Bade kanlı Ka’be’nin yoludur
Miras kalan ızdırabın tutkusudur
Mısra mısra direniştir vuruşur
Yarım kalan şiire eklenir de okunur.
Gözyaşıdır; zamanı ıslatan
Kan çanağıdır;
İçinde çabalar yıkanan
Ve aşkı sulayan…
Yorulmaz hecindir sahraya
Yoldur, hem yolcudur sevdaya
Ölümsüz bir ezginin nağmesidir
Havaya, suya ve toprağa
Ve zamana düşer, cemreleşir
Sevda biter toprakta, kavga yeşerir
Bâde nehirleri fışkırır
Kılıca dönüşen hasret,
Artık kınından sıyrılmış
Bilenmiştir.
Toprağı bürde gibi sarıp
Zamana dümen olur cihad iklimi
Dokunsan boşalır birden
Dopdoludur şüheda mevsimi
Anamın yüreği gibi…
Dilindeki ağıt gibi…
Gözpınarlarında dert nehirleşir
Mezara gömülen şehid değil
Ekilen özlemdir, hasrettir
Kindir, müstakbeldeki zaferdir.
Bâde; çileden sadef içinde
Çileye dair iksirdir
Gecenin saçaklarından süzülür de
Boşalır içime, gönlümde birikir.
Ne ki vefa dediğin; bundan öte
Ruhumdan aşkıma kanlı perçindir.
Sahilin sükunet ve vakarı
Yerini nehrin coşkusuna bıraktı.
Özlem kadar sabırsız
Damardaki kan kadar telaşlı
Dövülgen ve vuruşkan
Seherin ahıyla teçhiz olunup
Bendini yırtan sel gibi
Cepheye akıyor yolculuk.
İnzar Dergisi