DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin genel merkezinde Sağlık Meslek Örgütleri temsilcileriyle bir araya geldi. Babacan, TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı görüşmenin ardından açıklamalarda bulundu.
Gelinen noktada pandemi sürecinin yönetiminde ciddi sıkıntılar yaşandığını söyleyen Babacan, "Bugünkü toplantımızda bunu teşhis ve tespit ettik. Sağlık emek meslek örgütlerinin bu sürecin dışında tutulması ve çalışma gruplarında yer verilmemesi başlı başına vahim bir durum. Bir Bilim Kurulu var ama bu işin asıl yükünü çeken tüm sağlık çalışanlarımızın temsil edildiği meslek örgütlerimizin karar şekillendirme yapısı içinde olmaları şarttı ama bugüne kadar yapılmadı. Her meselede olduğu gibi kurumlar da beriki ve öteki taraf olarak değerlendiriliyor. Sağlık gibi tüm vatandaşlarımızı doğrudan ilgilendiren bir durumda bu işin yandaşı ötekisi olmaz. Bu işin dost tarafı, düşman tarafı olmaz. Bu iş ancak kafa kafaya verilip Türkiye için en doğrusu aranarak yönetilmelidir. Bu şekilde yönetilmeyince açıklanan rakamlar -ki doğruysa- dünyada üçüncü ülke oluyoruz. Bu, sürecin ne kadar kötü yönetildiğini gösteriyor." diye konuştu.
Hükûmete insanları dinleme çağrısında bulunan Babacan, "Muhalefet partileri de bu ülkenin iyiliği için çalışıyor. Sağlık Meslek Örgütleri de dâhil olmak üzere herkes bu ülkenin iyiliğini istiyor. Herkese 'dostum musun düşmanım mısın?' diye bakmayın. Bu ülke hepimizin. Gelin sorunun çözümü için beraberce omuz omuza verip çalışalım." dedi.
"Sağlık çalışanlarımızın her türlü ihtiyacının karşılanması gerekiyor"
Babacan, "İşin ekonomik tarafına baktığımızda; pandemi dönemine zaten son derece zayıf, rezervleri tüketilmiş, hazinenin imkânları tüketilmiş, yedek akçeleri bitirilmiş bir ülke olarak girdik. Bu nedenle hükûmet doğrudan destek konusunda da çok yetersiz kaldı. Esnafımıza, küçük işletmelere doğrudan destek gerekiyordu. Sağlık çalışanlarımızın her türlü ihtiyacının karşılanması gerekiyordu. Pandeminin sağlık çalışanları açısından özellikle bir meslek hastalığı kabul edilmesiyle ilgili hâlâ tereddütler var. Niye? Paramız yeter mi yetmez mi düşüncesi ağır basıyor." şeklinde konuştu.
Merkez Bankasının yaklaşık 46-47 milyar dolar ekside olduğunu ancak mâli kuralı olan ülkelerde geçici para basma olumsuz etki oluşturmadığını belirten Babacan, "Bizim Merkez Bankasının yedek akçeleri tükenmiş, eksiye düşmüş. En başta bir miktar para basmaya çalıştı ama doların 7 lirayı geçmesi o döneme denk geldi. Baktılar ki para basınca kur sıçrıyor, para da basamadılar." ifadelerini kullandı.
"Yönetenler kendileri değilmiş gibi muhalefeti suçluyor"
Babacan, "Sıkışmışlık ve karar almazlık var. Her sıkışmada olduğu gibi neyi görüyoruz? Biz kötü yönettik diyemeyeceklerine göre suçlu lazım! Daha dün, “Bu ülkenin ekmeğini yiyip vatanına düşmanlık besleyen, havasını soluyup ezanından bayrağından nefret eden…” diye ifadeler kullanıldı. Böyle bir şey olabilir mi? Vatandaşı ikiye ayırıyorsunuz, karşı cephe ilan ediyorsunuz. Yönetenler kendileri değilmiş gibi muhalefeti suçluyor. Bir pandemi taraflı bir şekilde yönetilemez." dedi.
"Uyarılarımızı ilk vakadan bir hafta sonra yaptık"
İlk vakanın açıklanmasından bir hafta sonra iki sayfalık bir tavsiye duyurusu yaptıklarını hatırlatan babacan, son olarak şu ifadeleri kullandı:
"İşin sağlık ve ekonomik boyutuyla ilgili yapılması gerekenleri sıraladık. İki üç maddeyi hatırlatmakta fayda görüyorum. Salgına karşı alınması gereken önlemlerin yurt içinde ve uluslararası düzeyde konunun tüm tarafları ile istişare halinde ve ortak akıl esas alınarak belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının bir bütünlük ve koordinasyon içinde çalışmaları bu mücadelenin başarısında belirleyici rol oynayacaktır. Krizin etkileri azalıncaya kadar vergi ve diğer kamusal yüklerde muafiyet, indirim ve erteleme yapılmalıdır. Elektrik, su, doğalgaz gibi ödemeler ertelenmelidir. Tüm bunları 17 Mart’ta dedik. Dağıtım şirketlerinin finansman yükü bankalar tarafından karşılanmalıdır. Elektrik parasını almayınca kim finanse edecek? Bankalar bunu yüklenir. Aklın yolu bir ama ortak akıl arayışı olmayınca sorunlar sadece büyüyor."