Gündemin önemli konularından biri virüs…
Virüs bulaşıcı olunca bundan korunmak için alınması gereken tedbirler sözlü ve yazılı medyada art arda sıralanıyor. Bu önlemler arasında en önemlisi elle alakalıdır. Ellerin yıkanması, temizlenmesi konusunda ısrarla tavsiyeler yapılıyor.
Kuşkusuz bütün bu öneriler yerindedir. Eller sık sık yıkanmalıdır. Zaten Müslümanlar abdest bilincine sahip oldukları için bunun farkındadır.
Temizlik de imandandır.
Ancak işin arka planı göz ardı ediliyor.
Bilenler ve düşünenler için Kur’an’da virüs türü hastalıklara karşı korunma yolları gerektiği şekilde zikredilmiştir.
Bunlar çok sayıdadır ama yer darlığı sebebiyle bir kaçını zikretmekle yetinelim…
CEPLER DEZENFEKTE EDİLMELİ
Ellerin tam olarak temiz olması için önce sık sık girdikleri ceplerin dezenfekte edilmesi gerekir. Bu nedenle Hak Teâlâ Hz. Musa’ya “Elini cebine koy, hastalıktan kurtularak bembeyaz çıkacak” (Neml:12) buyurdu. Beyaz, temizliğin, şeffaflığın, dürüstlüğün nişanıdır. Demek ki virüs aslında ceptedir. İnsan cebini arındırdı mı eli bembeyaz çıkar. Hastalıktan virüsten kurtulur.
Musa, Rabbin huzuruna gidince Hak Teâlâ ona önce cebini virüsten temizlemesini istedi. Çünkü cep, malın paranın ve bugün bilginin korunduğu yerdir. Bugün bunlar hepsi ceptedir. Orası kirliyse bu mutlaka ele bulaşır. İstediğiniz kadar eli temizleyin cep kirliyse el yine de oradan virüsü kapar. Bu nedenle evvela ve mutlaka cepler temizlenmelidir…
ELLER BEYAZ OLMALI
Eller, insanın kesp yani kazanç ve eylem organıdır. Onların yıkanması insanın kendi kesp ve amelini temizlemesidir.
Yani eller yıkanınca hem yapıp ettikleri yanlışlar hem de maddi kirler, virüsler yıkanır. Böylece insan “Yed-i beyza” yani “Beyaz el” sahibi olur. Ve beyaz el görünen, görünmeyen virüsün olmadığı eldir.
Bu arada bir not: korona virüsü çocuklara çok az bulaşıyor. Neden? Çünkü onların elleri fıtri olarak temiz ve cepleri de yok…
Bugünkü anlayış, cep ile eli ayrı tutuyor. “Elini yıka dezenfekte et” ama cebi zikretmiyor bile.
Hiç duydunuz mu ‘cebinizi temizleyin, dezenfekte edin’ diyeni?
Yok, duymadınız…
BİLEKLERE KADAR DEĞİL, DİRSEKLERE KADAR TEMİZLİK
Abdestte elin dirseklere-mirfak kadar yıkanması farzdır. Burası omuz ile bileğin ortasıdır. Neden bileklere kadar değil de dirseklere kadar? Çünkü bilekler muhalefet, dirsekler ise refakat noktasıdır. Bu nedenle bileklere hilaf(Miade38), dirseklere refik-mirfak(Maide:6) adı verilir. Çünkü insan düşmanlık ettiğine karşı bileklerini, sevdiğine karşı dirseklerini kullanır. İnsan sevdiğini dirsekleri aracılığıyla kucaklar. Düşmanlık ettiğine karşı bileklerini kullanır.
El, dirseklere kadar yıkansın ki adaletin ölçüsünü bilsin. El dirseklere kadar yıkanmazsa ölçü ve insaf nedir bilmez, omuzdan kalkabildiği kadar kalkar ve gaddarca iner. Oysa el dirseklere kadar yıkandığında yumuşak ve adaletli olur. Hakka refakat eder, adalete vasıta olur.
Siz hiç duydunuz mu ‘ellerinizi dirseklere kadar yıkayın’ diyeni?
Yok, onlar eli yıkayacak ama elleri istedikleri gibi kullanacak, yok öyle bir dünya!
TEK ELLE TEMİZLİK OLMAZ
Eller yıkanırken iki elin birbiriyle sürtünmesi gerekir. Tek elle yapılan temizlik zor ve eksiktir. İki el birlikte temizliğin sesini ortaya koyar. Tek kalan el hırsız bir eldir. O el sirkatin elidir. İki elin temizliği var, bir elin nesi var…
Ve bugün tek kutup haline gelen, tek elden yönetilen dünyada temizlik mümkün değildir. Çünkü temizlik olabilmesi için iki elin birbirine sürtünmesi gerekir. Tek elle temizlik olmaz ve bunlar dünyayı tek elle yönetmeye çalışıyorlar. Bu da dünyanın görünen görünmeyen şekilde kirlenmesine ve de kirli kalmasına sebep oluyor.
Temizliğin olabilmesi için tek-elin kırılması gerekir. Nasıl ki ekonomide ticarette TEKEL insafsız fiyatlama ve sömürü aracıysa siyasette de, idarede de öyledir. Dünyadaki siyasi ve ekonomik tekel kırılmadıkça temizlik olmaz.
Çünkü “TEK ELLE” “ ve de “ TEKELLE” temizlik olmaz…