Bugün İzmir'i yazacağım, ama İzmir'in gâvurluğundan dem vurup boş yere gündemi meşgul etmeyeceğim.
“Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir ileri!” diyen Atatürk, düşmanı İzmir'de denize dökmüşse, Akdeniz mi yanlış koordinatta, yoksa Atatürk'ün coğrafya bilgisinde mi bir noksanlık var tartışmasını da açmayacağım.
Yani bununla gündeminizi meşgul etme gibi bir niyetim yok.
‘'Denize dökülenler düşmansa içimizdeki ecnebi atıkları da nereden peydahlandı'' sorunuzun cevabını da benden beklemeyin.
****
Yıllardır bölücü olarak tanımlanan PKK dışında başka bölücülerin olacağını kimse hesaba katmamış olacak ki CHP İzmir milletvekili Ali Yiğit'in konuşması ülke gündeminde ziyadesiyle yer buldu.
Kim bilir, belki de gündemde yer bulma çabasıyla söylenmiş sözlerdir?
Yoksa ifade ettiği herzelerin yenilir yutulur yanı yok.
Ali Yiğit, bilindiği üzere aslen Kayserili...
Kayseri denilince de akla ilk gelen şey ticaret…
Çoğu insanın siyasi bir oluşum olarak gördüğü AB de sanılanın aksine ekonomik amaçlı bir topluluk.
Kuruluş, ticaret ve kâr amaçlı…
Ali Yiğit'in anladığı da zaten bu. Yani AB'nin kâr hane oluşu.
AB de Batı'nın en ahlaksız kâr hanesi…
Kâr haneden olmaktansa ülkeden olmayı tercih eden kişi : “Cumhurbaşkanı, Başbakan kafa tutuyor, Dışişleri kafa tutuyor. ‘Avrupa Birliği'ni istemiyoruz' diyorlar. 57 yıl bu kapıda bekledik. AB'ye girmek için kanun değişiklikleri yaptık yüzlerce. Biz Avrupalı olmaya hazırız. Hele İzmirliler bu işe çok hazırlar. Orası demokrasiye açılan, Avrupa'ya açılan bir kapı gibidir. Biz bazen diyoruz ki ‘Gerekirse de İzmir ayrılsın' yani biz istemeyiz, bu şartlarda bunlarla yaşamayı. Biz Avrupalı olmaya çalışıyoruz. Türkiye'de yaşayan demokrat, aydın, çağdaş insanlar Avrupalı olmaya hazır'' ifadelerini kullandı.
Kafa tutmayı kaldıramıyor havsalası.
Elli yedi yıl beklemiş ve bir elli yedi yıl daha beklemeye de razı…
Ülke alınmayacaksa bu kâr haneye, şehir şehir, mahalle mahalle girmeye niyetli…
****
Evet dostlar, şimdi Lozan hezimetinin hangi zihni alt yapının ürünü olduğu daha net anlaşıldı sanırım.
Üç kıtaya yayılmış bir ülkenin Anadolu'ya hapsedilişinin kutlamalarındaki niyet, ayan beyan oldu.
CHP zihniyeti faş oldu.
Bilindiği gibi doksan yıl önce Batı'ya entegre adı altında peşkeş çekilen ümmet toprakları, derin bir ihanet sonrasında, bir karış toprakla sınırlandı.
Yeni bir ruhun oluşmaması için de “kurtuluş” safsatasıyla cilalandı; halk bu masalla oyalandı.
Amaç uyanışın önüne geçmekti.
Üzerine ölü toprağı serpilmiş bir millet vücuda getirmekti.
Ve yıllar sonra ilk defa Anadolu insanı ‘'ülke yönetiminde ben de varım'' dedi.
15 Temmuz olaylarında da “beni ezmeden geçemezsiniz”i perçinledi.
Tutuştu ecnebi artığı…
John Dündar'dan sonra Ali Yiğit de gitmeye niyetli…
Girift sanılan ihanet sarmalı çözüldü çözülecek galiba.
Pensilvanya meczubuna meftunlar, kurtuluşu Batı'da arıyor.
Kürtlerin hakları için meclise girdiğini iddia edip, aylarca molotofun silah olmadığının mücadelesini veren HDP milletvekillerini, Batı meclisleri ağırlıyor.
CHP milletvekili “gerekirse bir şehri ülkeden koparırız” diyecek kadar ileri gidiyor.
Ekrem Dumanlı'nın arka kapıdan belediye binasına girerek Gülten Kışanak'la görüşmesini de es geçmemek gerekiyor.
CHP ve HDP yarın İstanbul'da ortak bir miting düzenliyor.
Mitingin adı mı?
“HDP Doğu'dan, CHP Batı'dan, FETO da Sızdığı Yerden”
Ama her şeye rağmen,
Güneş doğudan doğacak.