Her defasında kendini aşan bir öneri ile karşımıza çıkıyor Aysel Tuğluk.
Beni şaşırtıyor dersem yalan olur. Tam tersine beni şaşırtmamaya devam ediyor.
En son marifeti, 'Devletin geleceğini düşünenler ve seküler güçler hızla sorumluluk almalıdır' çağrısı yapmak oldu.
Bu ülkede devletin geleceğini tehlikede gören seküler güçlerin nasıl işbaşına geldiğini iyi biliriz. Göreve geldikten sonra ne yaptıklarını da bildiğimiz gibi.
Bab-ı Ali baskınından bu yana bizde darbeler hep uçurumun kenarına gelmiş olan devleti kurtarmak için yapıldı. Açın bakın 12 Eylül'ün, 27 Mayıs'ın, bildirilerine. Hepsinde aynı zihniyeti görürsünüz.
Darbeciler her zaman iki kesimi tehdit olarak gördü.
1-İrtica bahanesiyle dindarları
2-Bölücülük maskesi altında Kürtleri.
Aysel Hanım bu ülkede seküler güçler göreve gelmedi değil. Tek Parti yönetimi ya da darbeler yoluyla... Ara rejim hükümetleri de oldular, koalisyon ortaklığı da yaptılar.
Ne zaman işbaşına geldilerse ilk iş olarak Kürtleri ve dindarları ezdiler.
Aysel Tuğluk bu açıdan bir ilki başardı. Darbelerden en büyük zararı Kürtler görmesine rağmen ilk kez bir Kürt siyasetçi, seküler güçleri göreve çağırdı.
Aysel Tuğluk 27 Mayıs 2007 tarihinde Radikal'de yazdığı bir yazıda, 'Kurtarıcı motif, tarihsel imge Mustafa Kemal ve onun tarihsel eylemselliğinin büyüklüğü kendini gösterdi ve gösterecek. O bir mucizedir, ölümsüzdür. Uluslaşmada temel direktir' demişti.
Kemalist Türk milliyetçilerini görmüştük de Aysel Tuğluk sayesinde Kemalist Kürt milliyetçilerinden de haberimiz oldu.
Aysel Tuğluk, Trabzon'daki Atatürk Köşkü'nü gördü mü bilmem. Ama orada Atatürk'ün kendi eliyle çizdiği 'Dersime Harekat Planı'nın orijinalinin sergilendiğinden haberi vardır.
'Dersim'in kayıp kızları' belgeselini izlediniz mi Aysel Hanım? İşte sizin göklere çıkardığınız Uluslaşma, önce yetim bırakılıp sonra evlatlık verilen Dersimli çocukların üzerinden gerçekleştirildi.
Bilmem İhsan Sabri Çağlayangil'i hatırladınız mı? Hani Dersim katliamıyla ilgili olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun röportaj yaptığı İhsan Sabri Çağlayangil. Ne demişti?' Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaraların kapısının içerisinden bunları fare gibi zehirledi'
21.12.2011 tarihli Radikal'de, Dersim'de zehirli gaz kullanıldığı haberine yer verilmişti. Hem de 29 Ocak 1947 tarihli İngiltere Büyükelçiliği'nin yazışmalarına dayanılarak.
Aysel Tuğluk, sizin sekülerler, uluslaşma bilincini Kürtlere zehirli gazı layık görerek yapmışlardı.
O uluslaşma bilinci, 'Zilan Deresi'ndekiler tamamen imha edildi' raporlarıyla sağlandı. Günlerce kan aktı Zilan deresi Aysel Tuğluk, kan...
Göreve çağırdığınız seküler güçlerin işbaşında olduğu Tek Parti devrinde, Kürtler, tehdit olarak görülüyor, Türkleştirilmeleri için projeler yürütülüyordu. İsmet Paşa'nın Doğu Raporunu okuduğunuzda ne dediğimi anlarsınız.
Yine sizin göreve çağırdığınız darbeciler ne zaman işbaşına gelse ilk işleri Kürtleri cezalandırmak oldu. 27 Mayıs'ta darbe yaptıklarında Kürtleri toplamışlardı Sivas kampına.
Cemal Gürsel, Ankara'nın göbeğine, 'Kürdüm diyenin yüzüne tükürün' pankartını astırmıştı.
Sizin göreve çağırdığınız seküler güçler, 12 Eylül darbesini gerçekleştirdiklerinde Kürtlere nasıl baktıklarını Diyarbakır Cezaevi'ndeki uygulamalarıyla göstermişlerdi. Cezaevi Komutanı Esat Oktay Yıldıran'ın köpeği Co'nun karşısında esas duruşta istiklal marşı okutmak suretiyle. Ne yaptıklarını Gültan Kışanak'a, Ahmet Türk'e sor. Ya da kendini yakan Kemal Pir'in bedeninden öğren.
90'lı yıllarda da görevlerinin başındaydı sizin seküler güçler.
OHAL rejimiyle, faili meçhul cinayetlerle, bir binenin bir daha gelmediği Beyaz Toros'la yönettiler bölgeyi.
Bırakın Kürtçe konuşmayı, Kürt demenin bile yasak olduğu yıllardı. Sizin seküler komutanların Yeşilyurt'ta Kürtlere ne yedirdiğini hatırlıyor musunuz?
Abdulkadir Selvi / Yeni Şafak