İZMİR- 2011 yılını yüzde 48'lik ihracat artış hızı ile zirvede tamamlayan Türkiye'nin ihracatta son yıllardaki yıldız sektörlerinden su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörü Türkiye'deki balık tüketimini arttırmayı hedefliyor. Haftada İki Gün Balık Yaşam Boyu Sağlık' sloganıyla her eve balık girmesini hedefleyerek yola çıkan Su Ürünleri Tanıtım Grubu Başkanı Melih İşliel ve Türkiye Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan balık tüketiminin önemi hakkında görüşlerini paylaştı.
Türkiye verilerine göre 2011 yılında avcılık ve yetiştiricilik yoluyla elde edilen su ürünleri miktarı 704 bin ton olduğunu bildiren Su Ürünleri Tanıtım Grubu Başkanı Melih İşliel, "Türkiye verilerine göre 2011 yılında avcılık ve yetiştiricilik yoluyla elde edilen su ürünleri miktarı 704 bin tondur. Bu miktarın 515 bin tonu avcılık yoluyla, 189 bin tonuna yani toplam üretimin yüzde 27'sine karşılık gelen kısmı yetiştiricilik yoluyla temin ediliyor. Türkiye'nin birçok ilinde su ürünleri yetiştiriciliği gerçekleştirilmekte ve ekonomimize 1.5 milyar tutarında bir katkı sağlanıyor" dedi.
Türkiye'de yeterince balık tüketilmediğinden yakınan İşliel, "Avrupa Birliği ülkelerinde 25 kg. Japonya'da 80 kg. olan kişi başına balık tüketimi, ülkemizde ne yazık ki 9 kg.dır. Üretilen balıklarımızın yüzde 37'si başta Avrupa Birliği olmak üzere toplam 75 ülkeye ihraç ediliyor. Tüm dünyada beğeni ile tüketilen su ürünlerimizin, yurdumuzda da hak ettiği saygınlığa ulaştığını görmek bizi motive edecektir. Bu anlamda, balık tüketiminin ülkemizde daha da arttırılmasına yönelik çalışmalarımız ve çağrılarımız devam edecektir" şeklinde konuştu.
Balık Yetiştiriciliği, Lezzet Çeşitliliğini Beraberinde Getiriyor
Balık yetiştiriciliği ile ilgili görüşlerini ifade eden Türkiye Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan, "Su ürünleri yetiştiriciliği, dünyada hızla büyüyen nüfusun besin ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve daralan doğal kaynakların boşluğunu doldurmak üzere, deniz veya iç sularda balık, kabuklu ve yumuşakçaların kontrollü şartlar altında, başta ucuz ve çok değerli protein kaynağını elde etmek için gerçekleştirilen üretim faaliyetidir. Balık yetiştiriciliği yoluyla üretilen balıklar, üretim alanları, işletmeler, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı denetçileri tarafından belirli periyotlarda denetlenmekte, mikrobiyolojik ve kimyasal analizlere tabi tutulmaktadır.
Balıkların yaşadığı ortamlar, kalite ve kirlilik yönünden Bakanlık tarafından su analizleri yapılarak izlenmektedir" diyerek balık yetiştiriciliği hakkında bilgi verdi.
Balık yetiştiriciliği ile üretilen mamul sayısı 10'un üzerinde olduğunu belirterek sözlerine devam eden Kızıltan, "Ülkemizde sırasıyla en fazla yetiştirilen türler alabalık, levrek ve çipuradır. Son yıllarda mercan, fangri, sinagrit, karagöz, granyöz, çinekop, lahoz, kalkan gibi ürünlerin yetiştiriciliği de yapılmaya başlanmıştır. Tüm bu ürünleri yıl boyu halkımıza sunabilmek müthiş bir lezzet çeşitliliğini de beraberinde getirmektedir" dedi.
2011 Yılında İç Piyasada Yaklaşık 120 Bin Ton Yetiştiricilik Ürünü Balık TüketildiYetiştiricilik yoluyla yetişen balıkların çok sağlıklı olduğuna değinen Türkiye Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan, 2011 yılında iç piyasada yaklaşık 120 bin ton yetiştiricilik ürünü balık tüketildiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü; "Yetiştiricilik yoluyla üretilen balıklar son derece sağlıklıdır. Yapılan analizlerde yetiştiricilik ürünü balıklarının Omega-3 bakımından zengin olduğu görülmüştür. Bu sayede sağlığımızın koruyucusudur. Bu etki, omega-3 yağ asitlerinden EPA ( eikosapentaonik asit) ve DHA (dokosaheksaenoik) isimli iki önemli yağ asidi çeşidinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca bu ürünler, B ve D vitaminleri ile kalsiyum, demir, fosfor ve iyot bakımından da son derece zengindir. Kemiklerin gelişmesine yardımcı olur, büyümeyi ve gelişmeyi kolaylaştırır. Merkezi sinir sisteminin gelişimine yardım eder. Zihinsel sağlığa olumlu etki eder, öğrenim başarısını, beyin gelişimini destekler. Kan ve dolaşım sistemi konusunda koruyucu etkisi vardır. Algılama ve dikkat yetisini güçlendirir. Lezzetlidir, besleyicidir, kilonun sağlıklı düzeyde tutulmasına yardımcı olur. Balık yeminde kullanılan hammaddeler, balık unu, balık yağı, buğday ve mısır glüteni, soya küspesi, vitamin ve minerallerdir. Hormon ve diğer kimyasallar balık yemi içerisinde asla kullanılamaz."
Tüketilen deniz ürünlerinin yaklaşık yarısı yetiştiricilik yoluyla üretildiğini hatırlatan Melih İşliel, "Ülkemizde, denizlerde levrek ve çipura, ayrıca yetiştiriciliği yapılan orkinos, iç sularda ise alabalık yetiştiriciliği ön planda olduğunu söyleyebiliriz. Başta Muğla, İzmir ve Aydın olmak üzere tüm yurt sathına yayılmış 32 ilimizdeki deniz ve iç sularımızda toplam 2 bin 44 yetiştiricilik tesisi bulunuyor. Dünyada tüketilen deniz ürünlerinin yaklaşık yarısı yetiştiricilik yoluyla üretiliyor. Avcılık ile yakalanan deniz ürünlerinin sürekli artan tüketim talebine yetişmesi mümkün olamadığından, yetiştiricilik yoluyla yıl boyunca kesintisiz gerçekleştirilen üretim, her geçen yıl artan bir ivme ile talebin önemli bir bölümünü karşılıyor" dedi.
Balığın her zaman tüketilmesi gerektiğinin altını çizen Kızıltan, "Ülkemizde kalp damar hastalıkları rekor seviyededir. Oysa ki balığın kan ve dolaşım sistemine koruyucu etkisi vardır, kilomuzu sağlıklı düzeyde tutar. Üstelik balık fiyatları şu an çok ucuz, herkesin balığı bolca tüketmelerini tavsiye ediyor ve tüm halkımıza sağlıklı bir yaşam için haftada iki gün balık ömür boyu sağlık diyoruz" şeklinde konuşarak sözlerini sonlandırdı. (Osman İçli-İLKHA)