1958 yılında kurulan ve kurulduğu günden bu yana aktif olarak çalışan Zeytinburnu Avcılar Kulübü yetkilileri, avcıların av konusunda bilinçlendirilmesi gerektiğini ve av zamanı olsa dahi yavrulama dönemi sürüyorsa avcıların avlanmaması gerektiğine dikkat çektiler.
Küresel ısınma, bilinçsiz avlanma, orman yangınları, çevre kirliliği gibi birçok etken insan hayatını olumsuz etkilerken aynı zamanda doğada yaşayan hayvanların da hayatlarını ciddi anlamda olumsuz etkiliyor. Bunun yanında av zamanı olmayan dönemlerde kaçak şekilde avlanan avcılar ve tarımda kullanılan kimyasal gübreler de hayvan neslinin tehlikeye girmesine, doğanın bozulmasına neden oluyor.
Avcılık ve avlanma ile ilgili İLKHA’ya konuşan Zeytinburnu Avcılık Kulübü yetkilileri, avcıların av konusunda bilinçlendirilmesi gerektiğine dikkat çektiler.
Ava giderken öncelikle AVBİS’ten izin alındığını ve kotaya göre gidildiğini belirten Zeytinburnu Avcılık Kulübü Başkanı İlyas Danışan, kota dolu olduğu zamanlarda müsaade edilmediğini ve her hayvanın farklı zamanlarda avlamanın serbest olduğunu, buna dikkat ederek avlandıklarını söyledi.
"Zamansız ava çıkmıyoruz. Her şeyin mevsiminde, yavrunun olmadığı dönemde ava çıkıyoruz" diyen dernek üyelerinden Halit Tamer Candoğan, "Vurduğumuz hayvan yaralıysa dini vecibeleri yerine getirerek besmele ile kesiyoruz. Av zamanı olsa dahi girdiğimiz merada yuva görürsek oradan çıkarız. Mevsimine göre avladığımız hayvan zayıfsa yine bırakır çıkarız. Avcılığın etik kanunları da var. Her şey devletin verdiği izin ve kanunlarla olmuyor. Av mevsiminde ava giderken dikkat etmemiz gerektiği kadar dikkat ediyoruz." şeklinde konuştu.
Kaçak avcılık yapan insanlarla da karşılaştıklarını belirten Candoğan, "Belgesini almadan ava çıkan insanlar var. Ava gideceğimiz zaman hangi bölgeye gideceksek ona göre kota alıyoruz. Bu işlemleri internet üzerinden yapıyoruz. Ama teknolojiden uzak olan yaşlı avcılar var. Bunlar izin almadan ava çıkıyorlar. Sadece et için ava çıkan insanlar da var. Bunlar gece gündüz demeden, yavru zamanına bakmadan ava çıkıyorlar. Bu tür durumlarda şikâyet etmemiz gereken yerlere şikâyet ediyoruz." dedi.
"Yasak yerine bilinçlendirme yapılmalı"
"Ülke olarak bir şeyi korumak istediğimizde onu yasaklıyoruz" diyen Candoğan, şöyle konuştu:
"Aslında yasaklamak yerine insanları bilinçlendirmek lazım. Yavru zamanıysa vurmaması gerektiğini bilmesi gerekiyor. Eğer bilinçli olursa isterse her zaman av serbest olsun dikkat eder. Avcı sadece tabiattan budama yapar. Tarım ilaçları ve gübreler çok etki ediyor. Trakya bölgesinde çil kalmadı. Bunlar avcıların vurmasıyla bitmez. Toprak üstü atılan nitrat gübreleri var. Hayvan darı diye toplayıp yiyor. Hayvan ölüleri gördük. Bunlar alınıp otopsi yapıldı. Tarım ilaçların kutularını çeşmelere atıyorlar. Gramlık ilaçlar var ki, 500 litre suda bile etkili. Açık tarlaya atıldığında iki gün tarlaya gidemiyorsunuz. Köyün çeşmesinde ilaç kutularını yıkıyorlar. Buradan su içen hayvanlar zehirlenip ölüyorlar. Bugün hangi çeşme başına gitseniz ilaç kutularını görürsünüz. Devlet tarafında bilinçli bilinçsiz kesilen ormanlar var. Orman orman vasfını kaybediyor ve içerisinde yabani hayvan saklanamıyor. Eskiden makta yapıyorlardı orman sık bir şekilde tekrar büyüyordu. Şimdi seyreltme yapıyorlar. Bu sefer orman vasfını kaybediyor. Ormandan anlayan biri gelip görse bunun yanlış olduğunu hemen anlar. Ben ormancı değil avcıyım ama yanlış olduğunu görüyorum. Benim gördüğümü ormanı kesen adam görmüyor mu? Ki bu insanlar mühendis, sıradan insanlar da değil. Ülkemizde her şeyin sil baştan bir düzene girmesi gerekiyor."
Avcılar Kulübüne 1995 yılından buya üye olan Erol Köycü ise "Şükürler olsun ki şimdiye kadar herhangi bir kaza yaşamadık. Bunlar yıllardır beraber gittiğimiz insanların huyunu suyunu bilmekten kaynaklanıyor. Mevsimine göre hangi av yapılacaksa gidiyoruz. Av sezonunda kural ve limitlere uyarak nereye gidilecekse önceden izin ve kota alıp gidiyoruz." dedi.
"Tarımsal ilaçlar doğaya ve hayvanlara zarar veriyor"
İslami anlamda yerine getirilmesi gereken vecibelere de uyduklarını söyleyen Köycü, "Yaralı hayvan bırakmamaya çalışıyoruz. Yaralı hayvan kaldığı zaman kıbleye dönerek besmeleyle keseriz. Biz vicdanlı avlanan insanlarız. Avcılardan doğaya zarar gelmez. Doğaya genelde tarımsal ilaçlardan zarar gelir. Avcı doğadaki avı vurmakla bitiremez. Çünkü üreme zamanlarını göz ününde bulundurarak avın serbest olduğu zamanlarda avlanıyoruz. Tabi bilinçsiz, kaçak ve belgesiz avlananlar da var. Sezonda gerekli vergilerimizi yatırıyoruz. Trakya taraflarında çok çil vardı. Bundan 20-25 sene önce grup grup kalkarlardı. Şimdi bir tane bile göremiyoruz. Uzun zamandır Trakya merasında çil gördüm diyen yok. Bunlar tarımsal ilaçların neden olduğu ölümler sebebiyle meydana gelen durumlardır. Hayvanların içinden hep tarımsal ilaçlar çıkıyor." diye konuştu.
Devlet yetkililerinin avcılıkla ilgili kuralları belirlerken kendi fikirlerine de danışılması gerektiğini belirten Köycü, "Bizi dinleseler çok şey düzelir. Elbette bizim de söyleyeceğimiz, ekleyeceğimiz şeyler olur." ifadelerini kullandı.
İLKHA