14 yaşındaydı Asiye. Teni de, kömür karası gözleri gibi kapkaraydı. Asiye bir köleydi. Köle doğmuştu, belki de öyle ölecekti. Hürriyet denilen bir şey vardı ki, meçhuldü Asiye için. Kölelikten iyi olduğunu biliyordu hem de çok iyi biliyordu. Ama yaşamamıştı hürriyeti, özgürlüğü. Denedi bir gün. Özgür olmayı, hürriyetin tadını… Kaçtı, bir bilinmezliğe doğru… Yakalanma pahasına da olsa tatmak istiyordu özgürlüğün tadını… Heyhat! Güneş doğmadan gaddar efendisinin ayakları dibine bir paçavra gibi atıldı Asiye… Akla hayale gelmeyen işkencelerle tanınmaz hale getirildi. Dövüldü, sövüldü, her türden tacize, eziyete maruz bırakıldı. Artık kömür karası gözlerindeki çocukça, saf ve masum ifade gitmiş, yerine korku yüklü bir ifade çökmüştü. Bir anlık özgürlüğün lezzetini çok pahalıya ödemişti.
Bir gün efendisi Ammar, onu sıkı sıkıya zincirleyip esir pazarının yolunu tuttu. Yalınayak, yarı çıplak, zincirlenmiş bir halde itile kakıla esir pazarına götürüldü Asiye. O gün her günkü gibi tıka basa doluydu esir pazarı kölelerle, efendilerle… Hummalı bir alışveriş içindeydiler. Köleler, alıcıların arasında dolaştırılıyor, sahipleri öve öve bitiremiyordu. Alıcılar da köleleri inceliyor, erkeklerin gücünü-kuvvetini, kadınların da güzelliğini ön planda tutuyorlardı. Zaten fiyatları da bu özellikleriyle yükseliyor ya da düşüyordu. Asiye’yi de dolaştırdılar, incitici bakışların dayanılmaz ağırlığı altında. Sonra sattılar onu, bir eşya gibi. Kime mi? Zulmü Ammar’dan aşağı kalmayan bir zalime…
Aradan çok uzun yıllar, asırlar geçti. Asiye kölelikten, zulümden kurtuldu. O artık özgür. Kendisine ait evi, arabası, çok ama çok parası var. Çalışıyor çünkü. Hem de yine eski efendisi Ammar’ın şirketinde çalışıyor. Ammar da çok zengin oldu. Paraya para demiyor. Şirketinde çalışanların sayısını bilmiyor. Parasının miktarını da bilmiyor. Bilmediği şeyler böyle uzayıp gidiyor. Asiye’ye de çok değer veriyor. Çünkü ona çok para kazandırıyor Asiye. O, Ammar’ın en gözde reklâm yıldızı. Şirketinin tüm ürünlerinde reklâm yıldızı olarak Asiye çalışıyor. Araba, beyaz eşya, giyim, her türlü tüketim malzemesi, hatta çiklete kadar her şeyin reklâmını Asiye’ye yaptırıyor. “Akıllıyım” diyor Ammar, “Televizyonlarda sakızın reklâmını pala bıyıklı biri yapsa kim ürettiğim sakızı alır?” diye düşünüyor Ammar. Asiye de aynı düşünceyi efendisiyle paylaşıyor, izleyenler de. Şirketinde çalışan tüm Asiyeler de öyle düşünüyor. Birçok genç kız, Asiye olabilmek için her şeylerini feda edebiliyorlar. Asiyelerin ve Ammarların imrendirici hayatları var çünkü. Attıkları her adım olay oluyor, konuşuluyor, tartışılıyor. Attıkları minicik bir adımdan bahseden dergiler, gazeteler, radyolar, televizyonlar, reyting ve tiraj rekoru kırıyor. Memlekette savaş çıksa mühim değil, pek konuşulmaz, ama Asiyelerden birinin ayağı burkulsa günlerce konuşuluyor.
Yani anlayacağınız Asiye büyük, erişilmez, çok konuşulan, kıskanılan biri artık. Eskisi gibi alınıp satılmıyor. Ammar canını sıksa kontratı Ammar’ın yüzüne fırlatır, gider başka bir efendiyle –pardon- işverenle kontrat imzalar. Öyle esir pazarında zorla, incitici bakışların altında sergilenmiyor Asiye. Artık kendi isteğiyle modern podyumlarda, çağdaş ve elit tabakaya sergiliyor kendini –pardon- üstündeki giysiyi. Eskiden zorla yarı çıplak vaziyette sergilenirdi. Şimdi öyle zorlama filan yok. Özgür iradesiyle ne dilerse onu giyer Asiye. Hatta dilese hiçbir şey giymez, kim ona karışabilir ki. Çünkü o artık özgür. O kendi ayakları üstünde durabilen hür bir kadın.
Ammar da emrindekileri zincirlemek zorunda değil artık. “Beğenmeyen defolup gider, işçi mi yok?” diye düşünüyor Ammar. Hani haksız da değil doğrusu. “Elini sallasa ellisi” derler ya, öyle işte. Çok akıllanmış çok. Aklı arttıkça parasını da arttırmış Ammar.
Ben de dua ediyorum eskisi gibi. Eskiden Asiyeleri görür, zulümden kurtulsunlar diye için için dua ederdim. Bedenleri köleydi onların. Ama ruhları özgür… Duam çok şükür kabul gördü bir süre sonra. Bedenleri de ruhları gibi özgürlüğe kavuştu. Şimdi daha fazla, daha içli dua ediyorum. Çünkü bedenleri özgürleştikten bir süre sonra, parası ve aklı artan Ammar ve onun gibiler, ruhları satın almayı öğrendiler. Ruh satın alınınca beden kendi isteği ve arzusuyla köle oluyordu zira. Asiyelere ve onlar gibi olmak için can atanlara hep beraber dua edelim kardeşlerim. Belki Asiye, Ammar’ın eskisinden daha zalim olduğunu idrak eder ve kölelikten bir kez daha kurtulur.
İnzar Dergisi