10 Aralık İnsan Hakları münasebetiyle Türkiye’deki insan hakları ihlalleri çeşitli etkinliklerde ve medyada dile getiriliyor.
Gerek bu münasebetle gerek müstakil olarak en çok vurgu yapılan konulardan birisi 15 Temmuz darbe girişimi sonrası KHK’larla yargılamalar esnasında ortaya çıkan aksaklıklar ve haksızlıklardır. Darbe ile ilişkilendirilerek kuru ile beraber nice yaşların yandığına dair her gün örnekler sunuluyor.
Daha çok muhaliflerin dile getirdiği bu söyleme karşılık iktidar cenahı da böyle bir dönemde bu kadarcık yanlışların normal karşılanması gerektiğini, darbecilerin yaptıklarının yanında bunun küçük bir şey kalacağını, hele bir de darbenin başarılı olması halinde felâketin çok daha büyük boyutlara ulaşacağını söylemektedirler.
Bir anlamda terazinin dengelendiğini, böylece tarafların bir birlerinden alacaklarının vereceklerinin kalmadığı noktasına getirilmektedir. Yani FETÖ darbeye teşebbüs edip şu kadar cana kıyıp şu kadar insanı yaralamışsa, iktidar da buna karşılık binlerce insanı cezaevine atarak, işten çıkararak ve mal varlıklarına el koyarak fifty fifty olmuştur sonucuna getirmektedirler.
Fakat biz bunu kabullenmiyoruz, biz daha başka bir şey söylüyoruz. Asıl FETÖ’nün darbe öncesi FETÖ olduğunu, en azından darbe kadar büyük cürümler işleğini söylüyoruz, söylemek bir yana bizzat biliyoruz.
Doğu ve Güney Doğu’da darbe öncesi, 28 Şubat, hatta doksanlı yılların başından itibaren FETÖ’nün zulümleri, cinayetleri masaya yatırılmalıdır. FETÖ mensubu emniyet ve yargının Müslümanca var olma mücadelesi veren insanlara neler çektirdikleri bir bir ortaya konmalıdır.
FETÖ’nün zulmüne ve kumpaslarına maruz kalan Müslümanların çok büyük bir bölümü hayattadır, yaşamaktadır. Ölen ve öldürülenlerin de birinci derecede yakınları hayattadırlar.
Evet, darbe öncesi Müslümanlara bu zulmü reva gören FETÖ’cülerin bir kısmı bu gün cezaevindeler. Fakat geçmişte Müslümanlara yaptıkları zulüm ve kumpastan dolayı değil daha sonraki 15 Temmuz darbesi girişimine iştirak ettiklerinden dolayıdır. Yani Müslümanlara yaptıklarının hesabını vermemişlerdir. Daha doğrusu bunun hesabı ayrıca sorulmalıdır.
Yani iktidar FETÖ ile hesaplaşmış veya kendi aralarında fifty fifty olabilirler. Fakat bizim hesabımız henüz sorulmamıştır.