Adalet Bakanı Gül, Kayseri'de düzenlenen Adalet Bölge Değerlendirme Toplantısı'na katıldı. Toplantının geçmişte düzenlenen örnekleri gibi adalet hizmetinin daha verimli şekilde yerine getirilmesi için önemli çıktılar oluşturacağına inandığını belirten Bakan Gül, ortaya konulan önerilerin de bundan sonraki politikalara yol göstereceğini söyledi.
İnsana dokunan her konuda vatandaşların hukuk standardını daha ileriye, daha yukarıya taşıyacak her alanda reform iradesini ortaya koymaya devam edeceklerini belirten Gül, reform iradesinin kaynağını milletin talep ve beklentilerinin oluşturduğunu vurgulayarak, “Bu beklentilerin en başında elbette yargısal adalet gelmektedir. Adliyeler, adaletin kapısıdır. Adliyenin kapısını sonuna kadar adalete açacak olan da sizlersiniz. Böyle bir ulvi meslekte bulunmak sizler için büyük bir onur vesilesidir. Bu onur aynı zamanda ciddi bir şekilde sizlere sorumluluk da yüklemektedir. Bu sorumluluk adliyenin kapısından giren herkesin hakkına erişeceği hususunda bir tereddüt dahi yaşatmama mesuliyetidir. Kayseri Adliyesi'nin kapısından giren bir vatandaşımız 'ben burada adalete erişeceğim, hiç tereddüdüm yok' diyerek kapıdan girmeli ve o kapıdan da aynı duyguyla çıkabilmelidir. Yine herkesin insan onuruna yaraşır bir şekilde muamele görmesini sağlama mecburiyeti de üzerimizdeki sorumluluklardan biridir. Türk milleti adına karar veren yargının, Türk milletinin her mensubuna ne olursa olsun düşüncesi, yaşam tarzı, siyasi felsefesine, tarzına bakmadan herkesin en saygın bir şekilde muamele görmesi en temel hakkıdır. Bunu da elbette ki sizler yerine getiriyorsunuz. Bu kapıdan dönen herkesin evine, iş yerine dönerken adaletin kapısından ayrılırken memnun bir şekilde dönmesini yine temin etmek gibi bir sorumluluk vardır.” dedi.
"Coğrafi teminatın bu yasama döneminde kanunlaşmasını ümit ediyoruz"
Adalet Bakanı Gül, bu yasama döneminde kanunlaşmasını ümit ettikleri yargı mensuplarına yönelik coğrafi teminatın hayata geçmesiyle birlikte yargı bağımsızlığının daha da güçleneceğine inandıklarını kaydetti. Bunun yargı sistemine açısından çok önemli bir düzenleme olacağını ifade eden Bakan Gül, ayrıca hâkim savcıların birinci sınıfa ayrılmalarından sonra ilave bir terfi sistemi getirilmesinin yargı hizmetlerinin daha yukarıya çıkmasına katkı sağlayacağını söyledi.
Adalet alanında zaman mefhumu ve zaman yönetiminin oldukça önemli olduğunu vurgulayan Adalet Bakanı Gül, geciken adaletin caydırıcı olma özelliğini yitireceğini, mağdurun hakkına ulaşmasının anlamsız hale geleceğini belirtti. “Geç gelen adalet, adalet değildir” ifadelerini kullanan Bakan Gül, makul sürede yargılanma hakkının, adil yargılanma hakkının en önemli unsurlarından biri olduğunu vurguladı.
"Adalet, hıza kurban edilemeyecek bir kamu hizmetidir"
Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Milletimizin ‘benim kararımı gecikmeden ver, benim mağduriyetimi gecikmeden gider, benim gözyaşımı, benim haksızlığa uğrama duygumu gecikmeksizin telafi et ve verdiğin kararda adil bir karar olsun’ diye çok net bir şekilde iki talebi vardır. İşte bu talebi de yerine getirecek olan, bu haklı beklentiyi de yerine getirecek olan elbette sizlersiniz. Yargıda hedef süre uygulamasını bu düşüncelerle hayata geçirdik. Hedef süre ile makul süreyi teminat altına alırken aynı zamanda adil bir karar almayı da koruyacak şekilde tasarlandı. Çünkü aynı zamanda adalet, hıza kurban edilemeyecek bir kamu hizmetidir. Makul süre ile adil bir karar verilmesi, biri diğerine tercih edilecek olgular değil aksine birbirini tamamlayan süreçlerdir. İşleri belli bir zaman planı dahilinde kısa yoldan adaletten ödün vermeden çözmek, zaman yönetiminin amacıdır. Hakim-savcı ve avukatların birlikte yürüteceği zaman yönetimi makul sürede yargılamaya katkı sunacaktır. Yargı da hedef sürenin amacı işte bu iş disiplinidir. Yargıda hedef süre, çabuk karar vermek için değil makul sürede adil bir karar için vardır.”
