Türkiye'de infaz düzenlemesi denildiğinde hep akla adli suçluların geldiğini belirten Güzeler, siyasi suçlardan yatanların bu konuda sürekli bir ayrımcılığa tabi tutulduğunu söyledi.
Bugüne kadar siyasi suçluların infaz indirimlerinden yararlanamadığını ifade eden Güzeler, infaz indirimine en fazla ihtiyaç duyulan siyasi suçlarda herhangi bir iyileştirmenin yapılmamasının adalet duygusunu iyice zayıflattığını vurguladı.
2005 yılına kadar adli suçlarda öngörülen cezaların az ve infaz oranının 1/2 olmasından dolayı cezaların caydırıcı olmadığını ifade eden Güzeler, "Meclise sunulan ve yasalaşması muhtemel olan infaz yasası değişikliğine göre; siyasi suçlar, cinayet, cinsel istismar ve uyuşturucu suçları dışındaki tüm suçlara ilişkin cezaların infazı 2005 yılı öncesinde olduğu gibi 1/2 şeklinde olacaktır. 2005 yılına kadar siyasi suçlar dışındaki tüm suçlara kanunlarda öngörülen cezalar hem az hem de infaz oranı 1/2 idi. Cezaların caydırıcı olma özelliğini ortadan kaldırıp suça teşvik eden bu durum, adalet duygusunu zedelediği gibi toplumda öç alma duygusunu artırıyordu." diye konuştu.
"5 yıl sonra yeniden cezaevleri için kapasite sorunu ve af dillendirilecek"
2016 yılında çıkarılan infaz indirimden 100 bin kişinin yararlandığını fakat 4 yıl sonra yine cezaevlerinin dolduğunu aktaran Güzeler, konuşmasına şöyle devam etti:
2016'da çıkarılan infaz indirimi ile kademeli olarak 100 bin insan yararlandı, dört yıl sonra cezaevleri yine dolup taştı. Bu düzenleme ile kademeli olarak 150 bin insan yararlanacak. 5 yıl sonra yeniden cezaevleri için kapasite sorunu ve af dillendirilecek. 1991 yılında Turgut Özal'ın infaz indirimi, 1998'de Rahşan Affı, 2016'da yapılan infaz indirimi Türkiye'de suç ve suçluluk anlamında hiç bir sorunu çözmediği gibi toplumdaki adalet duygusunu zedelemiştir. Çıkarılacak infaz düzenlemesinin de bu anlamda topluma yararı olmaktan çok zararı olacaktır.
"Siyasi suçlardan yatanlar sürekli bir ayrımcılığa tabi tutulurlar"
Cezaevinde bulunan siyasi suçluların aflardan yararlandırılmadığına dikkat çeken Güzeler, "Türkiye'de infaz düzenlemesi denildiğinde hep akla adli suçtan cezaevinde olanlar gelir. Siyasi suçlardan yatanlar bu konuda sürekli bir ayrımcılığa tabi tutulurlar. Bu konuda çıkan kanunlar Anayasa Mahkemesine götürüldüğünde, Anayasa Mahkemesinin tavrı da hukuki olmaktan ziyade siyasi nitelikte ve olumsuz olmuştur. 1974 yılında Ecevit'in çıkardığı genel af sonrasında bugüne kadar yapılan infaz indirimleri ve örtülü afların hiç birinden siyasi mahkûmlar yararlanmamıştır. Oysaki bazı ülkelerde siyasi suçlar dışındaki suçlara hiçbir şekilde af veya infaz indirimi gündeme gelmez. Mevcut kanunlarımıza göre siyasi suçlara verilen cezalar ve bu cezaların infazı çok ağırdır. Terörle Mücadele Kanununa göre kime ne ceza verilmişse bu cezalar yarı oranında artırılır ve infazı 3/4 olarak uygulanır. Bu suçlardan mahkûm olanlar açık cezaevine çıkamaz ve cezaevlerindeki mahkûmlara tanınan birçok haktan faydalanamazlar. İnfaz indirimine gidilirken, infaz indirimine en fazla ihtiyaç duyulan siyasi suçlar açısından herhangi bir iyileştirmenin yapılmaması adalet duygusunu iyice zayıflatacaktır." ifadelerini kullandı.
İLKHA