25 Ağustos'tan buyana Budist Myanmar askerleri ile çetelerin, Arakan (Rohingya) köylerine yönelik kundaklama, saldırı ve Müslümanlara yönelik katliamları, tasavvur edilemez derecede sayısız vahşi cinayetleri tüm tepkilere rağmen devam ediyor.
Dün, Arakan'da yaşanan Budist vahşetine ilişkin açıklama yapan Avrupa Rohingya Konseyi (ERC) Sözcüsü Dr. Anita Schug, son 3 gün içerisinde ordu mensupları ile Budist çetelerin düzenlediği saldırılarda 2 ila 3 bin arası Müslüman'ın vahşice katledildiğini duyurmuştu.
Köyleri ateşe verilen, bedenleri yakılan çocuk ve yetişkinlerin, tecavüze uğrayan kadınların ve Bangledeş sınırını geçmeye çalışan Arakanlıların suda boğulmuş görüntülerinin kamuoyuna yansıması büyük tepkilere neden olurken, dört günün ardından bugün (29 Ağustos 2017) yaşananlara ilişkin İlke Haber Ajansına (İLKHA) ulaşan bilgilere göre ise yerel saatlerde şunlar yaşandı:
08.00: Myanmar ordusu, Buthidaung'daki "Chin Thama" köyü mezrası olan "Maung Nu" köyünde, yaşları 10 ila 90 arası değişen 130 Rohingyalı erkeği toplu olarak infaz etti.
İnfaz edilenlerin cesetleri askerler tarafından Chin Thama köyündeki "Battallion Üssüne" götürüldü. Yine aynı mezradan 60 kadar kadının ziynet eşyaları askerler tarafından yağmalandı.
Myanmar askerleri ve Budist çeteler Rathedaung'daki "Koe Tan Kauk", "Tha Wan Chaung" ve "Inn Din" köylerini ateşe verdi. Bu köyde daha önce de benzeri saldırlar yaşanmıştı.
08.30: Myanmar ordusu, Kuzey Maungdaw'da "Zin Paing Nya" köyünü ateşe verdi. Bu köyden yükselen alevler kilometrelerce uzaklıktan görülebiliyor.
Budist çeteler Maungdaw şehrine bağlı "MyoOo" köyünün üçte ikisini oluşturan Müslümanları, evlerinin yakmakla tehdit ettiler. Ayrıca aynı köyde dün geceden beri 'Budist din adamları'nın da aralarında bulunduğu Budist çeteler bu Müslümanları evlerini terk etmeye zorladılar. Köyde bulunan Budistlere ait evlere ise dokunulmadı.
10.00: Myanmar ordusu, Kuzey Maungdaw'daki "Kyi Kan Pyin" köyünün güney mezralarında kundaklamalarına devam ediyor.
12.30: Myanmar askeri ve Budist çeteler güney Maungdaw'daki "Tharay Kone Baung" köyünde kundaklamalara başladı, köyden yükselen alevler çok uzak bölgelerden bile görüldü.
13.00: Myanmar Hükümeti, sadece Rakhine bölgesindeki Budistleri yaklaşık 5 kilometre uzaklıktaki Maungdaw'daki Buthidaung bölgesine tahliye ediyor, o bölgede kalan Müslümanlara tahliye işlemi yapılmıyor. Geriye kalan köylüler kundaklama ve toplu katliamlardan dolayı çok korkuyor…
Daha gün tamamlanmadan Arakan'da yaşananları özetleyen bu bilgiler; kadın, çocuk, yaşlı bölgedeki tüm Müslümanların içinde bulunduğu zor durumu gösteriyor.
Arakanlı Müslümanlara yönelik 2012 yılından bu yana gerçekleşen saldırılarda binlerce Müslüman vahşice katledildi. Son saldırılar, başkanlığını BM eski Başkanı Kofi Annan’ın yürüttüğü 'Arakan Eyaleti Danışma Komisyonu'nun bölgeyle ilgili nihai kapsamlı raporunu geçen hafta ortasında Myanmar hükumetine sunmasının hemen ardından gerçekleşmesi ise dikkat çekti.
