CHP'lilerin en büyük imtihanlarından biri herhalde alkollü içkilerdir.
Hatta sadece CHP'liler değil, Atatürk'ün izinden gidenlerin tümü aynı sıkıntıyla karşı karşıyadır.
İçseler sorun çıkıyor, içmeseler “Ata'nın izinden ayrılmış” oluyorlar.
Uzun süre hazırlanılmış bir Çanakkale toplantısı bile alkolün gölgesinde kaldı.
Bir de Ak Parti hükümetinin bundan rant elde etmeye yönelik tutumu canlarını sıkıyor.
Dürüstlük bekliyorlar.
Bakın CHP Milletvekili Aytuğ Atıcı, şunları söylüyor: “Eğer hakikaten yiğitseniz, delikanlıysanız, öyle 'Silifke'de yasakladım, falanca yerde yasakladım' demeyin. Çıkın yiğitseniz deyin ki 'Bu ülkede alkol yasaktır'. Eğer diyemiyorsanız arkadan dolaşmayın. Yüce dinimizin alkol ile ilgili getirdiği kısıtlamaları hepimiz çok iyi biliyoruz. Ben hekim olarak alkolün zararlı olduğunu ve kullanılmaması gerektiğini biliyorum. Ancak dinimizi kullanarak ya da kendi siyasi görüşünüzü kullanarak, birkaç tane daha oy elde etmek ya da mevcut oyları tutabilmek için böyle manevralar yapmayın. Çıkın yiğitçe yasakladık deyin ya da oturun oturduğunuz yerde.”
Açıklamaya gerek yok; ama ben yine de altı çizili yerleri bir daha vurgulayayım:
CHP'li vekil;
Yüce dinimizin alkol ile ilgili kısıtlamalarını biliyormuş,
Bir hekim olarak da alkolün zararlı olduğunu ve kullanılmaması gerektiğini biliyormuş.
Yani alkol hem dinen hem de sağlık açısından sakıncalı.
Ama Atatürk de alkollü içkiler kullanıyordu.
Aytuğ Atıcı belki bilmiyor diye hatırlatayım istiyorum.
Genelkurmay eski başkanı İlker Başbuğ'un bir televizyon programında İsmail Küçükkaya'ya yaptığı açıklama bu konuda önemli.
Paylaşayım, diyorum.
İlker Başbuğ, Küçükkaya'nın "Atatürk neden çok içerdi?" sorusuna şu sözlerle cevap verdi: "Atatürk'ün sekreteri Hasan Ziya Soyak hatıratında der ki, 'Günde 10-15 kahve, çok fazla sigara içerdi. 3 pakete yakın. Gündüz hiç içki içmezdi. Geceleyin yemekle beraber içerdi, ama hiçbir zaman kontrolü kaybedecek kadar içmezdi. Az içerdi.' Soyak, bir gün Atatürk'e diyor ki, 'Keşke şu içkiyi içmeseniz.' Atatürk'ün cevabı çok ilginç: 'Ne yapayım ki içkimi içmeye mecburum. Kafam çok, ama beni mustarip edecek kadar çok ve hızlı çalışıyor. Vakit vakit onu uyuşturup dinlendirme ihtiyacı duyuyorum.' İçkiyi zihnini dinlendiren bir ilaç olarak görüyor. Biz, Atatürk'ün insani boyutunu anlamıyoruz.”
Atatürk için “Seyyid” ve “evliya” diyen Haydar Baş'a bir şey sormuyorum. Eğer bu sözlerde bir sorun görüyorsa Haydar Efendi, kendisi gidip İlker Başbuğ'dan hesap sorsun.
Ama…
Soracak sorularımız var.
-Atatürk'ün kafası fazla çalıştığı için dinlendirmek için içiyormuş. CHP'liler de bunun için mi içiyor?
-Haydar Baş'ın kafasını dinlendirmeye ihtiyacı yok mu? Hani en iyi ekonomik projenin sahibiydi ya…
-Bir hekim olan Aytuğ Atıcı, alkol için “kafa dinlendiren” etkisini göz ardı edip “zararlı” diyor. Bu mesleki yetersizlik mi?
-İlker Başbuğ, “Atatürk'ün insani boyutu” derken sadece içki içmesini mi kast ediyor? Yoksa diğer yönlerini nasıl olsa anlamayız diye mi söylemiyor?
SAMSUN VE ANTALYA
Deniz Baykal garip laflar etmeye başladı.
Adalet kurultayında CHP milletvekili Aykut Erdoğdu tarafından yerinden kaldırıldığı için çok fazla mı içerledi de böyle sözler söyledi, bilemem; ama bir gariplik olduğu kesin. Bu arada şunu da belirtelim ki, Baykal meseleyi fazla büyütmesin. Aykut Erdoğdu'nun alkollü bir halde Kılıçdaroğlu'nun çadırını bastığı iddia ediliyor ki, bu durumda Baykal'ın da fazla üzülmemesi gerekiyor. Yani Aykut Erdoğdu bu, ciddiye almamak gerekir.
Neyse gelelim Baykal'ın sözüne…
“Bu ülkenin kurtuluş kıvılcımı nasıl Samsun'dan başlamışsa, şimdi de Adrasan'dan, Antalya'dan başlayabilir."
Tabii siz hemen “Samsun'da deniz olduğu gibi Antalya'da da var, o yüzden de Bandırma vapuru yanaşabilir, problem yok!” diyorsunuz; ama bir şeyleri gözden kaçırıyorsunuz.
-Samsun'dan yürüyüş Sivas ve Erzurum'a idi, Antalya'dan Adana ve Mersin'e mi olacak?
-Samsun'a çıkan Atatürk idi, Peki, Antalya'ya kim çıkacak? Çıkışı “dublör” ile yapıp sonra vekaleti başka birine mi verecekler?
Ve en önemli mesele…
-Kimi tarihçilere göre Atatürk'ü Samsun'a gönderen kişi Padişah-Halife olan Vahdeddin idi. Yeni görevlendirmeyi kim yapacak? Saray sahibi olan Erdoğan böyle bir görevlendirme yapmayacağına göre içerdeki hükümetle mücadele için “dışardan bir görevlendirme” mi söz konusu olacak?
Baykal'ın tüm bu ayrıntıları düşündüğünü sanmıyorum.