Hüseyin Kaya / Doğruhaber
Çözüm Sürecinin “buzdolabına kaldırılması” ve ardından başlayan şehir savaşları birçok kimsenin ezberini bozmuş durumda. Daha düne kadar PKK'nin “paralel devlet”ini görmezden gelip “çözümün mimarı olarak tarihe geçme” hayalleri kuranlar bile bugün ateş püskürüyor.
Hükümet içinde sürece angaje olup örgüt ya da örgütün siyasi uzantısı olan partinin şımarıkça tavırları karşısında “Öcalan sopası” sallayan birkaç isim vardı evet; ama ilkesel olarak çözüm sürecine ve içeriğine karşı tavır belirleyen kimse yoktu.
Şimdi ciddi operasyonlar yapılıyor ve bu operasyonlar vesilesiyle PKK'nin şehir merkezlerine yığdığı silahlar, çözüm sürecini kullanarak ve belediyeler marifetiyle yollara yerleştirdiği bombalar ortaya çıkıyor ve birçok kimse dehşete kapılıyor.
Araba devrilmiş ya birçok kişi yol gösteriyor ve “ben demiştim” moduna geçiyor.
Bunlardan biri de eski bakanlardan ve hükümet sözcülerinden Hüseyin Çelik.
“Çözüm Sürecini bozmamak adına ve tamamen iyi niyetlerle, valiler, kaymakamlar, savcılar, hakimler, polis, asker, jandarma ve korucular, PKK'nın yapıp ettikleri karşısında adeta elleri kolları bağlı sabrın sınırlarını zorlayarak beklediler. Pkk, çözüm sürecini kendi lehine; ama Kürt halkının aleyhine istismar etti. Gelinen nokta, siyasetin inisiyatifi silaha terk etmesidir.
Biz, bölgeyi ve bölgenin dinamiklerini bilen birisi olarak, 2009'dan itibaren olanları ve olabilecekleri, Bakanlar Kurulu'nda, Ak Parti MYK'sında, MKYK'sında, Ak Parti Ortak Söylem toplantılarında ve nihayet Çözüm Süreci konulu tüm özel toplantılarda yetkili arkadaşların, Sayın Başbakan'ın ve Sayın Cumhurbaşkanı'nın huzurunda, bütün açıklığı ve netliği ile ortaya koyduk. Zaman zaman kendisini Çözüm sürecinin romantizmine kaptırarak bütün fotoğrafı görmek istemeyen bazı yetkili arkadaşların ciddi tepkilerine de muhatap olduk.”
Kendini “Çözüm sürecinin romantizmine kaptıran” kişiler konusunda haklı Hüseyin Çelik; ancak kendisinin de bazı açıklamalarına bakılırsa farklı bir “romantizme kapıldığı” ortaya çıkıyor.
Bakın H. Çelik, Gülen Cemaati ile ilgili şunları söylüyordu:
“Cemaatin bir kaydı mı var? Yıllardır bu paranoyayla yaşadık. İnsan kendisine ait olan bir şeyi ele geçirir mi? Şu ele geçiriyor, bu ele geçiriyor. Kamuda çalışan solcu insanlar var mı, ülkücü insanlar var mı? Var. Kamu personeli nasıl alınıyor; belli. KPSS sınavı var. Bu insanların yüz kızartıcı suçu yoksa engel yoksa biz onların vicdanına hafiye kulağı dayayarak atayamayız. Cemaat devleti ele geçirmiş, devlete sızmış, bunlar kargaları güldürür. Bu paranoyaları bir tarafa bırakalım. “