KONYA- Dershanelerin kapatılmasıyla ilgili İlke Haber Ajansı'na değerlendirmelerde bulunan, Eğitim Bir- Sen Konya Şube Başkanı Latif Selvi, dershaneler merkezli tartışmanın temel nedeninin, Türkiye'de lise ve üniversitelere yerleştirmede yeterli öğrencinin istihdam edilecek istihdamın olmaması olduğunu söyledi.
Eleme sınavının olması ve bunun sonucunda bir kısım öğrencinin elenmesi bir kısım öğrencinin de elemeyi geçmiş ve yerleşme imkânı bulan bir sistem olduğunu ifade eden Eğitim Bir- Sen Konya Şube Başkanı Selvi, "Bu sistem doğal olarak sınırlı imkânlara yüksek oranda müracaatlar olunca da ciddi bir rekabet ortamı oluşturuldu. Bu rekabet ortamı zaman içinde özel ders ve sınavlara hazırlanma ve hazırlanmada yıllar önce amatörce başlanılan dershane sektörü zaman içinde profesyonel hale gelerek kurumsal bir yapıya büründü. Bakıldığında bu sistemin önemli handikapları var. Bunlardan önemli bir tanesi çocuklarımız ilkokul ikinci sınıftan itibaren yarışa hazırlanıyor, lise son sınıfa kadar da sınav sendromu bitmiyor. Neticesinde üniversiteye girmenin buna bağlı olduğu kanısı oluşuyordu" ifadelerini kullandı.
"Sistem değişmelidir"
Selvi, değerlendirmesinin devamında, "Bir diğer konu ise, çocuklarımızın eğitiminde asıl olan okullar, hem davranış kazanılmasında hem de öğretimde okullar merkezde olması gerekirken yıllar içinde yapılan propagandalarla sınavın, görülen eğitim ve öğretimin okullarda öğrenilmesi küçümsenerek sınava hazırlamayan hiçbir şeyin kıymeti yoktur mantığı ile sınav sistemine kendilerini hazırlayan kurumlar okulların neredeyse önündeymiş gibi bir algıya neden oldu. Dershanelerin özel konumu okullarda öğrenilen bilginin sınava dönük kullanımına katkı veren yapılandırmalardı. Ancak insanlar sınav sonucunda bir yere yerleşince, o sınavda kendisine sınav tekniklerini öğreten soru çözmede kendilerine katkı veren kurumları önceler hale gelmişti. Sistemin sonucunda başarının sınava endekslendiği ve sınavın dışında çocuklara kazandırılan hiçbir şeyin kıymeti olmayan bir eğitim modelini Türkiye'ye getirdi. Bu husus değiştirilmesi gereken bir husustur" ifadelerine yer verdi.
Selvi, gelinen nokta itibarı ile ciddi ciddi tartışmalarla karşı karşıya olunduğunu belirterek, "Bu kurumlar kendiliğinden oluşmadı yıllar içinde ihtiyaçtan kaynaklandığı sınavın bu kadar önemli olduğu çocukların yarış atına döndüğü ve sınavdan başka bir şeyi gözünün görmediği ve diğer alanlardaki kazanımlarının farkına varamadıkları bir dönemde dershanecilik sistemi kurumsal yapısına dönüştü. Pek çok binalar yapıldı. Bunun sonunda buralarda çalışan pek çok insan oldu. Bugün binlerle ifade edilen binalar ve yüz binlerle ifade edilen öğretmen kadrolarından söz ediyoruz. Burada sistemin değişikliği esas olması gerekiyor. Yani okul ön plana çıkmalıdır ve okul topyekûn bizlere katkı vermelidir. Herkes şunu değerlendirmeli, yalnız başına hayat bir sınava hazırlanmaktan ibaretse o zaman okulları kapatalım, bizi sınava on yıl hazırlasın birileri ve o sınavı kazanalım ne olacaksa olsun mantığı yanlıştır." vurgusunu yaptı.
" Dershanelerin aktiviteleri yoktur"
Okulların hem davranış kazandıran hem de eğiten öğreten her yönünle eğitim öğretim yaptığını dile getiren Selvi, " Bunun içinde okulun merkeze alınması önemlidir. Bu dünyada da öyledir. Bunun dışındaki geçici bir takım imkânlar açısından katkı sağlayacak unsurlar yan unsurlardır. Bunlar eğitim öğretim yerine geçmez. Son günlerdeki tartışmalara bakıldığında sekiz yüz bin öğretmene haksızlık yapılarak çocukları eğitmedikleri söylenmektedir. Bunlar doğru yaklaşımlar değil. Başka boyuttan değerlendirirsek bir takım okulların eksikliklerden söz edilmektedir. Hâlbuki dershane sistemi yalnız başına öğrencileri sınava hazırlayan kurumlardır. Bunun dışında bir aktivite söz konusu değildir. Bundan dolayı da okullarımızın diğer vermiş olduğu hizmetleri yok saymak anlamına gelmektedir. Bunun yanında birçok çocuğumuzun ücretsiz hizmet alması memnuniyet vericidir. Ancak okullarda çocuklarımız yetişirken herhangi bir ücret söz konusu değil buralarda ücretsin hizmet almaktadır. Dershanelerde ücretsiz hizmet alan öğrenciler dershane kontenjanının yüzde beşinin ve onunu geçmemektedir. Yani insanlar büyük paralar vererek bu hizmetleri alıyor. Dershaneler yalnız başına bir camianın kurumları olup bununla ilgili bir olumsuz bir tasarrufun tarif edilmesi doğru değildir. Çünkü bütün camiaların dershanecilik okuyuculuk faaliyetleri bulunmaktadır. Bütünü dikkate aldığımız zaman bu yapının içinde yüzde yirmi civarında payı olan bir camia ile ilintilenmesi konuyu eksik tarif etmiş oluruz bunların dışında yüzde seksen civarında olan diğer kurumlar var" şeklinde konuştu.
