Evet, tam on dört asırdır Avrupa’nın, Batının değişmeyen birinci gündem maddesi O’dur, Hz. Muhammed’dir (s.a.v)
Elbette Avrupa gündeminin birinci sırasında O olacaktı.
Çünkü O’nun gündeminde de hep Avrupa vardı, Batı vardı, Ehl-i Kitap vardı, Hıristiyan dünyası vardı.
Hayatı boyunca O’nun Batıya yönelik faaliyetleri bir yana, bu dünyadan ayrılırken bile gündeminde hep Hıristiyan âlemi vardı, ölüm döşeğinde; “Üsame komutasında bir ordu hazırlansın ve Avrupa’ya yürüsün!” diyerek gitti bu dünyadan.
Çünkü Rabbi öyle istiyordu. Daha açık konuşalım; esasında Allah Teala’nın gündeminde Batı vardı, Hz. İsa Aleyhisselam’ı yanlış anlayan, dolayısıyla Âlemlerin Rabbini yanlış anlayan bir Batı, bugün itibarıyla iki milyarı aşan bir dünya vardı.
Elbette Âlemlerin Rabbinin böyle bir dünyaya söyleyecekleri olmalıydı ve söyleyeceklerini de Son Elçisine söyletecekti, onunla gönderdiği Kitabında söyleyecekti ve öyle yaptı. Sözü hiç dolaştırmadan “Ey Ehl-i Kitap! Size Resûlümüz geldi...”(5/15,19)
Kehf Suresinin hemen başında “Allah bu Kitabı Kuluna; Rahman veled edindi’ diyenleri uyarmak için indirdi” diye buyurur Rabbimiz.
Olaya zurnanın son deliği Macron’u merkeze alarak yaklaşırsak isabetli bir noktaya varamayız. Yani İslam ve Batı ilişkilerini sadece coğrafi ve tarihi bakış açısıyla incelemek yanlıştır.
İslam Batının yakasını batıda, kendi evinde tutmuştur.
Hem de doğduğu günden itibaren böyle olduğunu tarihe bakanlar hemen görür.
Her ne kadar bazılarımız Fransa’ya geçmişini hatırlatıyor ve tarihteki zulümlerini dile getirseler de bugün İslam, Fransa’yı Fransa’da yakalamış ve hesaplaşmaktadır.
Ve İslam bütün dinlere ve ideolojilere karşı galip gelecektir. Özellikle Hıristiyan dünyası buna dahildir.
Böyle olunca İslam ve onun Sevgili Peygamberi, Batının gündeminden hiç; ama hiç düşmeyecektir.
Müslümanlara düşen görev, ölüm döşeğinde bu görevi yerine getirmek için uğraşan bir Peygamberin ümmeti olarak bıraktığı yerden sürdürmektir.
Ne mutlu Kıyamet gününe kadar dünya gündeminde duracak olan böyle bir peygamberin ümmeti olmak.
Bir daha kutlu olsun Rebi’ulevvel’in on ikinci gecesi!