Hamd, âlemlerin Rabbine; salât ve selâm da O'nun pak Rasûlüne olsun.
Söze En Sevilen'in en sevilen sözlerinden biriyle başlayalım: “Mü'min, mü'minin aynasıdır.” buyururlar (asv). Çoğumuz bu hadis-i şerifi birbirimizin kusurunu bulduğumuz zaman kullanır, kendimize kalkan yaparız. Halbuki belki Efendimiz(asv) “Kendinize aynalar edinin.” demek istemiştir.
Ayna, kişiye kendi kusurunu gösterir; kişinin kusurlarını başkalarına ifşa etmez. Kişi darılsa da kırılsa da ayna hak olanı söyler. Yüzünde sivilce olan kişinin yüzünü maskelemez ayna, olduğu gibi gösterir. Ancak şu var ki, kişi isterse yani aynaya bakarsa gösterir. “Gel sana hatalarını göstereyim.” demez. Ayna kusur aramaz ama kusur olunca da onu saklamaz, sahibine gösterir.
Bize kusurlarımızı gösteren, ayna gibi dostlarımız olmalı. Bir hata yaptığımızda adaletle ve muhabbetle bizi düzeltebilmeli. İyi insan olma yolunda ona bizi düzeltme izni verebilmeliyiz. Her kötü, kendini düzeltecek dostları olmadığı yahut varsa da onları dinlemediği için kötüdür.
Birileri ile tartıştığımızda, sorun yaşadığımızda tavırlarımızı değerlendirecek ve yanlışlarımızı düzeltecek dostlar olmalı hayatımızda. Namazı geciktirdiğimizde, gıybet veya koğuculuk yaptığımızda, imtihanların yükü ağırlaşıp da artık Allah'ı hatırlamaktan çok unutmaya başladığımızda tutup bizi silkeleyecek, kendimize getirecek birileri olmalı. Gerek hâl, gerek kâl diliyle bizi düzeltmeli, doğrultmalı. Ancak fark edersek eğer, bu dostumuzun işini yapabilmesi, bizim onun sözlerini dinlememize bağlıdır.
Rasulullah(asv) insanların iyiliğini en çok düşünen, onları kötülükten kurtarma konusunda en gayretli ve belagati en kuvvetli zât olmasına rağmen davetini kabul etmeyenler olmuştur, hâlâ da vardır. Demek ki hakkı kabul etmek için insaflı bir yürek şarttır. O yüreğe sahip olmak için Allah'a dua etmeliyiz. “Allah'ım, yanlışlarımı düzeltecek, kötülüklerimi giderecek, ahlakımı en güzel hâle çevirecek bir iman bahşet bana.” diyerek başlayabiliriz mesela. Çok değerli bir dostumuzun zaman zaman yaptığı tavsiyeler şöyle:
An be an kirleniyoruz. Sürekli niyet tazelemeliyiz. Niyet ettim Allah rızası için edepli ve güzel ahlâklı bir Müslüman olmaya, kötülük yapmamaya, kötülük düşünmemeye… Niyet ettim Allah rızası için kendimi düzeltmeye… Bu niyeti sık sık tazelemeliyiz; tazelenmeyen niyet bayatlar, eskir.
Bu niyetin bayatladığına da, tazelendiğine de, bilendiğine ve parıl parıl çelik gibi parladığına da şahit olduk. Bayat niyet acı verir. İyi insan olma niyetimiz bayatladığında, şöyle bir geri çekilip bize nasihat edene bakarız nasihatçinin kendisi nasıl biri diye. Ama niyetimiz sağlam olursa kalbimize muhabbet dolar ve muhabbet, bize nasihat edenlere ‘peki' demeyi gerektirir. Zira onun konuşmasına, bizim duymamıza izin veren Allah'tır; Hakk'tan gelen bir nida olarak dinleriz nasihatlerini. Nasihate talip olmalıyız, aynaya bakmaya cesaretimiz olmalı. Muhabbetli kalpler, nasihate açık yürekler, Hakk'a müştak gönüller duasıyla…