"Sorunun temelinde eleme sınavları vardır"
Sorunun temelinin eleme sınavına dayandığını dile getiren Selvi sözlerine şöyle devam etti: " Sorunu hep birlikte değerlendirdiğimizde şunu söylememiz gerekir, bu ülkemizde önemli bir sorundur. Bu sorunun temeli eleme sınavına dayanmaktadır. Bir gurup öğrencinin elenmemek için okul dışında da çare aramak durumunda olmasından kaynaklanan bir sistemdir. Bu sistem okul içerisinde kalındığı zaman rekabet aynı şekilde devam edecektir. Bunun önüne geçmek için yüz yetmiş üniversiteyle desteklenmeye çalışılıyor. Konya da bir üniversite varken şimdi beş üniversitemiz var. Şuanda Konya'da bütün liseler Anadolu Lisesi olmuş ve meslek liselerinde Anadolu bölümleri oluşturulmuş durumda. Yani bundan sonra yapılacak sınavlar çocuklar eleyecek bir sınav değil de düzeyini belirleyecek bir sınav olacak. Bunun içinde yeni sistemin çocukların gelişimi açısından çok daha yararlı olacağını tespit edebiliriz. Ancak burada da bir husus belirtmemiz lazım, bu yatırımları yapan, bu kadar öğretmeni ve öğrenciyi istihdam eden gerek ticari gerekse çeşitli camiaların faaliyet alanı olan bu kurumlar ciddi yatırımlar içermektedir. Bunun yanında kamu kurum ve kuruluşlarında hizmet ederken istifa etmek zorunda kalan arkadaşlarımız var. Tüm bu binaların yatırımların ve öğretmen arkadaşların akıbeti ne olacak tartışması var bence, en yoğun tartışması gereken husus burasıdır. Bunun dışındaki konuları tartışmanın çok sağlıklı bir yanı yok"
"Öğrencilere biz kazandırıyoruz mantığı gerçekçi değildir"
Selvi değerlendirmesinin devamında, "Öğretmeni göz ardı eden, küçümseyen ve ayrıca Güneydoğu ve Doğuda üniversite kazanan yok, biz kazandırdık söylemleri tam da gerçeği yansıtmıyor. Çünkü Güneydoğuda ve Doğu'da yalnız başına sınavı kazanan yok. Geçmiş sınav sistemi Güneydoğuyu büyük zafiyete uğrattı. Yani bütün sınavlarda hep dip yapan şehirler tavan yapan değil. Ayrıca dershanelerin sayısal çoğunluğuna bakıldığında Batı illerinde dershane sayısı Doğu illerine göre daha çok mevcut ve daha donanımlı hizmetler vermeye çalışmaktadır. Şunu söylemek istiyorum elbette gelir seviyesi düşük çocuklarımızın destekçisi olup ellerinde tutmalıyız, okutmak için elimizden geleni yapmalıyız, yapanları da kutlarız. Ancak bunların üzerinde yanlış bir sistemi doğru bir sisteme tercih etme anlayışımız meseleyi doğru tarif etmiş olmaz. Okul dışında herhangi bir yardımcı unsur okulun yerine geçemez. Yıllar içinde oluşan faaliyetlerden dolayı yatırım yapmış bu kurumların sahipleri mağduriyetlerini nasıl giderecekler? Devletin öngördüğü özel okula dönüşme işlemini birçok kurum gerçekleştiremez. Çünkü çoğunun bahçesi olmadığı gibi okul olarak hizmet vermeye yatkın mekânlar değil. Zaten bunların hizmetleri bir alternatif okul hizmetleri değil. Okulda öğrenilen bilginin sınavda pratiğine yönelik hizmet veren alanlardır. Etüt merkezi olabilirler ve etüt merkezleri mutlaka devam etmelidir. Bu tartışmalara aslında Milli Eğitim Bakanımız son verdi. Etüt merkezleri faaliyetlerini sürdürecek açıklaması yapıldı. Bizim kanaatimiz şudur; etüt merkezlerinde ücretsiz hizmet verildiğinden dolayı devlet destek vererek bu arkadaşlarımızın zararını telafi etme yoluna gitmelidir" diye ifade etti.
"Dönüşümde hiçbir mağduriyet yaşanmamalı"
"Çalışanların mağduriyetini gidermek içinde, kamuda istihdam başta olmak üzere bir takım imkânlar sağlamak suretiyle öğretmen arkadaşlarımızı da mağdur etmemelidirler." Diyen Selvi devamla, "Bunun yanında şunu da belirtmek gerek bir yandan bir problemi çözmek isterken diğer yandan başka problemlere mağduriyetlere neden olmamalıdırlar. Mesela atama bekleyen öğretmen arkadaşlarımız var. KPSS puanlarını almış bu arkadaşların yerine dershane öğretmenlerini atamak başka mağduriyetlere sebep olur. Hiçbir yerde mağduriyet oluşmamalı devletin imkânları yeterince çoktur kamunun da ciddi memur ihtiyacı var. Eğitim hayatının dışında da değerlendirmeler mümkün olabilir. " şeklinde ifadeleri kaydetti. (İlyas Yavuz - İLKHA)