10 Kasımda "Hayatı Edebiyatla Kuşatmak" temasıyla açılan ve 18 Kasıma kadar devam edecek olan 37. Uluslararası TÜYAP Kitap Fuarında okuyucularıyla buluşan Yazar Senai Demirci, İLKHA’ya verdiği demeçte asıl okumanın ne şekilde olması ve gençlerin içerisinde bulunduğu durum hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Bana göre okuma insanın kendisini dönüştürebileceği zaman gerçekleşeceğini, diğer türlü okumalar sadece gözlerimizle harflerin buluşması olduğunu söyleyen Demirci, "Bizde ikra dendiğinde, bu kerem sahibi olma daveti almak demektir. Okumamız bizi kerem sahibi yapıyorsa okuma yapmış oluruz. Türk toplumunun sadece Japonya, Hollanda ve Avrupa toplumlarından daha az sayıda sayfa okumasından dolayı bu millete okumuyor denmesi zoruma gidiyor. Biz okuyoruz, ikra’nın hakkını veriyor ve milyonlarca mülteciye bakıyoruz. Yetimin öksüzün yanındayız. Afrika’dan Uzakdoğu’ya, oradan Latin Amerika’ya kadar koşturarak okumanın hakkını veriyoruz. Okuyarak kerem sahibi olma vasfını elde ediyor" şeklinde konuştu.
"Bu toplum yetime, öksüze ve fukaraya sahip çıkan bir toplumsa okumanın hakkını vermiş demektir"
Demirci, "Lüzumsuz, fantastik bir romanın saatlerce okunmasını okuma saymıyorum. Bu toplum Allah-u Teâlâ’nın istediği şekilde okumayı başaran bir toplum. Bunun gereğini yerine getirerek infakta bulunuyor. Bu toplum cimri, kendine saklayan bir toplum değildir. Bu toplum yetime, öksüze ve fukaraya sahip çıkan bir toplumsa okumanın hakkını vermiş demektir. Almanı, Japon’u, Hollandalısı, İngiliz’i çok okuyor ama mültecilere bakabiliyor mu? Bu şekilde bir devlet iradesini ortaya koyamıyorlar." ifadelerini kullandı.
"Gençlerin dilini anlamak için çok çalışmalıyız"
Gençlerin bu çağda mağdur edildiklerini ve yeterince anlaşılmadığını söyleyen Demirci, şunları dile getirdi;
"Gençler bu çağda mağdur edilmişler. Onlara özel bir dil gerekiyor. Bu dili başaranlar içeriksiz konuşanlar, içeriği olanlar da gençlerin dilini bilmiyorlar. Bir taraftan kof sözlerle gençlere göre konuşanlar var, diğer taraftan dili ağır olanlar var. Bunun çözümü iletişim kurabilmek için çalışmaktır. Gençlerin Deist olduğunu konuşanlar var ama biz dini o hale getirdik ki bir genç başını kaldırdığında gördüğü dini temsiller hiç olumlu değil! Bir taraftan hurafe anlatanlar, bir taraftan birbirleriyle kavga edenler, diğer taraftan birbirlerine hakaret edenler var. Gençler bunun gibi örneklere bakınca ‘Din buysa ben de bu dinde yokum’ diyor. Din bu değildir, din bir gencin anlayabileceği sadelikte ve diriliktedir. Medya din ile bilgiyi birbirine karıştırarak, insan fıtratına uygun olan saf ve temiz olan dini boğdu. Gençlerin anlaşılması lazım. Öyleyse dilimizi gözden geçirmemiz ve kendimizi sorgulamamız gerekiyor."
İLKHA