Yaşanan barbarlığa, Müslüman Arakanlılara yönelik soykırıma, barbarca saldırılara ilişkin tepkiler de gelmeye devam ediyor.
Myanmar devleti böylesi bir vahşet ve insanlık suçundan kurtulabilirse dünyada kim kendisini güvende hissedebilir?
ABD Müslüman Organizasyonları Konseyi (USCMO) Genel Sekreteri Usame Cemal, Arakan'da Müslümanlara yönelik devam eden katliamlara ilişkin yaptığı açıklamada dünya kamuoyuna çağrıda bulunarak, “Myanmar gibi bir devlet böylesi bir vahşet ve insanlık suçundan kurtulabilirse dünyanın hangi noktasında kim kendisini güvende hissedebilir?” diye sordu.
Arakanlı Müslümanların Myanmar ordusu tarafından katledilmesine seyirci kalan uluslararası topluma tepki gösteren Cemal, özgür ve uygar dünyanın Myanmar'da masum sivillerin kitlesel olarak zulme uğramasına tanık olduğunu ve bu konuda hiçbir şey yapmadığını vurguladı.
Almanya'da faaliyetlerde bulunan İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş, Myanmar yönetiminin Arakanlı Müslümanlara uyguladığı barbarlığı kınayarak Birleşmiş Milletlere bölgeye acil yardım ve gözlemci göndermesi çağrısında bulundu.
Myanmar askerleri soykırım yapıyor
Bölgedeki Müslümanlara uygulanan şiddeti lanetleyen Altaş, şunları ifade etti: "Myanmar yönetimi uzun yıllardır Rohingyalara vatandaşlık, sağlık, eğitim meslek edinme alanlarında akıl almaz ayrımcılık uygulamakta. Bunun yanında Rohingyalara çocuk sahibi olma yasağı getirilmiş bulunmakta. Şiddetsiz soykırım niteliği taşıyan uygulamalar zaman zaman özellikle Myanmar askerlerinin son günlerde yaptığı gibi fiili soykırıma dönüşebiliyor. Bu uygulamaları ve şiddeti lanetliyor, bunların derhal durdurulmasını talep ediyoruz. Ayrıca bu konuda maalesef gerekli adımları atamayan BM'nin bölgeye acil yardım ve gözlemci göndermesini talep ediyoruz."
"Müslüman ülkeler maalesef kendi aralarında rekabet ve çekişmelerle meşgul"
"Müslümanlar olarak büyük sorumluluk taşıyoruz." diyen Altaş, "Bu olumsuzlukları diplomatik yollarla giderebilecek imkânlara sahip olan bazı Müslüman ülkeler maalesef kendi aralarında rekabet ve çekişmelerle meşgul. Bu ülkelere de ayrıca seslenerek diplomatik imkânlarını devreye sokmalarını ve Myanmar'daki zulmün durdurulması için bir an evvel gerekli çalışmaları başlatmasını bekliyoruz." dedi.
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik de sosyalmedya hesabından yaptığı açıklamada, Arakan'da son 3 günde binlerce Müslüman'ın katledildiğini, 100 binden fazla Müslüman'ın da yerinden edildiğini belirtti.
"Ordu mensupları ve Budist rahipler sistematik şekilde katliamlara imza atıyor"
Çelik, şunları kaydetti: "Ordu mensupları ve Budist rahipler sistematik şekilde katliamlara imza atıyor. Bu yapılanlar açıkça katliamdır ve insanlığa karşı suçtur. Birleşmiş Milletler (BM) ve tüm uluslararası kurumlar etkili şekilde harekete geçmelidir. Bu kadar yıl sonra Arakan'daki katliamlar karşısında uluslararası kurumların bu derece etkisiz kalması kabul edilemez. Dünyada uluslararası hukuk ve uluslararası kurumlar olmasaydı, Arakan'da olanlara ancak bu kadar sessiz kalınırdı. Uluslararası hukuk ve kurumlar sanki hiç yokmuş gibi Arakan'daki katliamlar seyrediliyor. İnsanlığa karşı işlenen suç soykırıma dönüştü."
