Genç yaşta kötü bir çevrenin etkisiyle uyuşturucu kullanıp satıcılığa başlayan ve ardından ise cezaevine giren Eyüp Geçim 'in (38) anlattıkları, çocukları ve gençleri ne kadar çok büyük bir tehlikenin beklediğini ortaya koyuyor.
Türkiye'de giderek artış gösteren madde bağımlılığı toplumu tehdit etmeye devam ediyor. Giderek yaygınlaşan madde kullanımının çok küçük yaşlara kadar inmesi, tehlikenin geldiği boyutu da gözler önüne seriyor.
Halk arasında 'Torbacı' olarak tabir edilen uyuşturucu tacirleri, manevi boşluk içindeki gençleri hedef alıyor. Uyuşturucu illetinin tuzağına düşen gençler, yeni arkadaş çevresiyle bataklığa her geçen gün daha fazla saplanıyor.
Geçim, uyuşturucu ve madde bağımlılığından kurtulmak için defalarca tedavi merkezlerinde tedavi olmasına rağmen uyuşturucudan bir türlü kurtulamadığını belirterek, madde bağımlılığından namaz ve Kur’an-ı Kerim ile tanıştıktan sonra kurtulabildiğini söyledi.
Gençlik yıllarında yakın arkadaşlarının aracılığıyla alıştığı madde bağımlılığından yıllar sonra tanıştığı bir arkadaşının kendisine Kur’an-ı Kerim öğretmesiyle tövbe ederek uyuşturucu illetini terk ettiğini belirten Geçim, İLKHA muhabirine yaşadıklarını anlattı.
Madde bağımlılarının büyük bir bölümünün yakın arkadaşları aracılığıyla bu alışkanlığı edindiklerini ve uyuşturucu satıcılarının daha çok manevi boşluk içerisinde olan gençleri hedef aldığını belirten Geçim, şunları söyledi:
"Uyuşturucuya 15 yaşında başladım. Ben çevre ve arkadaşlarımın yanında öğrenerek uyuştururcuya başladım. Şu anda da uyuşturucu kullanım yaşı 14-15 yaşına düştü. Ama biz bundan memnun değiliz. Uyuşturucuya başlamanın nedenlerinden en büyüğü çevre ve arkadaştır. Yine mahalle ortamlarından kaynaklanıyor. İnsan çalışmazsa ve bir çevresi olmazsa, önemli olan iştir. İş yok, sabahleyin kalkıyorsun gidecek bir yerin yok. Bir arkadaşının yanına gidiyorsun, gittiğin o ortamda uyuşturucu var. Sende o ortamda uyuşturucu kullanıyorsun ve ondan sonra boşluğa düşüyorsun. Para olmadığı zaman hırsızlık yapıyorsun ve insanları dolandırıyorsun. Ne olacak? Bu şekilde devam edip gidiyor. Daha sonra da cezaevi hayatı başlıyor. Ondan sonra insanların canını yakıyorsun. Kişi cezaevine girip çıkıyor, yine bir faaliyet yok. Yine aynı ortamda devam ediyor. Madde kullanan arkadaşlara takılınca da bir bakıyorsun ki; bir cami köşesinde eroini kullanmış ve bu şekilde ölmüşsün. Bugün 20 yaşında gençlerimizin hepsi uyuşturucudan ölüyor."
"Uyuşturucunun sonu ölümdür "
Uyuşturucu kullandığı dönemde kendisinden ve hayatından nefret ettiğini belirten Geçim, "Hayata bakış açım değişikti. İnsanları artık sevmiyordum. Bir an evvel ölmek istiyorum. İnsan artık maddeye alışınca madde insanın hayat arkadaşı gibi oluyor. Sabahleyin uyandığımda da ilk aklıma gelen madde oluyordu. Bağımlı, madde kullanmasa normal yaşamını sürdüremiyor. O maddeyi içtikten sonra ancak düzeliyor. Madde almak için para olmayınca ya hırsızlık yapıyorsun, ya da birilerini dolandırıyorsun ve bu şekilde devam ediyor. Daha sonra sırf madde bulabilmek için annene, babana veya kendi çevrene zarar veriyorsun. Ondan sonra zaten Allah yardım eylesin, bir köşede ölüp gidiyorsun. Uyuşturucunun sonu ölümdür." dedi.
