Bazen takdir edilmediğimiz ve dolayısıyla karşılığında teşekkür alamadığımız durumlar olur. Nedense böylesi durumlarda üzülürüz hatta karşımızdakini nankörlükle, iyilikten anlamamakla itham ettiğimiz olur.
Yaptıklarımızdan dolayı takdir ve teşekkür almadığımız bir durumda bize düşen; acaba yanlış mı yaptım diye önce kendimizi sorgulamak, masaya yatırmak olmalıdır.
İnsanlar bizi takdir etmediğine, teşekkürde bulunmadığına göre mutlaka yanlış bir şey yapmışızdır anlamı çıkmaz.
Eğer kendimizden bir şüphemiz yoksa yaptığımız şeyin doğruluğundan eminsek bırakın takdir etmesinler, teşekkür etmesinler.
Hatta bazen fazla teşekkür, fazla takdir sanki yaptıklarımızın karşılığını tamamen bu dünyada alıyormuşuz, ahirete hiçbir şey bırakmıyormuşuz gibi oluyor.
Öyle değil mi? Haddinden fazla takdir ve teşekkürden insanın fıtratında bir sıkılma meydana gelir, “yeter artık” demek ister.
Unutmayalım ki bizim gerçek yatırımlarımız bu dünyada karşılığını alamadıklarımızdır, biz bunları çoğaltmaya bakalım.
İslam davasının mensupları olarak durduğumuz yerden bir tereddüdümüz yoksa neresinde olursak olalım ümmet binasının taşlarından biriysek bu bizim için yeterlidir.
Varsın bu yapının dikkat çekmeyen bir noktasında olalım, varlığımız ve yokluğumuz fazla önemli değilmiş gibi bir noktada bulunalım hiç önemli değildir.
Önemli olan bulunduğumuz konumun bizim için yükümlülük olduğunu, biz burada olmazsak kesinlikle bu cephenin boş kalacağının şuurunda olalım.
Böyle söylüyoruz ama bunu yapabilmek kolay bir şey değildir. Çünkü şeytan ve ondan da önce nefis bunu asla kabullenmez. Mutlaka en görünür yerde olmayı, durmadan takdir ve teşekkür toplamayı ister onlar. Eğer böyle olmazsa bunun adının yokluk olduğunu, unutulup gitme olduğunu telkin edip dururlar. Böyle olunca da yokluğa kim razı olur, bilinmemeye, takdir edilmemeye kim razı olabilir?
Hele birileri bu konuda bütün parsayı toplayıp dururken, yaptıklarından dolayı kendilerine teşekkürler ve takdirler yağıp dururken, herkesin dilinde, herkesin gözünde onlar varken bizim söylediklerimize razı olmak elbette kolay bir şey değildir.
Ama unutmayalım ki cenneti kazanmak da kolay bir şey değildir.
Bunu ancak hiçbir iyiliği zayi etmeyen bir Allah'a iman edenler, bunların karşılığının verileceği gün olan ahirete yakinen iman edenler kabullenebilir.
Şimdi herkes kendi kendisini bir yoklasın; yaptıklarının karşılığının ne kadarını burada alıp bitiriyor, ne kadarını öbür tarafa götürebiliyor.