Hollanda'dan Araştırmacı-Yazar Hüseyin Kerim Ece, Alimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA) tarafından gerçekleştirilen "6'ncı Âlimler Buluşması"nda konuştu.
"Batı dünyasında İslam'a ve Müslümanlara yönelik saldırılar ve buna karşı alınması gereken tedbirler neler olmalıdır?" konulu bir konuşma yapan Ece, "Avrupa'daki İslam düşmanlığı birdenbire ortaya çıkmış değildir. Bunun iki boyutu var; bir boyutu Müslümanların İslam adına yaptıkları yanlışlardır. Diğer boyutu da ne yaparsanız yapın eğer gayrimüslimlerin bir kısmının içerisinde bir kin var ise önceden birikmiş bir öfke var ise ve yanlış yerlerden beslenmişse; ki bu ırkçılık olabilir, İslam düşmanlığı olabilir, kendisini üstün, dahi iyi, seçilmiş olarak görür." dedi.
Avrupa'da ırkçı hareketler
Özelikle Fransız devriminden sonra Avrupa'da ulusçuluğun, ırkçılığın, bir ırka mensup olmanın övünç vasıtası haline getirildiğini ve bunun yaygınlaşarak Avrupa'da ulus devletlerin ve giderek ırkçı hareketlerin beslenmesine yol açtığını belirten Ece, "Nitekim bazı tarihçilere göre Osmanlının yıkılış sebeplerinden bir tanesi de Fransız İhtilali'nden sonra ortaya çıkan akımlardır. Batı'nın içinde siz ne kadar iyi olursanız olun, onlara ne kadar iyi davranırsanız davranın, onların haklarına ne kadar riayet ederseniz edin onlar sizden memnun kalmayabiliyorlar. Zira onlardan değilsiniz, aynı soydan gelmiyorsunuz veya aynı coğrafyada doğup büyümediniz. Hatta burada doğup büyüyen, onlar gibi olan, kendi kimliğini terk edip onların kimliğine bürünen, onlar gibi yaşayanlara karşıda bir hoşnutsuzluk bir ayrımcılık var." ifadelerini kullandı.
Bize düşen nedir?
Müslümanların İslam düşmanlığı, yabancı düşmanlığına ne kadar sebep olduğunun da sorgulanması gerektiğini söyleyen Ece, "Müslümanlar olarak yaptıklarımız acaba İslam düşmanlığını ne kadar tetikledi? Kur'an'ı Kerim'de, Allah'ın, insanların gönüllerinde Müslümanlara karşı bir sevgi ve muhabbet yaratacağı buyruluyor. Elbette bütün insanların kalbinde Müslümanlara karşı sevgi oluşmaz. Ama Müslümanların yapabileceği güzel şeylerle, sunacakları güzel örneklerle, birçok insanın kalbinde bir muhabbete, en azından bir hoşgörüye yer açabileceklerini söylemek istiyorum. Bütün insanların kalbinde Müslümanlara karşı, İslam'a karşı muhabbet olsun diye beklemeyiz ama nefretin, düşmanlığın asgariye indirilmesi için bize düşen nedir? Allah, Kur'an-ı Kerim'de, "İşte böylece, siz insanlara şahit olasınız, peygamber de size şahit olsun diye sizi aşırılıklardan uzak bir vasat ümmet yaptık." diye buyuruyor. Buradaki şahitliği, Türkçedeki tanıklık değil, model örnek alma şeklinde anlamalıyız. Çünkü şahit kelimesinin bir manası da modeldir, örnektir. Resulullah hem tüm ümmete hem bütün insanlığa bir modeldir. İnanç, amel, samimiyet, kulluk açısından mükemmel örnektir. Müminlerin de diğer insanlara bu şekilde şahit olmasını sağlamak üzere Rabbimiz, İslam ümmetini vasat ümmet, dengeli ümmet olarak murat etmekte." şeklinde konuştu.
"İslam'ın hakkıyla temsil edilmesi gerekir"
Ece, son olarak şunları söyledi:
"Dolayısıyla burada İslamofobiyi azaltacak, bize düşen boyutuyla birçok şeyin başında en önemlisi bence şahitlik yani model olma konusudur. Yani biz İslam'ı güzel temsil edebilirsek, dinimize hakkıyla şahitlik yapıp İslam'ı hakkıyla yaşayıp model olabilecek kişilikler, cemaatler ortaya koyabilirsek, o insanlar bizim şahsımızda, hayatımızda, ahlakımızda İslam'ın güzelliklerine şahit olup biz de modelliğimizle insanlığın önünde örnek olabilirsek mümkündür ki bu İslamofobiyi azaltacaktır. Müslümanların İslam düşmanlığına karşı en önemli görevi inandıkları dini güzel temsil etmektir. Yani insanlığa, hakikatin, dinin, İslam'ın canlı şahitleri olmak suretiyle bir tavır sergilersek İslamofobi takıntısının en azından hızını yavaşlatmamız mümkün olacaktır."