Ayasofya açılsın da ya "açık"lar ne olsun?

Suat YAŞASIN

Ayasofya tabi ki açılsın.

Bunu tartışmaya bile gerek yok, sanırım.

Sembolik değeri de var ayrıca, ciddi bir biçimde.

Hem de beynelmilel..

Özellikle de İslam aleminde..

Evet, Ayasofya açılsın.

Bu tamam da..

Peki, ya "açık"lar ne olsun?

Bunca "açık"ımızı örtmeye yeter mi Ayasofya'nın açılması?

Bunca adlî, ictimaî, iktisadî, ahlaki "açık"larımızı kapatacak mı?

Evet, bu 18 yılda yapılan olumlu değişiklikleri hiç kimse inkar edemez.

En hafif tabiriyle, nankörlük olmuş olur, bu!

Hele bu son on yıldır, çalkalanan İslam coğrafyasının yurtsuz kalmış muhacirlerine ve daha ötesi, herkesin "Öcü" diye kapılarını kapattığı İslami hareket mensuplarına gösterilen yaklaşım asla unutulamaz.

Ancak 18 yıl gibi gayet uzun bir dönem sonunda bu "açık"ların, kapanmayı bırakın, aksine bazılarının daha da artması, kesinlikle, sorumluluğundan hiç kimsenin kaçınamayacağı pek büyük bir olumsuzluktur.

Ekonomi ve özgürlükler alanındaki "kalkınma" bu açıklara bahane olamaz.

Tabii ki, öncelikler fıkhına binâen, insanların ekonomik ve güvenlik ile ilgili ihtiyaçları başta gelir.

Lakin biz 18 senelik gayet uzun bir süreçten bahsediyoruz.

Ömer Bin Abdülaziz, kendi dönemindeki insanları öyle güçlü bir ekonomik kalkınmaya eriştirdi ki, zekat verilecek insan bulamıyordu.

Lakin buna paralel olarak, aynı vakitte pek yüce ve de muazzam bir ahlaki dönüşüm gerçekleştirdiğini de unutmamak gerekir.

Tarihçi Taberi anlatır:

Velid görkemli yapıları çok severdi.

Hep büyük saraylar, binalar, fabrikalar inşa ettirdi.

Onun döneminde insanlar birbirleriyle karşılaştıklarında hep "saraylardan, fabrikalar gibi büyük yapılardan" bahsederlerdi.

Ardından gelen Süleyman ise kadınlar ve cariyelere, ayrıca yemeğe çok düşkün biriydi.

Birbirleriyle karşılaşan insanların o dönemki gündelik konuları da hep "kadınlar, cariyeler, cinsellik" gibi hususlar oldu.

Amma Ömer Bin Abdülaziz halife olduktan sonra durum değişti.

İnsanlar birbirleri ile karşılaştıklarında artık şu soruları sorar olmuşlardı:

"Bu gece hangi ibadetlerle meşgul oldun?

Kur'an'dan ne kadar ezberin var?

Kur'an'ı en son ne zaman hatmettin, yeni hatmin ne zaman bitecek?

Ayda kaç gün oruç tutuyorsun?"

Peki, bu muazzam ahlakî ve iktisadî kalkınmayı gerçekleştiren Ömer b Abdülaziz kaç yıl halifelik yaptı, biliyor muyuz?

Sadece 2 yıl ve 4,5 ay..

Yani hepi topu 28,5 ay..

Birbirimizi avutup kandırmaya lüzum yok!

"İnsanlar, idarecilerinin dini (yaşantıları) üzeredirler!"

Madem, vakit ve de imkân var.

O halde, zararın neresinden dönülse kârdır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.