Adı Mehmet Ata Akbulut. 1973 Mardin doğumlu. 1975 senesinde geçirdiği çiçek hastalığı sebebiyle her iki gözünü kaybetti ancak, yaşama sevinci ilk günkü gibi diri ve canlı.
Hayata tutunmayı bırakmayan Akbulut, Gaziantep körler okuluna kayıt yaptırarak ilkokulu okudu. Daha sonra lise ve üniversite eğitimini için İstanbul’a geldi.
Eğitimini burada sürdüren Akbulut, İstanbul Üniversitesi İletişim fakültesinden mezun olduktan sonra aynı yerde kütüphane bölümünde çalışmaya başladı ve 18 yıldır İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesinde çalışıyor.
Akbulut, 6 yıldır da kütüphane bünyesinde kurulan Engelsiz Bilgi Merkezinde görme engelli bireylerin engelini ortadan kaldırmak için mücadele veriyor.
Geçmişinin derinliklerinde cehaletin acısının olduğunu söylüyor Mehmet Ata Akbulut. Ailesiyle beraber yaşadığı köyde çiçek hastalığına yakalanan Akbulut'un ailesi rahatsızlığından 6 ay sonra haberdar oluyor.
Hastaneye götürüldüğünde çok geç kalınmış ancak buna rağmen bir gözünün kurtarılması ihtimali ise akrabalarının cehaletine kurban ediliyor.
Akrabalarının babasına “Doktor da ne bilirmiş, seni kandırıp paranı alacak” demeleri, o bir gözün de kurtarılmasının önündeki engel oluyor.
Hayatının, cehalete kurban edildiğini belirten Akbulut, "Türkiye’de sakatlıkların yüzde 90’ı cehaletten kaynaklanıyor. Eğer annem, ilkokul bile okumuş olsaydı belki aşı diye bir şey olduğunu duyardı da gider aşı yaptırırdı. Belki de bu durumda olmazdım” diyor.
"Engelsiz Bilgi Merkezi 6 yıldır hizmet veriyor"
Çalıştığı kurum ve çalışmaları hakkında da bilgi veren Akbulut, 18 Ocak 2012 den bu yana Engelsiz Bilgi Merkezinin hizmet verdiğini söyledi.
Türkiye’de birkaç yerinde verilen bu hizmetlerden birinde yer almanın kendisini mutlu ettiğini söyleyen Akbulut, "İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi olarak 6 yıldır, üniversitede okuyan engelli öğrenciler başta olmak üzere Türkiye’nin hemen her tarafından bu kaynaklara erişim hizmeti sağlanabiliyor. Engelsiz Bilgi Merkezinde, başta ders materyalleri olmak üzere diğer yazılı kaynaklar, göremeyenler için okuyabilecekleri hale getiriliyor” dedi.
"Kör denilmesinden rahatsız olmuyorum"
İlk zamanlar sakat ya da kör kelimesinden rahatsızlık duyduğunu söyleyen Akbulut, ancak bilinçlendikçe artık rahatsızlık duymadığını belirtiyor.
Akbulut, “Bundan rahatsızlık duymuyorum çünkü gerçek bu. Bir kere kişi kendisiyle barışık olmalı, eğer kişi kendisini bu şekilde kabul etmezse karşısındaki onu hiç kabul etmez. Kişinin kendisi bu durumu aşmalı, kendisine sakat veya kör denildi diye üzülmemeli” ifadelerine yer verdi.
"Toplum bu konuda bilinçsiz"
Toplumda bedensel engelli olanlara karşı bir önyargının olduğunu belirten Akbulut, konuşmasına şöyle devam etti:
“Kimileri konuşurken biz normal olanlar diye tabir kullanıyor. Bilmiyorum, diğerleri anormal mi ki? Bugün 3-5 kelime konuşan bir robot yapıldığı zaman bu, dünyaya devrim olmuş gibi gösteriliyor. İşinizi yapacak bir robot olsa, belki iki ev parası bile verilir. Karşınızdaki bir insan! Bir gözü ya da iki gözü yok diye hor görülmemeli, tek bir gövde bile olsa sonuçta insandır.”
"İnsanı küçük görmek kimsenin haddi değildir"
Bedensel engelli insanlara acıyarak ya da onları küçümseyerek bakmanın doğru olmadığını söyleyen Akbulut, “Küçümseyen insanlara diyorum; kendinle alakalı tüm yaşamını kendin yönlendirebiliyor musun? Hasta olmamayı, hiç acıkmamayı, uzunca yaşamayı ya da ölmemeyi sağlayabiliyor musun? Hayır. O zaman sende zayıfsın. O halde sende var olanı, kayıpsız avantajını güzel şeyler için kullan. Eğer bunu kullanabilirsen müthiş bir insan olabilirsin. İnsanı küçük görmek kimsenin haddi değildir.” ifadelerini kullandı.
Akbulut, İsteyenlerin Merkezde Hafta içi 09.00-16.00 saatleri arası tarama yapabileceklerini, okumayı seviyorlarsa kriterlere uygun olmak şartıyla okuma yapabileceklerini de sözlerine ekledi.
İLKHA