Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal, Fransa ve Almanya başta olmak üzere Avrupa'da planlı ve sistemli bir İslam düşmanlığının yapıldığına dikkat çekerek Müslümanlara yönelik ayrımcı tutumların kabul edilemez olduğuna vurgu yaptı.
Avrupa'nın, Müslümanlara ve İslam'a olan düşmanlığını her geçen gün virüs gibi artırmasına tepki gösteren Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal, Avrupa'nın birçok ülkesinde giderek artan İslam düşmanlığının artık kaygı verici boyutlara ulaştığını belirterek bu durumun kabul edilmez olduğunu ifade etti.
Avrupa'da ırkçı ve İslam düşmanlığı üzerinden yürütülen politikaların artmasıyla birlikte Müslümanların gündelik hayatta zorluklarla karşılaşmaya başladığının altını çizen Ünal, "Fransa başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde son günlerde tekrar İslam düşmanlığı, Müslüman düşmanlığı hız kesmeden devam ediyor. Bu; gelecekte insanların birlikte, huzurlu bir şekilde yaşamaları açısından ciddi anlamda bir tehlikedir. Bu konuda, Fransa ve diğer Avrupa ülke yöneticilerinin ve sivil toplum örgütlerinin biraz daha dikkatli olmaları, orada yaşayan insanlara, Müslümanlara karşı hoşgörülü olmaları ve Müslümanların ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yasalar çıkarmaları gerekir." dedi.
"Macron son dönemlerde ciddi anlamda bir İslam düşmanlığı profili çiziyor"
Konuşmasının devamında Ünal, "Avrupa'da yaşayan Müslümanlar kendi vatandaşları, yani o ülkenin vatandaşları… o ülkenin gelişmesine katkı sunan insanlar. Fransa ve İngiltere vatandaşı olsa da tek farklılıkları Müslüman olmaları. Özellikle Macron son dönemlerde ciddi anlamda bir İslam düşmanlığı profili çiziyor. Bundan vazgeçmesi gerekir. Geçtiğimiz günlerde daha önce ayrılıkçı yasa olarak bilinen bir yasa tasarısı senatoda görüşüldü. Ancak tepkiler üzerine bu yasa tasarısının ismi değiştirilerek cumhuriyet değerlerine saygı anlayışıyla sözde yeni bir yasa tasarısı hazırlandı. Son oylamada, üniversitelerde, üniversite koridorlarında ibadet etmesinin yasaklandığı veya yasaklanması gerektiği noktasında yeni bir madde ilave edildi. Düşünün dünya şimdi salgınla uğraşıyor, insanlar bir taraftan canının derdine düşmüş, bir taraftan da Macron işi gücü bırakmış Müslümanların ibadetlerini engellemekle uğraşıyor. Şu an üniversiteler hemen hemen bütün dünyada zaten kapalı." ifadelerini kullandı.
"Batı'daki insan hakları sadece kendilerine, medeniyet sadece kendilerine…"
Fransa'da her geçen gün İslam düşmanlığının arttığını söyleyen Ünal, devamında şunları aktardı:
Sosyal medyadaki tepkilerden de gördüğümüz kadarıyla şu anda orada bulunan öğrencilerin tek derdi harçlıkların ödenmesi, yemek ücretleri, yatacak/barınma yerinin sağlanması… Yani kişisel problemler. Siz bütün bunları bırakarak sadece Müslümanlara yönelik böyle bir yasa tasarısı çıkartmanız gerçekten anlaşılır değildir. Bu yüzden Türk Diyanet Vakıf Sen olarak çağrımız; başta Macron olmak üzere bütün Avrupa ülkelerinedir. Zira bunlar kendilerini medeni zannedip demokrasiyi en iyi şekilde yaşadıklarını ve insan haklarının sözcülüğünü yaptıklarını ilan ediyorlar ancak insan hakları sadece kendilerine, medeniyet sadece kendilerine… Bu sebeple çağrımız; bütün Avrupa ülkelerinin, kendi vatandaşlarının ibadet haklarını gerçekten yapabilecekleri bir zemini oluşturmalarıdır. Hele hele Müslümanlara karşı bu tavırlarından vazgeçmelerini bir kez daha yineliyoruz.
"Müslümanların yapması gereken birlikte hareket etmektir"
Batı ülkelerinin kendi menfaatleri doğrultusunda kanun çıkarmaları, anlayışları ve yönetimleriyle uyumlu yasa çıkarmalarının kendi iç meseleleri olduğuna vurgu yapan Ünal şöyle konuştu:
"Ancak burada Müslümanların yapması gereken iki önemli husus vardır. Birincisi o ülkelerde yaşayan Müslümanlara, ikincisi de o ülkelerle ilişkide olan İslam ülkelerine düşen görevler. O ülkedeki Müslümanların yapması gereken; millet farkı gözetmeden yani ister Türk, Arap ve isterse farklı milletlerden olsun İslam noktasında birlikte hareket edebilmeleri. Farklı alanlarda faaliyet gösteren STK'lar da olsa da mevzubahis olan Müslümanların varlığıdır. Müslümanların, orada ibadet etme özgürlüğü alanına bir kısıtlama geldiği zaman birlikte hareket edebilme zeminini oluşturmaları gerekir. Arap ülkeleri başta olmak üzere İslam ülkelerinin, Avrupa ülkeleriyle ekonomik olarak ciddi anlamda bir ilişkileri var. Burada biraz daha rol üstlenmeliler. Fransa veya diğer Avrupa ülkelerinde Müslümanlara yapılan eziyetlerin ve camilere yönelik saldırıların durdurulması için çaba göstermeleri gerekir. Son günlerde yine camileri yakıyorlar, camilerin kapılarına domuz başı koyuyorlar. En son Kıbrıs Rum Kesiminde bir olay yaşadık. Camilerin üzerine haç çiziyorlar. Faşist ırkçı anlayışlarla camilerimizi tahrip ediyorlar. Din görevlilerimizi rahatsız ediyorlar. Bu sebeple bu ülke yönetimlerini şuurlu davranmaya davet ediyoruz." dedi.