Astana görüşmelerine dair

M. Zülküf YEL

Astana'da başlayan görüşmeler, diplomasi ile sorunların çözümü noktasında bir ümit olsa da, çok ciddi bazı sorunların varlığı da bir gerçektir. Siyasi müzakerelerle sonuca varma hususunda tarafların beklentisi son derece önemlidir. Hem Suriye'deki tarafların bu müzakerelerden ne bekledikleri, hem de küresel ve bölgesel güçlerin buna nasıl bir anlam yükledikleri, görüşmelerin seyrini belirleyecek olan temel hususlardır. Psikolojik engellerin zirvede olduğu, direnç eşiğinin yüksek olduğu bir zeminde ilk görüşmeye çok anlamlar yüklemek ve sonuca odaklanmak yerine, belki sonuca giden yolda yol haritası belirlemek ve nihai müzakerenin yol taşlarından birisini döşemek gerekir.

Özellikle ortak sayılabilecek noktalara yoğunlaşılabilir. Temel insani krizlerin aşılması, siyasi mülahazalardan öte insani mülahazaların ön plana çıktığı konulara yoğunlaşmak isabetli olur.

Ülkelerin gizli ajandalarının olup olmadığı diğer önemli bir husustur. Ülkeler eğer gizli ajandaları ile Astana'ya gelip kamuoyundan saklanan bazı ikili anlaşmalar yaparlarsa, siyasi müzakereler ciddi anlamda yara alabilir.

Sahada devam eden çatışmalar da bu süreci sabote etme potansiyeline sahiptir.

Amerika'nın muhalifleri olur olmaz yerde vahşice bombalaması ve katliama tabi tutması, bu zeminde ciddi bir sıkıntı olarak duruyor.  Şam'ın Fethi Cephesi başta olmak üzere, bazı İslami grupların karargâhlarının tam da bu dönemde bombalanması, Amerika'nın çok boyutlu mesajlar içeren askeri aktivitesi olarak değerlendirilebilir.  Özellikle İslami grupları imha etmeye çalışan bu yaklaşım, farklı bir süreci başlatabilir. Zalim Esed'e karşı en ciddi mücadeleyi yürüten Suriye'nin evlatları, “Esed gitsin”, diyen ABD tarafından bombalanıyor. Suriye'de irtifa kaybeden ABD, farklı bazı manevralarla ağırlığını hissettirmek istiyor. Yine İdlip'te en son yapılan saldırıda 6 çocuğun şehit olduğu haberi ajanslara düştü. Milliyeti konusunda bir yorum yapılmayan bir uçağın bombardımanı sonucu bu katliam gerçekleşti. İstediği zaman istediği yeri vuran birileri oldukça, siyasi süreç ciddi bir tehdit altındadır. Öte taraftan Esed ve yanlıların bazı bölgelerde saldırı ve kuşatmaları hala devam ediyor. Amerika'nın sahada bağımsız hareket etmesi ve kimseye katliamlarının hesabını vermemesi son derece ciddi bir tehdittir. ABD'nin Haseke'de askeri üs kurması, daha doğrusu var olan askeri varlığı geliştirip resmileştirmesi, dikkat çekici bir husustur. ABD'nin Suriye sahasında serseri bir mayın gibi kimseye hesap vermeden askeri aktivitelerde bulunması, süreci inşa etmeye çalışanların çabalarına önemli bir darbe vurabilir.

Muhalifler, meşru bir güç olarak savaşın ve müzakerenin meşru tarafı olarak bu görüşmelerde kendilerine bir misyon biçerken; Esed rejiminin teslim olmuş bir muhalefetle muhatap olma anlayışı söz konusu olursa, siyasi müzakerelerin ömrü kısa olabilir. Ama teslim olmuş bir muhalafet yerine, siyasi bir muhatap olarak görülürlerse, kırılma eşiği aşılabilir ve diplomasi zemininde bir süreç inşa edilebilir. Bence görüşmelere ciddi anlamda damgasını vuracak olan temel hususlardan birisi, zikredilen bu yaklaşımdır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.