Kasım Süleymani'ye yönelik Bağdat'ta düzenlenen suikast, Amerikan terörünü bir kez daha ortaya koyarken İran misillemede bulunacağını, ABD ise saldırganlığına rağmen halen tehdit diline devam ediyor. Cenazeler daha yeni kaldırıldı, bayraklar ise halen kırmızı. Tartışma ve savrulmalar da durulmuş değildir. Suriye sonrasında ümmetin maruz kaldığı ağır imtihan ve cepheleşme sonrasında şu an yaşanan savrulma ve tartışmaları ben şahsen çok yadırgamıyorum. Süreç çok ağır idi ve bunun ciddi tahribatlarının olacağı bekleniyordu. Fikirsel fırtına durulacak ve zaman, yaşanan büyük olayları en güzel şekliyle vüzuha kavuşturacaktır.
Savrulmaların da biteceğini düşünüyorum. Çünkü artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır. Olması da mümkün değildir. Amerika'nın yaptığı bu devlet terörü, Irak'ı, İran'ı adam yerine koymadan en üst komutanlarını Irak devlet sınırları içinde vurabiliyor ve sonrasında da pişkinliğine devam ederek tehditlerine devam edebiliyorsa bundan sonra hiç bir şeyin eskisi gibi kalmayacağını ortaya koymaktadır. Eğer bu pervasızlık Amerika’ya kar kalacaksa bundan sonra hiç bir İslam ülkesinin varlığından söz edilemez. ABD, istediği her Müslüman ülkede, istediği adamı, komutanı, devlet başkanını, muhalifini vurabilecek ve kimse de hesap soramayacaktır. Bu son saldırganlık, artık ABD ve siyonizm ittifakının bundan sonra bütün muhaliflerini bu şekilde ezip geçeceğini ve yeni bir konsept dahilinde hareket edeceğini göstermektedir. Yani İran ve Irak, son saldırganlık için hiç bir misillemede bulunmasalar dahi ABD bundan sonra hiç bir şeyin eskisi gibi olmasına izin vermeyecektir.
İran'ın etrafındaki bütün Müslüman ülkelere bakın, ABD'nin askeri üs haritasını önünüze bir koyun, üslerinin bulunmadığı hiç bir ülke kalmamıştır. Bugün ABD, bütün Müslüman coğrafyasını kendi işgal toprağıymış gibi askeri bir bölge olarak kullanmaktadır. ABD ve siyonizm, Müslüman coğrafyaların tamamını aslında işgal etmiş, herkesi bir nevi mecburen kendisine alan açmaya, askeri üs tahsis etmeye mecbur bırakmıştır. Biz halen birbirimizle uğraşmaya, birbirimizi yemeye ve gücümüzü bir birimize karşı kullanmaya devam edip duruyoruz.
Meselenin İrancılık veya Şiilik bağlamında ele alınması basiretsizliğine düşülmemelidir. Hangi Müslüman ülke olursa olsun, Amerikan çıkarlarının aleyhine bir duruş sergilerse, hatta bırakın Amerikaya muhalefet etmeyi; belki özgün bir duruş ortaya koyması durumunda bile bundan sonra Amerikan gazabından nasibini alacaktır. S400 meselesinde Türkiye'nin başına gelenler bunun en açık örneğidir.
ABD'nin son hamlesi karşısında İslam ümmeti de asla eskisi gibi davranmamalıdır. İran da ABD'nin yeni stratejisi karşısında asla sessiz kalmamalı ve en azından misliyle mukabele edebilmelidir. Bunu yapmadığı takdirde kendi ölüm fermanını kendi eliyle yazmış olacaktır. Çünkü istese de istemese de ABD ve siyonizm, savaş konseptini uygulamaya koydular. Trump geldiği gün başlatılan hazırlıklar artık tamamlanmış ve süreç başlatılmıştır. Karşı duruş ortaya koyanlar, İran olsun, Türkiye olsun, Katar olsun; gazaplarından nasibini alacaklardır.
Bana göre son saldırganlığa misilleme noktasında verilebilecek en güzel cevap; ABD'nin Irak'tan çıkarılması olacaktır. Bunun dışında hiçbir cevap, misilleme anlamını taşımayacaktır.