Dünya kamuoyunu yönlendiren ve yerel-ulusal medya kuruluşları üzerinde dominant etkiye sahip olan Avrupa’daki basın kuruluşları, İslam coğrafyasındaki kaosun devam etmesine yönelik algı operasyonları yürütürken, bu kaosun Türkiye’de de derinleşmesi için çaba sarf etmesi dikkat çekiyor.
Yeni yılın ilk günlerinde Batı basınında çıkan manşetler, 2017’de Türkiye’de terör eylemlerinin artacağı yönünde olurken, İslam coğrafyasında akan kanın ana aktörü olan Avrupa ve ABD de ise daha iyi gelişmelerin olacağının vurgulandığı görülüyor.
Türkiye’nin Fırat Kalkanı harekatı ve PKK operasyonları nedeniyle daha çok saldırılara hedef olacağı analizleri yapılırken, Batılı ülkelerinin oluşturduğu koalisyonların başta Suriye olmak üzere Irak, Libya, Afganistan gibi ülkelerde hukuk tanımaz şekilde sürdürdüğü operasyonlar ise görmezden gelinerek bu nedenle meydana gelebilecek yansımaları gündeme getirmemeleri bilinçli bir algının parçası olarak görülüyor.
Dış politikalarını özgün bir şekilde belirleyen ülkelerin “terör saldırıları” tehdidiyle karşı karşıya kalacağını abanın altından seslendiren Batı basınının düzenlediği algı manşetleri, kendi kontrolleri dışında hareket eden ülkeleri tehdit eder bir dil taşıyor.
Türkiye aleyhtarı oluşturulan algı manşetlerinde, yerli malzeme olarak kullanılan stratejist ve analistlerin de kurulan tezgaha malzeme, provokasyon üreten değirmene su taşımaları dikkat çekiyor.
Farklı düşüncelere mensup kimi kişi ve kuruluşların, sırf muhalefet olsun diye Avrupa basının algı manşetlerine bilerek veya bilmeyerek katkı sunmalarının yanı sıra Türkiye’deki merkez medyanın kimi unsurlarının da kaos üreticisi Batı basınına angaje oldukları bilinen bir gerçek.
Irkçı, İslam karşıtı saldırıların günden güne arttığı Batı ülkelerinin geleceğine dair hep olumlu tablolar çizen Avrupa basını, kontrolü sağlayamadıkları İslam ülkelerinde ise iç kargaşanın ivme yakalaması için büyük çaba sarf ediyor.
Manipülatif haberlerle derin kaos meydana getirmeye çalışan Batı basını, bu sayede kendi devletlerinin emperyal iştahını tatmin etmeye, egemenliklerini perçinlemeye çalışıyor. “2017’de Türkiye’de terör saldırılarında artış bekleniyor”, “Türkiye Avrupa’nın hasta adamına mı dönüşüyor” gibi manşetler, Osmanlı’ya yaşatılan sürecin bir benzerinin bugün de uygulanmak istendiğine işaret ediliyor.
2017’nin ilk saatlerinde İstanbul’da bir gece kulübünde düzenlenen silahlı saldırıyla beraber provokatif haberlere ağırlık veren basın kuruluşları; Türkiye’de fikri ayrılıkların, farklı yaşam tarzlarının çatışması için algı operasyonları yürütüyor.
Kimi zaman Müslüman Kürt ve Türk milletini karşı karşıya getirmek, şiddet sarmalında eritmek için gerçekdışı haberlere imza atan Avrupa basını, kimi zaman da Alevi-Sünni çatışmasına zemin oluşturacak makaleler, analizler yayınladığı da görülüyor.
Tüm bunlarla beraber sosyal medyadaki sahte veya troll diye nitelendirilen hesaplardan yapılan provokatif paylaşımlar da aynı amaca hizmet ediyor. Hedef ise toplumda ötekileştirme kültürünü yaygınlaştırmak, tahammül kültürünü yok etmek, farklılıklar arasında derin uçurumlar oluşturarak çatışmaya zemin hazırlamak...
Fikri ayrışmaları fiili çatışmalara evirmeye çalışan uluslararası güçler, kimi zaman içerdeki eli silahlı taşeronlar, kimi zaman da etkin-baskın medya kuruluşları aracılığıyla siyasete ve yönetime yön vermeye, tahakküm altına almaya çalışıyor. (Olcay Ersoy - İLKHA)