Adalet Bakanı Gül, gerekçeli kararların, yargı mensubunun mesleki kalitesinin ürünü olduğunu ve yargı kararlarının hukuki mantığını oluşturduğunu belirtti. Yargının, gerekçesi tutarlı ve derinlikli, dili özenli ve anlaşılır kararlar üzerinden milletin adalet beklentisini karşılayacağını ifade eden Gül, “Bazen bir trafik magandasına, bazen bir şiddetin failine ya da herkesin toplumun duyarlı olduğu bir konuda öyle bir gerekçe ortaya konur ki, bir karar verir ki, yargı tarafından herkes ‘işte adalet budur, işte adalet yerine gelmiştir’ der. Yargı millet adına karar veriyor. Milletimiz de gerekçenin suçun işlenmesini caydırıcı ve suçla etkin bir mücadele edecek şekilde kaleme alınmasını bekliyor. Yargı gerekçesi tutarlı ve derinlikli, dili özenli ve anlaşılır kararlar üzerinden milletimizin adalet beklentisini karşılar.” şeklinde konuştu.
"Reformlar kanunlaşarak 2023’e doğru daha güçlü bir şekilde yolculuğuna devam etmiş olur"
Bakan Gül, reform yolculuğunun büyük bir kararlılıkla devam ettiğini, özellikle toplumun tüm paydaşlarıyla bir araya gelerek hazırlanan yargıya dönük strateji belgelerinin önemli pusulalar olduğunu belirtti. Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin 2023’e kadar yargıdaki aksaklıkları, eksiklikleri tespit ederek adım adım uygulamaya geçirmeye yönelik bir politika belgesi olduğunu anımsatan Gül, İnsan Hakları Eylem Planı’nda uygulanmaya devam ettiğini söyledi. Hem Yargı Reformu Strateji Belgesinde hem de İnsan Hakları Eylem Planı’nda kanunla düzenlenmesi gereken alanların bu yasama döneminde yürürlüğe gireceğine inandıklarını aktaran Adalet Bakanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu konuda inşallah reformlar kanunlaşarak daha etkin bir şekilde 2023’e doğru daha güçlü bir şekilde yolculuğuna devam etmiş olur. Burada yasama kanun koyar, eksiklikleri tespit edip kanun koyucu makamındadır. Yürütme bizler idari anlamda, teknik anlamda hangi konularda ihtiyaç varsa o hususlarda destek oluruz ama yargısal karar tamamen bağımsız ve tarafsız olan yargı mensupları tarafından verilmektedir. Çıkan kanunların en iyi şekilde uygulanması, en iyi şekilde vatandaşa adalet duygusunu hissettirmek sizlerin üzerindedir. Yargı milletin yargısıdır. Yargı asla el uzatılacak bir yer değildir. Türk milletinin yargısı olan bu kuruma gözbebeğimiz gibi bakarak toplumun her kesiminin nasıl bir beklentisi varsa, bu konuda bir yol haritası ortaya koyduk ve bu yol haritası da sizler için en önemli uygulama alanıdır. En iyi kanunu çıkarsanız bile eğer uygulamanın elinde iyi bir hale gelmezse bu anlamsız olacaktır. Vasat bir düzenleme bile en iyi uygulayıcının elinde bir şahesere dönüşebilir. Orada adalet kesintisiz yerine gelebilir. Dolayısıyla sizlerin de bu birikime sahip olduğunuza hiç şüphemiz yoktur ve en iyi uygulamalarla reform yolculuğunda, reformu en güzel şekilde gerçekleştireceğinize inanıyoruz.”