Arakan Müslümanları… Belki de dünyanın en mazlum halklarından birisi… Dünya kamuoyunun gözlerinden uzak bir şekilde, asrımızın en büyük vahşetlerinden birisini yaşıyorlar. Son derece kapalı ve gözlerden ırak bir coğrafya oldukları halde, bunca vahşet eğer kamuoyuna yansıyorsa, varın gerçek vahşeti siz tahmin edin. Ara ara Budist vahşetinde göreceli azalmalar olsa da, bu zulüm mütemadiyen devam ediyor. Yine son zamanlarda terörist Budistler; Müslümanlara saldırmaya, katletmeye ve onların evlerini yakmaya başladılar. Tüm temel insani hak ve özgürlüklerden mahrum bırakılan bu Müslümanlara yaşamak bile çok görülüyor. Uluslararası kamuoyunun sessizliği ve Müslümanların ilgisizliği nedeniyle, gerek Burma cuntası, gerekse de Budist çeteler vahşette sınır tanımıyor. İslam ülkeleri, uluslararası anlamda herhangi bir girişimde bulunmadıkları için, bu Müslümanların mazlumiyeti gündeme gelmiyor. Tek suçları, Müslüman olmak ve stratejik önemi sahip topraklarda yaşamak olan bu mazlumların sorunlarının uluslararası platforma etkili bir şekilde taşınmaması, İslam ümmetinin ve insanlığını utancıdır. Sessiz kalanlar da İşlenen bu vahşetten sorumludur. Özellikle Müslümanların Ortadoğu'da kendi iç ihtilafları ile uğraşmaları sonucunda, uzak yerlerde yaşayan Müslümanlar zalimlerin zulmünden daha fazla nasiplerini almaktadırlar. Arakan, Patani gibi yerlerdeki Müslümanlar, sessizce zulme uğramaktadır. Bir kısım Müslüman, tekbirler eşliğinde birbirlerini öldürmeyi marifet sayadursunlar; kâfirler de başka diyarlardaki kardeşlerinin canları ve namusları dâhil, her şeylerini alıyorlar.
Müslümanların bütün platformlarda bu mazlumiyeti dile getirmeleri ve insanlığa unutturmamaları lazımdır. Halklar ve hükümetler düzeyinde bu sorun çözülünceye kadar da gündemde tutulmalıdırlar. Kalabalık yığınlar değil, kenetlenmiş binalar gibi saf bağlayan ümmet şuuru ile bu kardeşlerimizin garantörü olmaya çalışmalıyız. Özellikle komşu ve yakın coğrafyalardaki Müslümanların bu yardım ve ilgilerini fiili sahaya taşımaları lazımdır. Ellerindeki imkânlarla Müslüman kardeşlerinin yanında olmaları lazımdır. Müslümanlar doğranırken, çocukları şişlere geçirilip kebap yapılırken, kadınlar tecavüze uğrarken; Müslümanların hiçbir şey olmamış gibi hareket etmeleri büyük bir zillettir. Özellikle İslam alimlerinin, yerleri ve gökleri ağlatan bir zulme maruz kalan bu insanlarımızın sorunlarını İslami referanslarla sürekli işlemesi lazımdır.
Bu sorun sembolik de olsa BM'ye ve uluslararası kurumlara taşınmalıdır. Sahada da etkili somut çalışmalar yapılmalıdır. Meşru müdafaa hakkını kullanmak isteyen Arakan Müslümanlarına da her türlü yardım yapılmalıdır.
Bu gün kardeşlerimizin dirisine sahip çıkmayanlar, yarın parçalanmış cesetleri başında timsah gözyaşları dökmesin. Herkes İslami ve insani sorumluluğu bağlamında imkânlarını seferber etmelidir.
Ayağa kalkalım ve Arakanlı kardeşlerimizin sesi olalım.