Kimse tanımıyordu seni
Dedim, artık gitmeliyim
Çünkü bütün gövdemle
Bu tükenmiş şehirde
Şimdi yok hükmündeyim
Bir savaşsızlık hâli
Bir eski mintan
Bir yorgun anne
Benden önce gitmiş çoktan
Ağlayış sofrasında küçüktüm
İhtiyar iki el yıkardı bu dünyayı
Öperdi alnımı ayrılıktan cümleler
İnsan değildi evet
Bu dünya aşinası
Ve kuru bir ayrılıkla başlardı önce
Yeryüzüne sinerdi yavaşça
Ayrılıkla başlayan bütün hikayeler
Yarım kalıp, biterdi…
Şair söyler, bu bir emirdir
Bir Yakup hasretidir insan
Bir ağır yaralı Yusuf kaybıdır
Hüzün kulübesinde
Sessiz bir Hacer gidişi
Keder ummanlarında
İsmail endişesi
Çatlayan dudağında
Ve Mekke’de kederden bir akşamdır
Sakin bulutlar tarar saçını peygamberin
Burada şikayetli bakışlar sıçrar yerinden
“Sen bilmedin yüreğim” der
Ezberini vermedin
Hicret fasılasında kamaşan gözyaşını
Sen silmedin yüreğim…
Yaşlı kadın sesiyle çıkardı ayrılıktan
Sayıklardı uykuda, bölerdi sessizliği
Dedem her sabaha serin ayetler okur
Sabaha kırk beş kala biterdi
Sonrası güz yağmuru
Sonrasında içime hep özlemek dolardı
Susardı kirpiklerin, yağmur susardı
Yağmur bekler gibi beklerdim
Toprak olup kucaklardım
Koyardım kalbimin üzerine
En taze kavuşmalar başlarken
Ben hep ayrılığa yanardım
Tok bir sesten o gün
Yalın cümleler çıkardı
“Ve gün geçmiyor ki!” derdi önce
Savaşa öyle başlardı
“Ve gün geçmiyor ki
Sağanaklar altında titreyen kalpler
Haritadan silinmesin
Barbar namlulardan
Ayrılış çiçekleri
Ölüm biletleri kesilmesin…”
Evet, tam olarak burada
Ölüme and içmeliyim
Sözleşmeli bir şiir olarak
Zalimler kahrolmadan ölmeyeceğim
Hatırla ve unutma birkaç satırla
Kırık dökük şehir esvabını
Bir zamanlar
Bu kenar yollardan biriydi
Bekliyordum seni
Tenhasında kendimin
Hatırla, ne demiştim
Belki de fark etmeden
Seni ele vermiştim
Aşk adlı evrakı yırtıp
Sana teslim etmiştim
Zamanı yırtıp, tüm tarihi
Savaş ve kavgaları
Haklı ve haksızı
Bugüne getirmiştim
Hatırla!
Bir şiirle
Bir ayrılışla söylemiştim
Senin kederin kalbimin yarası
Ağlayışın benimdir, acın benim
Kör saate yazılışın
Haksızlığa direnişin benimdir…
Sen bekleyen yılların
Geçmişten tek kalanı
Sen yaşamak borcu
Sen aşkımın imamı
Sen pulsuz mektupların
Adressiz aşikarı
Sen çulsuz bu hanenin
Baş köşede sultanı
Sen aşk ikliminin
Baharı, gülizarı
Sen hilkat bahçesinin
Kıymetli aşiyanı
Sen ki fukara kalbin
Sen idin iftiharı
Sen kederli her şebin
Aydınlığı, neharı
Sen ki Mübin fethimin
Aziz, yüce serdarı
Sen bekleyen hicranın
Ezelden vuslat anı
Sen bilirsin
Gün geçmiyor
Ve bekliyor, bekliyor
Bekliyor kalbimde
Ayrılış şiirleri
Bekliyor ki
Her mısrası yeniden yazılsın
Sonra güz yağmuru taşsın
İhtiyar iki el yıkasın bu dünyayı
Sonrasında içime hep bir özlemek dolsun…
Söz&Kalem - Orhan Özsoy