“Büyük mesele” kişi, zaman ve zemine göre değişir.
Siham-ı Kaza (hicviye) şairi Nef'i'nin, Osmanlının günümüze benzer dönemi için yazdıklarına bakalım. Şair, överken aslında yermiş; yetkilileri dürtmüş; bu ruhsuz pişkinleri “zafer ve hayır alanlarına” sevk etmek için, pek de layık olmadıkları övgülerle, korkakları dehlemiştir.
“Gül devri ıyş eyamıdır zevk u sefa hengamıdur aşıkların bayramıdur bu mevsim-i ferhunde-dem”
İslam âleminde de yukarıda bahsedilen “mutlu/mesut bir dem” yoktur; söylenenler aslında külliyen yalan! Namahremlerin işgallerine, katliamlara maruz kalan bir ümmet vardır.
“Ey hüsrev-i ali-nijad v'ey daver-i pak-i'tikad ey şah-ı sahib-adl ü dad ey padişah-ı muhterem”
Mısralarda ince bir eleştiri vardır. Amaç, “yetersiz bir sultanın gözünü açmak, acizlik ve cehalete kilitlenmiş beynini tıklatmaktır ama Osmanlı eceline yönelmiş bir kere! Dayatmalarını eleştirdiği için boğdurulan Nefî; susmamış, Hakk ve halkın keskin kılıcı olmuştur. Kaptan-ı Derya Recep Paşa'ya; “Ehl-i dil düşmeni din yoksulu bir melunsun /Öldürürlerse eğer can-be-cehennem a köpek” diyebilmesi gibi.
Gelelim büyük meselelilerimize:
*1- Hakk'ı haykıran böyle “zebanşör ve kalemşörlerimiz” yetersiz.
2-İslam âleminde hiçbir zaman bu kadar kabarık sayıda “unvan, makam hatta telif eser sahibi ulema” olmamıştır. Medrese, dernek, vakıf, STK, fakülteler, üniversiteler de olmamıştır.
Gel gör ki bu zenginliğimize rağmen bizde 40 yıl FETO fitnesi; Pakistan'da darbeciler, cellâtlar fark edilmedi. Türkî Cumhuriyetlerde komünizm ve artıkları fark edilmedi. Sünniler, Şii muhalefetin; Şiilerde de dünyadaki Sünnî muhalefetin halklı feryadını gereğince duyamadı.
3-İlim ve irfan kurumlarımız, mana mimarlarını; mütefekkirleri, cihad-ınkılap erlerini yeterince yetiştiremedi,
4-Yetiştirdiğimiz değerleri tanıyamadık veya tanımada geciktiğimiz için; “koca gücümüzü ve destan kahramanlarımızın kazanımlarını” karşı cephelerin sağdan yanaşan mahir şeytanları devşirdi. İnançla savaşan statükoların savaş ve ateş gücü, bizim evlatlarımız. Seyyid Kutub'a, idam sehpasında “şahadeti getirmesini” diyen mankurt zavallı bir Müslümandı.
**5-Bunların yanında, kabullenmesek de “Nev-i beşerin en büyük meselesi cehennemden kurtulmaktır.” (Bedi'üzzaman). Bu, geri dönüşü olmayan felaket bir meseledir ey!!
Tüm yatırımlarımızı, Hakka “abd ve asker olma” bilinciyle yaparsak; “rızkımızı kazanırken, ders çalışırken, hinlikleri çözerken..” dahi gerçek hayırlara ulaşırız. Hayra ulaşan, Hakk'a ulaşır; Hakk'a ulaşan hinleri tanır; hini tanıyan, hinoğlu-hinlerle mücadeleyi de öğrenir. Mücadelede bildikleriyle amel eden, bilmedikleri konularda gaybi yardım alır.
Dünyadan:
*israil'i endişelendiren; İran'ın, israil sınırına kadar gelmekte olan askeri gücüdür. Bu yüzden Rus işgaline razı oluyor; ABD ve müştereklerinin Ortadoğu'daki gücünü daimi savaşlara ikna ediyor. Yakında Sünni muhalefeti destekleme yollarını da kullanabilir; fitnesine!
*ABD'nin Türkiye'yle uzlaşmamasını isteyen ciddi sermaye ve istihbari odaklar var. Kürdistan'ın bekası(!) için çalışmakta. Bunların imkân ve kabiliyetleri; Tump'u da diğer AB'deki iktidarların gücünden de fazladır.
İstikrarın Kürt ve Kürdistan'a bağlı olduğu bir Ortadoğu'da “Kürt Kartını” ellerinde bulundurmak istiyorlar. Yani, küresellerin arkasında olduğu bir Kürt Sorunu, tank ve topla çözülemez. Aşiretlerin dahi devletleşmesine razı olmuş Müslüman ülkelerin, özellikle de vefa borcu olan Türkiye'nin, “Haçlı'dan önce, Kürt ve Kürdistan'a Hamilik yapması” izan ve imanın gereğidir.
Kürtlerin yaşadığı ülkelerin resmi haber kanalları; -çözümden ziyade- Kürt bölgelerindeki orantısız savaş haberlerine odaklanması; duygusal bağa zarar verirken; ayrılıkçı ve emperyalist emellere yarayacaktır.
*Seçimler; kimilerine göre Bedir savaşı ayarında. Herkes bir şekilde, kendi ilkelerine rağmen(?) davranmakta. 26 yıldır cami yolunda alınıp müebbed verilen muztazafların konuşulmadığı bir seçim beni duygulandıramıyor biline! Rabbim; muztazafları, ret ve inkâr edicilerin mülklerinin varisi eylesin.