DİYARBAKIR – Halk Sağlığı Müdürü, Dr. Fatih Mehmet Aslan, ALS’ nin belirtileri tanı ve tedavi yöntemleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Hastalığın kesin bir tedavisinin olmadığını ifade eden Aslan, hastaların tedbir alması gerektiğini söyledi.
Amyotrofik Lateral Skleroz’un (ALS) ilerleyici bir sinir sistemi hastalığı olduğunu ifade eden Dr. Aslan, “Omurilik ve beyin sapındaki motor nöronların yani sinir hücrelerinin kaybından kaynaklanmaktadır. Bunun sonucunda kaslarda kuvvet kaybı, erime ve incelme görülür. Hastalık motor nöronları etkisiz hale getirerek sinir sistemini felç etmekte ancak beynin zihinsel ve entelektüel faaliyetlerini genellikle etkilememektedir.” dedi.
Hastalığın sebebinin tam olarak bilinmediğini ifade eden Dr. Aslan; ”Tüm vakaların yaklaşık yüzde 10’unun genetik geçişli olduğu saptanmıştır. Ayrıca; tarım ilaçları ve ağır metaller gibi çevresel toksinler, travma, viral enfeksiyonlar, otoimmünite, vitamin eksikliği, hormonal bozukluklar gibi çeşitli faktörlerden şüphelenilmektedir.” dedi.
“Hastalık kas güçsüzlüğü ile başlar”
Dr. Aslan hastalığın belirtilerini ise; ”Hastalık kas güçsüzlüğü ile başlar. Kas zafiyeti genelde kol ve bacaklardan başlar ve yavaş yavaş diğer kas gruplarına yayılır. Konuşma, yutma, çiğneme ve nefes alma kasları iş göremez hale gelir. Kol ve bacaklar kasları incelir ve zamanla kullanamaz. Kontrol edilemeyen ağlama ve gülmeler olabilir. Kaslardaki iş görememenin derecesi ve hastalığın ilerleyişi hastadan hastaya değişir. Solunum kaslarının giderek daha fazla etkilenmesi ve buna bağlı solunum güçlüğü hastalıkta gelinen son aşamadır. Bu dönemde hastanın hızlı ve yakın tıbbi desteğe ihtiyacı vardır” şeklinde özetledi.
ALS’nin tanı yöntemleri ve tedavisi ile ilgili olarak Dr. Aslan; ”Hastalık pek çok kas ve sinir hastalığı ile karışabildiği için teşhis uzun zaman alabilir. Teşhiste MR, EMG gibi görüntüleme yöntemlerinden, kas örneği ve kan tetkiklerinden yararlanılır.
“ALS'nin henüz kesin tedavisi yoktur”
ALS'nin henüz kesin tedavisi yoktur. Yeni ilaçlar üzerinde çalışmalar sürdürülmektedir. İlaç dışında hastanın mümkün olduğunca rahat ettirilip, normal yaşantısını devam ettirecek tedbirlerin alınması önemlidir. Hastalar genellikle soluk alma kaslarının etkilenmesi ile soluk almakta zorluk ve nefes alamama, ayrıca yutma kaslarının etkilenmesi ile beslenememe ve susuz kalma gibi nedenlerle yaşamlarını yitirirler. Eğer hastalarda bu kaslar etkilenmez ise daha uzun süre yaşarlar” şeklinde ifade etti. İLKHA