Sözkonusu olan Diyarbakır olunca, Batman, Bingöl, Bitlis gibi iller olunca iktidar partisi hep tutarsız, çelişkili ve samimiyetsiz davrandı. Bunun en son örneği de Batman'da Bülent Arınç tarafından sergilendi. ‘Bağımsız adaya oy vermeyin' diye sıkı sıkı tenbih eden Arınç, Manisa'da bu sözleri sarfetmediğine göre, yine Hdp'lilerin bağımsız olarak girdikleri geçen seçimler öncesinde söylemediğine göre, sadece Hüda-Par'ın desteklediği bağımsız adayı açık açık hedef seçmiş oldu. İşte Ak partiyi yolsuzluk ve rüşvetten önce, bu kibir ve bencillik bitirecek.
“Abdullah Gül'de bize oy verecek, Ahmet (Davutoğlu) Hoca'yı Hdp'li yapacağız. “ Bu sözler de Hdp eş başkanı Demirtaş'a ait. Ucuz bir espri gibi görülebilir ama aynı şahsın, mitinglerinde buna benzer ve kimsenin gülmediği komik sözleri çok. Özellikle kendileriyle birlikte ülkede güvenli bir ortamın oluşacağından bahsettiği vaatleri gibi.
“Tüm Kürtler ve daha fazlası nasıl olsa bize oy verecekler, ABD ve AB nasıl olsa bizden yana, IŞİD le mücadele için de tüm dünya bize mecbur dolayısıyla daha önce elimizden tutup bize dağlar aşıranlar şimdi de baraj aştırırlar ama yine de ‘miting yapmadılar' demesinler gibi bir havadalar. “Hem çözüm süreci gibi bizim meclisteki varlığımızı zorunlu kılan bir açık devlet desteği de var” düşüncesindeler. Yine öyle rahatlar ki, “CHP ve MHP'nin yetersizliğine inanan yığınla öfkeli muhalif var, hepsi nasıl olsa bize bel bağlamışlar. O halde bunu, Ahmet Hoca gibi esprilerle kutlayalım” modundalar. Bu arada Zamanın Dumanlı rüzgarını da es geçmeyelim. Çünkü Dumanlı demek, otorite demek, medya, sermaye, eleman gibi hazır potansiyelle birlikte, bilenmiş öfke demek. Hem bu devirde Zaman yazarı Şahin Alpay'ın, bu seçimde herkesin mutlaka bu LGBTİ'ci partiye oy verme çağrısı gibi gönüllü hizmeti kim kime sunmuş ki.
Ama seçimlere yaklaşıldığı halde anketler bir türlü yüzde 10 rakamını göstermeyince kapı kapı dolaşıp musluklardan nasıl kan akacağını izah etme çabasından tutun, demokratik tehditlere varıncaya kadar bir dizi barışçıl(!) faaliyetIe, 6-8 Ekim'de onlarcasını katlettikleri ve maddi manevi çok zarar verdikleri halka gitmeyi de tabi ki, yüzsüzlük değil, ekolojik bir gereksinim diye açıklayacaklar. Geçen yerel seçimlerde birçok yerde son gece, ‘ne olur ne olmaz' deyip her evin kapısını bir kez daha çalarak son ihtarı vermeyi ihmal etmedikleri gibi, bu seçimde de halkın özgürlüğü(!) için son ana kadar ne büyük fedakarlık(!) gösterecekleri de bölgede yaşayan herkesin malumudur.
Barajı geçtiklerinde dünyada eşine az raslanır bir çelişkinin zemini güçlenecek. Çelişki diyoruz, çünkü dünyanın en dindar müslüman halklarından olan kürtlerin, marksist ve açıktan açığa dini değerlere düşman olan bir kesim tarafından temsil ve idare edilecek olmasından daha vahim ne olabilir? Mesele sadece, M.Kemal'e ait ne varsa hepsini kaldırıp yerine Öcalan'ınkileri getirme tuhaflığı değil. Mesele bir delikten iki defa ısırıldığında, o bünyenin gerçekten yaşayıp yaşamayacağıdır ve ahirette kurtulup kurtulamayacağıdır.
‘Öyle ama ne yapalım, biz müslümanız elhamdülillah ancak, onlar dinsiz de olsa oyumuzu yine onlara vereceğiz' demekle işin bitmediğini mesela şu ayetler bize haber veriyor: “İnsanların hepsi Allah'ın huzuruna çıkarlar; güçsüzler, büyüklük taslayanlara: “Doğrusu biz size uymuştuk, Allah'ın azabından bizi koruyabilecek misiniz?” derler. Cevap olarak: “Allah bizi doğru yola eriştirseydi biz de sizi eriştirirdik. Artık sızlansak da sabretsek de birdir, çünkü kaçacak yerimiz yoktur”derler.”(İbrahim 21)
“Firavun kıyamet gününde milletine öncülük eder, onları cehenneme götürür. Gittikleri yer ne kötü yerdir!” (Hûd 98)
“Onları ateşe çağıran önderler kıldık. Kıyamet günü onlar yardım görmeyeceklerdir.” (Kasas 41)
“İnsan sınıflarından her birini biz o gün önderleriyle beraber çağıracağız.” (İsrâ 71)
Ve Efendimiz(sav): “Kıyamet gününde insanlar bir araya toplanır, Rabb'imiz ‘Her kim neye tapmışsa onun ardına düşsün.' buyurur. Artık kimi güneşin, kimi ayın, kimi de tağutların(ilahlık taslayan önderlerin) peşine düşüp gider.” (Buhârî, Rikak 52) hadisi ile uyarıyor.
Ne diyelim. “Doğu da Allah'ındır, batı da. O dilediğini doğru yola yöneltir.”(Bakara 142)