göre Öcalan'ı rehber edinen Kürtlerin önü açılmalı. Ancak o zaman barış ve huzur gelir. PKK'nin güçlenmesinin biricik nedeni Türkiye rejiminin ırkçı, baskıcı uygulamaları…
Türkiye'nin bu konudaki hatalarını temize çıkaracak değilim. Ertuğrul dizileriyle milliyetçilik pompalayan, Müslüman Kürt halkının haklı taleplerini bir türlü duymak istemeyen, MHP gibi kavmiyetçi partilerle ittifaka girip oy uğruna milliyetçi söylemlerden medet uman, aşırı güvenlikçi politikalarla Kürt meselesini çözüme kavuşturacağını sanan devletin PKK'nin güçlenmesinde katkısı olduğunu inkâr edecek değilim.
Evet, rejimin yanlış politikalarının PKK'ye hizmet ettiğini gizleyecek değilim. Ama kesinlikle bu tek başına PKK'nin bu kadar güçlendiğinin açıklaması olamaz. Hiç kimse kendini kandırmasın. PKK de FETÖ gibi Batı tarafından finanse edilen, beslenen, büyütülen bir projedir. Bir Amerika ve israil projesidir.
PKK bir Kürt kurtuluş hareketi değildir. Kürt halkını Batı sömürgesi kılmaya çalışan taşeron bir örgüttür. Amerika, PKK üzerinden Ortadoğu'daki, İslam âlemindeki emperyalist emellerine ulaşmaya çalışıyor. PKK'nin güçlenmesi, Kürdistan'da egemenlik kurması Kürt halkına kesinlikle kurtuluş ve mutluluk getirmez. PKK'yi Kürt halkının temsilcisi görmek, Kürt halkına yapılabilecek en büyük ihanettir.
Amerika'nın Suriye'de, Irak'ta ve Türkiye'de PKK'yi desteklemesi, onu güçlendirmeye çalışması, Haçlıların PKK sevdası, PKK'nin kontrolünde bir Kürt devletinin kurulması projesi Müslüman Kürt halkı için hayal edilebilecek en büyük bir musibettir. Bu, yağmurdan kaçmaya çalışırken doluya tutulmak gibi bir şeydir.
Amerika ve onun güdümündeki PKK'nin arzuladığı bir Kürdistan, komşu ülkelerle kanlı bıçaklı olan, emperyalistlerin böl, parçala, yut projesine hizmet eden, Amerika ve israil'in çıkarlarını her şeyden üstün tutan, Kürt halkını dini ve ahlaki değerlerinden koparıp dinsiz bir topluma dönüştürmek isteyen bir Kürdistan'dır.
Amerika'nın İslam ümmetine yönelik korkunç planları var. Sürekli kan banyosu içinde yüzen, birbirini boğazlayan, toprakları bin parçaya ayrılmış, zayıf, zavallı bir İslam ümmeti. PKK'ye kurdurmak istediği, ismi Kürdistan olan ama aslında ikinci bir israil görevini üstlenmiş bir devlet eliyle şeytani projelerinin önünü açmak istiyor.
Amerika'nın arzuladığı proje başarıya ulaşırsa bu Kürtler için de, Türkler için de, Araplar ve Farslar için de korkunç bir yıkım olur. Bunu gören ferasetli gözler ısrarla Müslüman Kürt halkına tüm haklarının verilmesini, iktidarın milliyetçilik yerine din kardeşliğini birleştirici unsur olarak görmesini, Kürdistan'daki gerçek vatanperver insanların, dindarların önünün açılmasını bundan ötürü istiyor. Yine Amerika'nın bu şeytani projelerini gördükleri için İran ve Türkiye'nin tüm ihtilaflarını bir kenara bırakıp, ortak noktalarda birleşmelerini, bu şeytani projeye dur demelerini, ümmeti birleştirmek için hemen harekete geçmelerini istiyor.
Bunu ısrarla gündemde tutmak ümmetin geleceği adına elzemdir. Ümmetin kurtuluşu, vahdeti ve selameti için Türkiye ve İran'ın birlikte hareket etmesinden başka bir çözüm ufukta gözükmüyor. Başka arayışlara girenler, çözüm adresleri olarak Amerika veya Rusya'yı görenler bunun ne büyük bir yanılgı olduğunu çok geçmeden anlayacaklardır. Bu, kurtuluşu düşmana teslim olmakta görmenin diğer bir adıdır.