Arakan'ın Rathedaung kentine bağlı Saugpara köyünde 1000'e yakın Müslüman'ın katledildiğini belirten Çelik, uluslararası kuruluşların ERC Sözcüsü Dr. Schug'un "yavaşlatılmış soykırım" olarak nitelediği katliamların seyircisi kalmaması gerektiğini vurguladı.
ERC Sözcüsü Dr. Anita Schug, dün yaptığı açıklamada, son üç günde Myanmar ordusunun Arakan eyaletinde düzenlediği saldırılarda 2 ila 3 bin Müslüman'ın katledildiğini, 100 binden fazla Müslüman'ın da yerinden edildiğini duyurmuştu.
Yaşanan katliamlar dolayısıyla "Uluslararası toplum, Birleşmiş Milletler ve ilgili diğer kuruluşlar, bu katliama son vermek için gerekeni yapmalıdır." değerlendirmesinde bulunan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül de sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, İslam coğrafyasının mahzun köşelerinden biri olan Arakan'da Müslümanların insanlığa ve insan haysiyetine sığmayacak katliamlara maruz kaldığını ifade etti.
Arakanlı Müslümanların dünyanın gözü önünde dinleri ve ırklarından ötürü sistematik soykırıma tabi tutulduğunu belirten Gül, yaşanan vahşeti lanetlediğini söyledi.
Bölgede saldırılar şiddetini artırırken, Bangladeş'e göç etmeye çalışan binlerce Müslüman için tehlike geçmiş sayılmıyor. Çünkü sınır boyunda Bangladeş askerleri tarafından yakalanan Arakanlılar Myanmar askerlerine teslim ediliyor. Gelen kimi bilgilere göre ise sınırı geçen Arakanlılara Bangladeş sınır muhafızları tarafından ateş ediliyor. Sınırda yaşanan bu saldırlarda da yüzlerce Müslüman hayatını kaybediyor.
Bugüne kadar sınırı geçip mülteci kamplarına yerleşenlere yönelik olarak ise sağlıklı bir ortam oluşturulmuyor. Sınırı geçenler, ancak zor şartlarda, kötü olanaklarla hayatta kalmaya çalışıyorlar.
İki ülke arasında Naf Nehri'nin belirlediği sınırı geçmeye çalışan birçok Arakanlı da boğularak hayatını kaybediyor. Bu anlamda kamuoyuna yansıyan görüntüler yürekleri kanatıyor. Bangladeş sınırına yönelen ve sayıları 100 bini aşan Arakanlının nelerle karşılaşacağı kaygı veren büyük bir sorun olarak ortada duruyor.
Myanmar Devleti tarafından vatandaşlık hakları ellerinden alınmış Rohingya Müslümanları, 1982'de kabul edilen bir yasayla vatansız hale getirilerek, uygulanan katliamlarla sistematik soykırıma uğrarken, bugüne kadar 4 milyona yakını çevre ülkelere sığınmak zorunda bırakıldı. Arakanlı Müslümanlar, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından "eziyet gören dini azınlık" olarak kabul ediliyor.
Son saldırılarda Arakan’ın Buthidaung, Maungdaw ve Rathedaung bölgelerinde Rohingyalı Müslümanlara ait köyler Myanmar ordusu be Budist çeteler tarafından yakılırken, 700’den fazla ev, cami, Kur'an kursu, medrese, okul ve dükkân yakıldı. 35’in üzerinde köyden siviller can güvenliği için köyleri terk edip dağlık bölgelere sığındı.
"Soykırım" ve "insanlığa karşı suç" niteliği taşıyan saldırılarda binlerce Müslüman hayatını kaybederken, 100 binin üzerinde de bir göç yaşanırken, başta İslam İşbirliği Teşkilatı ve Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası mekanizmaların, birçok devletin, insan hakları örgütlerinin yaşanan barbarlığa yönelik güçlü, etkin ve caydırıcı tepkiler vermemesi de Müslüman kamuoyu tarafından tepkiyle karşılanıyor.
