Bu başlıklar PKK/BDP’li YÖDER üyeleri olan öğrenciler tarafından Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde açılan pankartlardan bir kaçı…
Bu pankartları, 90’lı yılların şımarmış, haddini aşmış, kendini unutmuş, insanlıktan nasibini almamış ve tüm bölge insanın özgür iradelerini tekeline almaya çalışan, ‘’ya bana tabi olursun, ya evini barkını bırakıp buradan defolup gidersin, ya da öldürülürsün’’ dayatmaların modernleşmiş(!) demokratikleşmiş(!) şekli olarak okudum.
Ben şahsen orada toplanan bu güruhu hiç konuşmak bile istemem. Ve zaten onları konuşup muhatap kabul etmek vicdana, insafa aykırı görürüm. Zira;
Konuşacağınız insanlarda akıl, iz’an ve feraset yoksa anlatacağınız hiç bir şey yoktur. ‘ siz ölülere hiçbir söz işittiremezsiniz!’
Konuşmak istediğim PKK ve BDP’dir.
Öncelikle şunu söylemek istiyorum.
PKK bu hadsiz güruha bir çift kelam edemiyorsa, dağlarda çektiği onca cefa, onca eziyet ve acılar niye? Kendi kendini infilak etsin bence!
Sonra;
PKK’nin siyasi uzantısı olan BDP!
BDP, bölgeyi büyük bir kaosun içine sürükleyen Aysel Tuğluk gibi gözü dönmüş vekillerine bir söz geçiremiyorsa, bir çift kelam edemiyorsa, açılan o pankartları denetleme liyakatine sahip değilse böyle bir süreç içersinde, ürettiği politikaların hiçbir anlamı yoktur bence. Ve bana göre BDP’nin tüm milletvekilleri politika üretme yerine istifalarını sunsunlar. Bu kendilerine en hayırlı olanı olur.
Yapmazlarsa buradan BDP’ye, PKK’ye müjdeler olsun!
Küçük meselelerle öyle büyük bir uçuruma doğru gidiyor ki; bence büyük bir infilak ile yok olacak. Ve yok olması da bizzat eliyle olacak. ‘Edepsizlik devam edebilir, ama zulüm asla devam edemez.’
Bu zihniyet değişmeli, yoksa bu son kaçınılmaz olandır…
Yazılacak çok şey var.
Selametle…
(Mehmet ÖZ/HÜRSEDA)