Adamın birinin ahırda iğnesi kaybolmuş ancak iğneyi avluda arıyormuş. “İçerde kaybolan iğneyi niye dışarıda arıyorsun?” diye soranlara; “içerisi karanlık” diye cevap veriyormuş. Adamın hali belki size saçma geliyor ama akıllı geçinen nice adamın bundan daha vahim bir durumda olduklarını esefle görüyoruz. Çünkü onlar, dışarıdaki aydınlık gibi apaçık meseleleri karanlık yerlere sürükleyerek; olayların anlaşılmaması için sürekli gayret ediyorlar.
KCK ve HDP’nin çağrıları üzerine sokaklara salınıp memleketi viraneye çeviren, onlarca insanın ölümüne ve yaralanmasına sebep olan son günlerdeki olaylardan bahsediyorum. “Kobani bahanesiyle” demeyeceğim çünkü mıttırba oynamak Apocuya yıkım için bahaneye gerek yok.
Olayları ısrarla provokasyona, “çözüm sürecini sabote etmek isteyen meçhul şahıslar” veya derin güçlere bağlayan bakar-körlerin yapamadıkları durum değerlendirmesi; aslında hakikati katakulliye getirip gizleme, suçlu ile mağduru -necaseti suya karıştırıp hepsini kirletir gibi- sisli havada aynı gösterme telaşından başka bir çaba değildir.
Oysa olay gayet açıktır. İpini koparan azgın boğalar gibi sağa sola saldıran PKK çeteleri özellikle dindar insanları görünce kırmızı görmüş boğa gibi daha bir azgınlaşıp nefret kusuyor; ellerine geçirdikleri Müslümanları vahşice katlederken, onlara ait ne varsa şuursuzca tahrip ediyor. Buna rağmen sahipleri bu azgınları durdurmak yerine ya saldırılara kılıflar buluyor ya da mağdurları suçluyor.
Yoksa medyada değerlendirme yapan uzmanlar(!) gerçekten ellerinde taşlar, sopalar hatta silahlarla kimlerin dolaştığını bilmiyorlar mı? PKK çetelerinin medya üzerinden katliam çağrıları yaptıklarını görmüyorlar mı? HÜDA PAR ve Hizbullah çevrelerinin ısrarla sabrettiklerinden, güvenliğin sağlanması, saldırıların durdurulması çağrısı yaptıklarından gerçekten haberleri yok mu? Bence her şeyden haberleri var. Ama ısrarla karşıt görüşlerde olsalar dahi şeytani dehalarıyla hakkı batıl, batılı ise hak olarak gösteriyorlar.
Aslında yanlı ve yalan haberlerle aldattıkları halkın bir kısmı belki bilmiyor ama bence ekranlarda konuşan solcu dinozorlar da “aman çözüm süreci bozulmasın” diye çırpınan hükümet yanlısı uysal yazarlar da PKK türevlerinin tahammülsüzlük sonucu kudurmuşluğunu biliyorlar. Hepsi de Müslümanların dini etkinliklerden yardım faaliyetlerine kadar sürekli halkın yararına çalıştıklarını görüyorlar. Şimdiye kadar kendilerine yapılan yüzlerce saldırıya rağmen halkın maslahatı için karşılık vermediklerini de hepsi biliyorlar. Buna rağmen; ekseri medya farklı tellerden çalmalarına rağmen “mağdur Müslümanları görmemek” ortak noktasında birleşiyor.
Hafiften geri çekilerek vaziyete baktığımız zaman rahatlıkla bunları görebiliyoruz. Ancak yoldaşlık dayanışmasındaki İslam düşmanı medyayı bırakın, kendilerini tüm dünya mazlumlarının hamisi gören hükümetin medyası dahi linç edilen mustazafları görmemeyi tercih ediyor. Zaten İslami sandığımız medya, Erdoğan neyi görürse onu görüyor; neyi konuşursa onu konuşuyor; nasıl düşünüyorsa öyle düşünüyor.
Hasbunallah ve ni’mel vekil.
Yazdığı yüzlerce yazıdan sadece birinde gerçeği -az buçuk ucundan bile olsa- birisi yazsa büyük bir kahramanlıktan sayılıyor. Haliyle biz de hakikatin “ha”sını söyleyeni, bağrımıza basar gibi manşetlere çekiyoruz. Ne de olsa saldırgan zorbanın yanında durmak yerine lütfediyorlar; bir zamanın “İsevileri” gibi linçe maruz kalan Müslümanlara bir göz ucuyla bakmış oluyorlar. Evet, “Kim zerre kadar iyilik yaparsa karşılığını görecektir.” İnşallah şerleri de sadece zerre kadardır.