İnsanlık vicdanını yaralayan sessizlik karşısında çığlıklarını duyurmaya çalışan Arakanlı Müslümanlar ise kıt imkânlarla, yaşadıkları zulmün boyutlarını görüntüleyip başta tüm Müslümanlar olmak üzere dünya kamuoyuna yansıtmaya çalışıyor.
Geçtiğimiz hafta cuma gününden bu yana 3 bin Arakanlı Bangladeş'e geçmeyi başarırken, saldırıların olduğu bölgelerde yaşayan ve Müslüman olmayan yaklaşık 4 bin kişi, Myanmar askerleri tarafından bölgeden tahliye edildi. Bu tahliyelerden sonra başlayan katliam ve yağmalamalar ise hâlâ devam ediyor.
İlke Haber Ajansı muhabirlerinin bölgeden edindiği son bilgilere göre, saldırılarda şimdiye kadar yaklaşık 200 çocuk hayatını kaybederken, yaralı sayısı da bini geçti. Yaralılar ise hiçbir şekilde tedavi edilemiyor. Yaralı Arakanlılar, dağlık alanlarda sığındıkları bölgelerde acı çekerek ölmeyi bekliyor. Bangladeş sınırında 100 bine yakın Müslüman zor şartlar altında beklemeye devam ediyor.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Maldivler Dışişleri Bakanı Mohamed Asim ile Dışişleri Bakanlığı Resmi Konutu'nda düzenlenen ortak basın toplantısında Arakanlı Müslümanlara uygulanan vahşete ilişkin yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) üye ülkelerin yanı sıra İslam İşbirliği Teşkilatı'na (İİT) üye ülkelerin bakanları ve temsilcileriyle temasa geçtiklerini kaydetti.
Endonezya ve Malezya'nın bugüne kadar Arakanlı Müslümanlara (Rohingya) destek verdiğini ve Türkiye'nin bu iki ülke ile de temas kurduğunu ifade eden Çavuşoğlu, "Esasen bu ülkelere de biz bugüne kadar elimizden gelen desteği verdik. Bangladeş ile temasa geçtik ve Bangladeş'e özellikle sınırdan geçmek isteyen insanlara yardımcı olmalarını rica ettik. Kendilerine, Bangladeş'e geçen Rohingyalı kardeşlerimize maddi ve manevi her türlü desteği vereceğimizi de söyledik." şeklinde konuştu.
İki sene önce Ramazan ayında Arakan'a gittiğini ve iftar sofrasını Müslümanlarla paylaştığını belirten Çavuşoğlu, oradaki köy ile mahallelerin bile neredeyse açık hava hapishanesi durumunda olduğunu ifade etti.
İslam dünyasının daha çok duyarlı olması gerektiğini ve İİT üyesi ülkelerin birlikte hareket ederek çözüm üretmesi gerektiğini belirten Çavuşoğlu, "Müslüman ülke ve yöneticilerine de buradan sesleniyoruz. Bu konuda sessiz kalmayalım. Duyarlılığımızı, hassasiyetimizi gösterelim. Myanmar'a da gerekli uyarıları yapalım ve eğer samimilerse destek de olalım. BM, BMGK ve BMMYK ve Uluslarası Göç Örgütü gibi tüm kurumların artık somut adım atması gerekiyor." dedi.
İnsan hakları örgütleri, Myanmar ordunun Arakanlı Müslümanlara ait köyleri tamamen haritadan sildiğini aktarırken, New York merkezli insan hakları kuruluşu "İnsan Hakları İzleme Örgütü" (Human Rights Watch-HRW) yetkilileri yıkılan evlerin sayısının bini aştığını ve "Acilen BM'nin bölgeye bağımsız denetçiler göndermesine izin verilmesi" gerektiğini açıkladı.
HRW Asya Direktörü Brad Adams, "Son uydu fotoğrafları, Arakanlıların köylerindeki yıkımın hükümetin dile getirdiğinden çok daha büyük olduğunu gösteriyor." diye belirtirken, BM ise Arakanlıların yaşadıkları köylerin neredeyse tamamının "güvenlik bölgesi" ilan edildiğini, 150 bin kişiye gidecek olan yardımları ulaştırmanın şu an için mümkün olmadığını belirtiyor.
İLKHA