Rabbim Pazar günü bir süreliğine bize emanet verdiği annemizi geri aldı. Bu münasebetle bizlere bizzat gelerek taziyelerini sunan; Hüda Par Genel Başkanı, İttihad Genel Başkanı ve beraberindekilerle bilahare gelen kardeşlerime, gelemeyip muhtelif yollarla taziyede bulunanlara çok teşekkür ediyor, hepsinin geçmişlerine Allah'tan Afv-u mağfiret diliyorum.
Taziye konusu gündeme gelince hemen aklıma Peygamber Efendimiz (sav)'in, çocuğunun ölümü üzerine Hz. Muâz bin Cebel'e göndermiş olduğu taziye mektubu gelir. Haliyle bir yakınımın vefatında kendimi bu mektubun muhatabı kabul ederim. Belki okumamış olan kardeşlerim için bu taziye mektubunu sunuyorum.
Peygamber Efendimiz (sav), ölünün durumu ile ilgili bir hadis-i şerifte şöyle buyurdu:
“Allah-u Teâlâ sana selâmet versin! Ona hamd ederim. Herkese iyilik ve zarar, yalnız O'ndan gelir. O dilemedikçe, kimse kimseye iyilik ve kötülük yapamaz. Allah-u Teâlâ, sana çok sevâb versin. Sabretmeni nasîb eylesin! O'nun ni'metlerine şükür etmenizi ihsân eylesin!
Muhakkak bilmeliyiz ki kendi varlığımız, mallarımız, servetimiz, kadınlarımız ve çocuklarımız, Allah-u Teâlâ'nın sayısız nimitlerinden, tatlı ve faideli ihsanlarındandır. Bu ni'metleri, bizde sonsuz kalmak için değil, emanet olarak kullanmak, sonra geri almak için vermiştir. Bunlardan, belli bir zamanda faideleniriz. Vakti gelince, hepsini geri alacaktır.
Allah-u Teâlâ, ni'metlerini bize vererek sevindirdiği zaman, şükür etmemizi, vakit gelip geri alarak üzüldüğümüz zaman da, sabretmemizi emireyledi. Senin bu oğlun, Allah-u Teâlâ'nın tatlı, faydalı nimetlerinden idi. Geri almak için sana emanet bırakmış idi. Seni, oğlun ile faydalandırdı. Herkesi imrendirecek şekilde sevindirdi, neşelendirdi. Şimdi geri alırken de, sana çok sevap, iyilik verecek, acıyarak, doğru yolda ilerlemeni, yükselmeni ihsan edecektir. Bu merhamete, ihsana kavuşabilmek için sabretmeli, O'nun yaptığını hoş görmelisin! Kızar, bağırır, çağırırsan, sevaba, merhamete kavuşamazsın ve sonunda pişman olursun. İyi bil ki, ağlamak, sızlanmak, derdi belayı geri çevirmez. Üzüntüyü dağıtmaz! Kaderde olanlar başa gelecektir. Sabretmek, olmuş-bitmiş şeye kızmamak lâzımdır.
Kuşkusuz Rabbimizin en güzel nimetlerinden olan Annemizin emanet olduğunu bildiğimiz halde elimizden alınınca bir miktar acı duyduk/duyuyoruz. Ama hakikaten mektup ciddi bir teselli sağlıyor. Şöyle bir düşünüyorum; biz O nimetten ne kadar istifade ettik. Ben en az elli yıl anne nimetinin keyfini yaşadım. En küçüğümüz bile otuz yıl o nimetten istifade etti. Çoğu insan sudaki balığın suyun değerinin farkında olmaması gibi verilen nimetlerin farkında olmaz. Ancak Elhamdulillah biz Rabbimizin bütün nimetlerinin farkında idik ama şükrünü ne kadar eda edebildik, O (cc) bilir.
Merhume annemin belki en belirgin özelliği bütün nimetlerin farkında olması ve karşılığında çok şükredenlerden olması idi. Vefatına yakın en çok tekrarladığı cümle şu idi:” acaba ben Rabbime ne yaptım ki bana bu kadar nimet vermiş, çocuklarımdan hiç biri diğeriyle kavgalı olmadığı gibi eşleri arasında da hiçbir problem yaşanmıyor. Haydi! büyükleri anladım da küçücük çocukları da kavga etmez mi? Hiç kimse kimseye kızmıyor, küsmüyor. Bu ne büyük nimet ya Rabbim” Merhume sürekli Allah'tan razı olduğunu farklı şekillerde dile getirirdi. İnşaallah Rabbim de ondan razı olmuştur. Allah şahittir ki rahmetli babam, kardeşlerim, komşu ve akrabaları ondan razı idiler.
Aslında belki ümmi olan annem-babam verilen bu nimetin sebebinin farkında değillerdi ama biz onların bize aktardıkları ile farkına varmıştık. Zira onların Anne-babaları da salih kimseler imiş. Dedem bağına hırsız girince hırsız kendisini gördüğünde utanmasın diye, hemen bir yerlere gizlenirmiş.
Ümmi olan annemin ferasetine çok güvenir, onunla istişare eder, tavsiyelerine uyardım. Bu konuyu o kadar abartmış olacağım ki, arkadaşlarım annem için “anneyasa” derlerdi. Bir konuda karar vereceğim zaman “anneyasan izin verir mi vermez mi” derlerdi. Onun tavsiyeleri konusunda Rabbimin onu mahcup etmeyeceğine dair bir kanaatim vardı, hiç yanılmadım elhamdulillah.
Kendi adıma çok önemli bir dua kaynağımdan ve müsteşardan mahrum kaldım. Efendimiz (sav), kızı Hz.Fatıma için “Ümmü ebihi” dermiş. Çok şükür Rabbim beni bu nimetle de nimetlendirdi. Annemin yerini tutmasa da yeni anneciğimin dualarını alır onunla istişare ederim. Çünkü o da kendini İslam'a/İlme adamış birisidir.
Rabbim cümlemize nimetlere şükür, acılara sabrı cemil ihsan etsin. Amin.