1967 yılının 5 Haziran'ında israil'den kalkan savaş uçakları 17 ayrı üste bulunan Mısır hava kuvvetlerine ait yüzlerce savaş uçağını birkaç saat içinde imha ettiler.
israil'in bu ani saldırısıyla Mısır hava kuvvetlerinin beşte üçü yok oldu.
Kara saldırısı için Mısırlı generaller, siyonist güçlerin çölden Sina'ya geleceğine ihtimal vermeyerek tankların sırtını çöle çevirerek düşmanı bekliyorlardı.
Gazze üzerinden kara harekâtı yapma hazırlığındaki siyonist güçler ise çölden girerek Mısır ordusunu gafil avlama ve Sina yarımadasını ele geçirmeyi düşünüyorlardı.
siyonist askerlerden biri generale "Bu bir taktik olmasın! Çünkü daha önce Ridaniye'de aynı şekildeki bir hamleden dolayı bozguna uğramışlardı" demesi üzerine siyonist general;
"Korkma, Müslümanlar balık hafızalıdırlar. Çabuk unuturlar!"
General haklı çıktı ve çölden saldırıya geçen siyonist güçler, Mısır ordusunu darmadağın ederek hem Gazze'yi hem Sina'yı ele geçirdiler.
Bununla da yetinmeyerek hiç hesapta olmamasına rağmen, zafer sarhoşluğu ile ertesi günü Kudüs'ü de işgal ettiler ve bu etrafı mübarek kılınmış güzide beldeyi "Bölünmez Ebedi Başkent" ilan ettiler.
Buna tarih şuuru yoksunluğu mu yoksa siyonist katilin "Balık hafızalılık" tespiti mi diyelim?
Riyad'da şeytan küresine dokunup cini şişeden çıkarmak isteyen Lucifer'in üçlü troykasını görünce dile getirmek istedim bunları.
"Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar ya da kaç yüzüncü kezdir aynı filmi seyrediyor veya aynı delikten ısırılıyoruz?" diye haykırası geliyor insanın.
Büyük Şeytan'ın başkanlık seçimleri ile asla değişmeyen politikalarının milyonlarca kez dile getirilmiş özeti:
"Ortadoğu denilen İslam Coğrafyasına tamamen sahip olmak!"
Şeytan bunun için bölgeyi zayıflatmak, bölgedeki çatışmayı sürekli hale getirmek ve Türkiye ile İran'ı çatıştırmak istiyor.
Kaos ve istikrarsızlıkla halkların direncini kırmak ve hepimizi tamamen teslim almak istiyor.
Suriye, bu yıkım sürecinin başlangıcı idi.
Amaç, aşağılık maymun ve şaklabanlar gibi önlerinde dans etmeyen, ilahlıklarını kabul etmeyen Sünnî-Şiî bütün güçlere boyun eğdirmek ve tamamen tasfiye etmek.
Cini şişeden çıkarmak için şeytani küreye el basan Lucifer'in hokus pokusçu üçlü troykasının oyunu açıktan oynamasının sebebi bu.
Bu şeytani hamlelerin hiçbiri, etnik ya da mezhepsel mülahazalara kurban edilemeyecek kadar açık ve seçiktir.
Büyük Şeytan artık dışarıdan işgalle uğraşmak istemiyor.
Zira bu, hem aşırı tepkiye hem de Irak ve Afganistan örneklerinde olduğu gibi yüksek maliyete yol açıyor.
İçerden çatıştırma, hem çok daha etkili hem masrafsız hem de karşı koyma potansiyeline sahip tüm güçlerin birbirini kıyasıya suçladığı ve hatta çatıştığı bir ortam oluşturuyor.
YPG kartı, dünyanın süper güçlerinin dahi bir türlü yenemediği(!) DAİŞ belası, demokrasi konusunda çok hassas(!) olan Batılı devletlerin mutlak monarşi ile yönetilen Arap krallarıyla raksı hep bunun için.
Bütün çabalara ve Hollywood hokkabazlıklarına rağmen bir türlü savaşmayan İran ve Türkiye denklem dışı tutulmak isteniyor.
Türkiye, Fir'avun Sisi ile İran ise Arap NATO'su adı verilen siyonizmin güdümündeki yapı ile saf dışı edilmek isteniyor.
Mescid-i Aksa'nın altı tamamen oyulmuş ve uygun kıvama getirilmiş olacak ki, Trump denilen fille "Altın Vuruş" yapılmak isteniyor.
Ama Allah'ın da bir hesabı var elbet, şer gibi görünen şeyler hayrolur inşaallah!
Emperyalizme değil, Allah'ın gücüne dayanan; atalete ve zillete değil, sa'ye sarılan; nikmet ve acziyet doğuran ihtilafa değil, ni'met ve hikmete ram olan Rahmani adımlar atmanın vaktidir.
Dediği gibi merhum Akif'in;
“Allah'a dayan, sa'ye sarıl, hikmete râm ol!
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol!"