Elbette ölüm hak..
Elbette her can sahibi ölümü tadacak..
Onda şüphe yok!
Bırakın şüpheyi..
Belki bu, insanın varıp ulaşabileceği tek hakikat..
Hepsine amenna..
İman ettik ve teslim olduk!
Lâkin bu süreçte, doğrusu hepimiz daha bir zorlandık.
Ölümler de daha bir te'sir etti bizde.
Önceki gün..
Zühdü, ihlası ve ilmi itinasıyla ma'ruf..
Yaşayan en büyük muhaddis..
Halepli Şeyh Nurettin Itr vefat etti.
Hemen sonra..
Diyarbekir yöremiz Meşayihinden..
İhlası, tevazuu ve zühdü ile ma'ruf..
Seydâların Seydâsı M Şerif Haldâyi..
Evet, bu salgın dönemindeki vefatlar fazladan bir hüzün oluşturuyor geride kalanlarda.
Tabii ki, hele de bu denli değerli şahsiyetlerin firâkı insanı mahzun eder.
Peygamber Efendimiz Aleyhisselam dahi çocuğunun vefatı akabinde bir parça mahzun olmuş, gözyaşlarını tutamamıştır
Buraya kadar tamam..
Lâkin işin diğer yüzünde..
Bırakın Mahzun olmayı..
Bilakis, sevindirmeyi gerektirebilecek durumlar mevcut..
Nitekim, Hz Âişe (ra) vâlidemiz salgını sorunca, Efendimiz(ass)'in şöyle cevap verdiğini biliyoruz:
"Bu (salgın) Allah'ın, dilediğine gönderdiği bir azaptır.
Ancak, Allah onu Müminler için de bir rahmet kılmıştır.
Her kim salgına yakalanır ve de Allah'ın yazdığından başka hiçbir şeyin kendisine isabet etmeyeceğini bilerek, sabırla ve de ecrini Rabbinden umarak evinde, yurdunda beklerse ona da bir şehit mükâfatı vardır."
Tüm yaşantısıyla Allah'a hakkıyla kul olmaya çalışan..
Tanıyan herkesin hüsnü şahadet getirdiği..
Ardından olumsuz konuşan kimsenin olduğunu bilmediğimiz..
Böylesine kıymetli şahsiyetleri..
Yatakta dahi olsalar..
Şehit hükmünde yanına almak istemiş belki Rahman..
İşte tam da bu cihetten..
Bırakın ekstradan üzüntüyü..
Tam bir sürur oluşturmalı bizde.
Evet, bu durum onlara bakan yönüyle alakalı..
Lâkin bir de, geride kalan bizlere bakan yönü var ki..
Insanı feci ürkütüyor!
Zira,
"Bizim, yeryüzüne gelip, onu uçlarından eksilttiğimizi görmediler mi?..." (Ra'd-41)
Ayetini tefsir ederken Tercüman-ı Kur'an İbni Abbas Radıyallahu anh:
"Ayette geçen 'eksiltme' Rabbani alimlerin, hayır ve salah ehlinin ölümü ile gerçekleşir" der ki,
Vah, geride kalan bizlerin haline..
Allah, Rabbani ulemayı ve içimizdeki iyileri çekerek yeryüzünü uçlarından eksiltiyorsa, asıl deprem bu değil mi?
Yazıyı yazarken titreten deprem dünyevî sallarken..
Şu çeşit eksiltme uhrevî sallamalı değil mi?..
(İlahî takdir; geçen sene tam da bu vakitte, yani 52 hafta önce bir perşembe vakti, yine bir yazı yetiştirmeye çalışırken İstanbul'da sallanmıştık.
Ve yine ilahî hikmet; yine Mısır'da deprem gibi protestolar oluyordu.)
Bakalım, bu maddî-mânevi depremler kimden neler alıp kime neler verecek!