Hamd, âlemlerin Rabbine; salât ve selam da O'nun pak Rasulüne olsun.
Kıymetli okur! Siz bu yazıyı okurken, ya evinizde arızalı bir alet yahut da yenilerde tamir ettirdiğiniz bir eşya olduğunu tahmin etmek zor değil. Zira burası dünya ve arızalar diyarı… Arızalar diyarı olan dünyanın, arızalı insanları olarak, bu arızaların tadını çıkarmaktan başka çaremiz yok. Arıza belki çok latif, çok lezzetli bir haldir; elbette mümin için.
Musikide de var arıza kavramı. Arıza; notaları inceltmek veya kalınlaştırmak suretiyle onların orijinal halini bozmak demektir. Bir notaya diyez ya da bemol eklerseniz, o nota arızalı nota oluyor. Arıza olmasa, makamlar olmazdı. Makamlar olmasa, nağmeler meydana gelmezdi. Örneğin ‘si' ve ‘re' notalarını bemolle arızalı hale getirdiğiniz zaman, Saba makamı ortaya çıkıyor ve sabah ezanlarının adeta ‘Haydi kalk artık!' diyen nağmesi meydana geliyor. Saba makamı uyku kaçıran ve Allah'ın izniyle şecaat veren bir makam…
Bir Uşşak makamı var ki manası ‘âşıklar' demek. Uşşak makamının özelliği, uyku getirmesi, istirahat isteği uyandırması ve gevşeme hissi vermesi. Yatsı ezanı Uşşak makamında okunuyor. Sanki “Ey âşıklar! Haydi, yatsıyı kılın da yatın! Yatın ki dinlenip gece Maşukunuzla buluşmak üzere teheccüde kalkabilesiniz.” diyor. Bütün bunları -Allah'ın izniyle- tek bir arıza ile yapıyor: Si bemol. Diğer vakitlerde ezan okunan makamların da apayrı hikmetleri var elbet.
Arızalanmak bizce, orijinal halinden farklı bir hale gelmek demektir. Arızalanmanın bozulmak olduğunu söyleyenler ne kadar da hatalılar. Müminin arızası da en az orijinal hali kadar güzeldir. Bakın Ka'b b. Malik'e; ne de güzel arızalanmış, sonrasında ne güzel bir makam meydana gelmiş onun arızasından. Peki ya Habbab b. Eret? Sırtındaki işkence izleri ona bambaşka bir makam katmamış mı? Bakın Ebu Süfyan'a; savaşta çıkarılan gözünü almış gelmiş Rasulullah(asv)'ın huzuruna. “Arızalandım yâ Rasulallah!” diyor adeta. “İstersen Allah'ın izniyle gözünü yerine takayım, istersen de cennette sana ondan daha güzeli verilsin.” buyuruyor Nebî(asv). Atıyor gözünü yere, eziyor Hz. Ebu Süfyan.
Arızanın iyi bir şey olduğuna delilimiz de var. Efendimiz(asv) buyuruyor ki: “Müminin hali ne kadar acayiptir. Onun her hali hayırdır... Ona bir bolluk isabet ettiğinde şükreder ve bu onun için hayır olur. Ona bir sıkıntı isabet ettiğinde sabreder ve bu da onun için hayır olur.”
Evet, insanız ve arızalanacağız. Ama arızalarımızdan en güzel makamlar elde edeceğiz ve kıyamete kadar dilden dile söylenecek nağmeler meydana getireceğiz inşâAllah. Çünkü biz, kâfirler gibi eşyaya kölelik yapan, eşyadan da değersiz varlıklar değiliz ki arızalandığımızda çöpe atılalım. Musibet olur, günaha girmek olur, hastalık olur... Hâsılı arızamız ne olursa olsun, bizim makamımız güzel olur Allah'ın izniyle.