Aslına Dönenler

Hasan SABAZ

“Her şey aslına rücu eder” diye hikmetli bir söz vardır.

Kaynağını tam olarak bilmiyorum, ama gerçekten hikmetli bir söz.

Kimileri topraktan yaratılan insanın ölünce toprağa karışmasını anlatırken bu sözü söyler.

Kimileri de insan huyunun değişmesinin dönemsel olduğunu, sonradan aslına döndüğünü bu sözle beraber söylemişlerdir.

Bazıları bu konuyu toplumlara da uyarlamak istemiş ve bazı sonuçlara ulaşmışlardır.

Aslında önümüzde ilginç örnekler de     yok değil.

Mesela Amerika…

İnsanla, doğayla barışık Kızılderililer ve diğer yerli gruplarını kast etmiyorum.

Avrupa’dan yeni sömürgeler bulmak ümidiyle gemilerle yola çıkıp kıtaya varan Amerika’nın kurucularının tümüyle suçlulardan oluştuğunu söyler tarihçiler.

Herkes okuyanusa açılmaya cesaret edemediği için zindanlardaki katilleri toplayıp gemilere bindirmişler ve Amerika kıtasına varmışlar.

Katiller, kendilerinden bekleneni yapmışlar ve binlerce yerli insanı katletmişler.

İnsanlıktan nasibini almamış katiller sürüsü, öldürdükleri kişilerin kafa derilerinden birer parça keserek koleksiyon yapmışlar ve başkalarına cinayetlerini övünerek anlatmışlar.

Kızılderililer bitince sıra Afrikalı mazlumlara gelmiş. Zincire vurup gemilere bindirdiklerinin ancak onda biri canlı olarak varmış Amerika’ya.

Teknolojileri gelişmiş, refah seviyeleri artmış.

Dünyaya özgürlükten, demokrasiden, insan haklarından söz etmişler.

Ama Hiroşima’yı yerle bir edenler, Vietnam’da kimyasal silahlar kullananlar onlardı.

Canilerin kurduğu devlet çok miktarda paranoyak ve psikopat yetiştirdi.

Siyonistler için böyle bir tanımlama yapma gereği duymuyoruz. Onlar terörden, vahşetten uzak kalmadılar.

Nasıl olsa uluslar arası çapta faaliyet gösteren bir besleme basın vardı ve onların yaptığı her cinayet tevil ediliyordu.

Bir de Baasçı katillere bakalım.

Bakın Baas’ın Dışişleri bakanı Velid Muallim ne diyor: 

“Türk hükümetiyle 10 yıldır el ele çalışıyoruz. Birçok alanda işbirliği yapıyoruz. Türkiye için Arap dünyasında elçiyiz. Olanlara şaşırıyorum. Türkiye eski rotasından 180 derece döndü. Referandum demokrasiye hızlı bir geçiş sağlayacak ama Türkiye artık ‘bismillah’ desek inanmıyor. Erdoğan geçmişte Esad ile her görüşmesinde Müslüman Kardeşler denen partiyle diyalog çağrısı yapardı. Bizim bu partiyle 1980’e uzanan bir tarihimiz var. İki lider arasındaki temel çatışma bu. Suriye, Türkiye, Lübnan, Irak ve Ürdün’den oluşan bir bölgesel işbirliği konseyi kurma hayalimizi de bu çatışma engel oldu.”

İnşa etmek istediğimiz bölgesel bir rüya vardı. Din bugün olumsuz rol oynuyor. Biz birlikte yaşamayı temel alan bir ülkeyiz. Bununla gurur duyuyoruz. Müslümanlar çoğunlukta olsa da dini bir devlet haline gelmeyeceğiz. Suriye sistemiyle Müslüman Kardeşler arasında laiklik noktasında ideolojik bir fark var.

Türkiye eski rotasından 180 derece dönmüş!

Türkiye ile ilişkilerin bozulma nedeni Erdoğan’ın ‘İhvan-ı Müslimin ile diyalog’ talebi imiş. Din olumsuz bir rol oynuyormuş!

Velid Muallim, içinden geçenleri söylüyor.

Gerçek yüzünü, gerçek kimliğini ortaya seriyor. Biliyorsunuz kısa süreli bir yalancı bahar yaşanmıştı.

Yaklaşık otuz sene önce Hama’da bir katliam yaşanmış, insanlar zindanlara doldurulmuştu.

Yüz binlerce Müslüman’dan bir daha haber alınamamıştı.

Bir milyondan fazla insan ülke dışına çıkmak zorunda kalmıştı.

Sosyalist Arap ırkçısı tağuti Baas rejimi, saray mollaları hariç hiçbir Müslümana hayat hakkı tanımıyordu.

Başta Hafız Esed adında yüzyılın en büyük zalimlerinden biri vardı.

Hafız Esed, 2000 yılında geberip cehenneme yuvarlanınca yerine oğlu Beşar geçti.

Beşar, reform sözü verdi.

Göstermelik de olsa özgürlükler konusunda bazı adımlar atıldı.

İnsanlar az da olsa rahat nefes almaya başladı.

Yine muhaberat zulmü vardı, yine zindana girenlerden haber almak imkânsız gibiydi; ama eskiye oranla yumuşamalar da hissediliyordu.

İhvan yine yasaktı. İhvan üyesi olmak idam cezası almak için yeterli sebepti.

Şehid Hasan el Benna’nın kitaplarını bulundurmak yine suçtu.

Ama insanlar umutluydu.

Esad’ın gerçek yüzünü görmek için özgürlük talepleri ile sokağa çıkmak gerekirdi.

Esad’ın kulları, Müslüman halkın da Esad’ın ilahlığını kabul etmesini istiyorlardı.

Baasçı katiller sürüsü aslına dönmüştü.

Yani Velid Muallim, Türkiye’nin 180 derece döndüğünden söz ederken yalan söylüyor.

İşin aslı Baasçı katillerin asıl hüviyetlerine dönmesidir.

Doğruhaber Gazetesi

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.