“Uyuşturucu satıcıları öncelikle çocukları seçiyor”
Uyuşturucu kullanımının kırsal semtlerde daha yaygın olduğunu ve uyuşturucu satıcılarının daha çok çocuklar ile manevi boşluk içerisinde olan gençleri hedef aldığına dikkat çeken Geçim, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bunlar israilin ve yabancı dış devletlerin oyunu. Uyuşturucuyu da zaten bunlar getiriyor. Uyuşturucu satıcılarının hepsi öncelikle çocukları seçiyor. Çünkü aklı başında bir insanı seçemezler. 18 ve 19 yaşında kimsesi olmayan gençleri kendilerine alıştırıyorlar. ‘Bir yudum iç, bir defayla bir şey olmaz ve sana zarar vermez’ diyorlar. Bu çocuk bir yudum esrar içtikten sonra artık kullanmaya başlıyor. Ondan sonrada o adamın emrinin altına giriyor. Ona bir hap veriyor. Ondan sonra çocukları kullanıyorlar. ‘Bu paketi al şuna götür’ diyorlar. O çocuklar da götürüyor. Çünkü kendileri de alışmış, eğer dediklerini yapmazlarsa uyuşturucu alamazlar. Yani bir nevi uyuşturucu satıcısının elinin altında çalışıyor ve genç binmeden yardım, yataklık ediyor. Çünkü uyuşturucu olmasa yapamaz. Çocuk alışıyor ve arkadaşlarını da alıştırıyor. Kolay para kazandığını diğer arkadaşlarına söyleyince onları da bu şekilde yanına çekiyor. Arkadaşını da bu şekilde bu bataklığa düşürüyor. Bu şekilde gençlerimiz uyuşturucuya düşüyor. Bir bakıyorsun sonunda da ölmüş."
“Allah'ın izniyle uyuşturucu illetinden kurtuldum”
Kimsenin bu bataklığa düşmek istemediğinin altını çizen Geçim, "Ben bu maddenin sonunun ölüm olduğunu biliyordum. Ama ‘Nerede öleceğim’ diye kendi kendime merak ediyordum. ‘Acaba bir cami köşesinde mi veya sokak ortasında mı öleceğim?’ diye kendi kendime hep merak ediyordum. Demek ki; Allahın sevgili bir kuluymuşuz ki bize yardım etti ve hidayet verdi. Ben Allah'ın izniyle uyuşturucu illetinden kurtuldum. Ama uyuşturucu bırakmada öncelikle idare lazım. Uyuşturucuyu bırakmayı çok istiyordum. Ama bir türlü kurtulamıyordum. Evden çalışmak için çıkıyorsun, gün boyu iş arıyorsun ve bulamıyorsun. Çünkü hükümlüsün. Kimisi ‘İş yoktur’ diyor. Kimisi de hükümlü olduğunu öğrenince iş vermiyor. Ya da elinde bir meslek yoktur. Meslekten dolayı işveren yok. İşverenlerin çoğu mesleğini soruyor. Meslek olmadığı için sana iş vermiyor. Ondan sonra yine o boşluğa düşüyorsun, yine o eski arkadaşlarına takılıyorsun. Bir de bakıyorsun ki yine o ortama düşmüşsün. Yine uyuşturucuya devam ediyorsun." şeklinde konuştu.
“AMATEM’deki ilaçlar bir fayda vermiyor”
Madde bağımlılarının uyuşturucudan kurtulabilmesi için açılan tedavi merkezlerinin bağımlıları ve uyuşturucu kullanıcılarını bu illetten kurtarmada yetersiz kaldığını ileri süren Geçim, bağımlıların dışarıda bulamadıkları uyuşturucuların hastanenin içinde satıldığını iddia ederek, şöyle devam etti:
"Doktorların vermiş olduğu haplar da zaten uyuşturucu. Uyuşturucuyu, uyuşturucu ile engellemeye çalışıyorlar. Bunların da zaten hiçbir faydası yoktur. İnsanın sağlığına ve ekonomiye zarar. Bu ilaçların parasını devlet karşılıyor. Çünkü hiçbirimizin bu ilaçları alma gücü yok. Bu ilaçlar da pahalı ilaçlar. Bu ilaçlar Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanıyor. AMATEM’deki bütün ilaçları bir fayda vermiyor."
“Benim en büyük tedavim beş vakit namazdır”
Madde bağımlılığından namaz ve Kur’an-ı Kerim ile tanıştıktan sonra kurtulabildiğini söyleyen Geçim, “Ben önce Allah'ın var olduğunu bildim. Yaratılışımızın gayesini öğrendim. Neden yaratıldık? Ölümden sonra bir hayat daha var. Cennet ve cehennem var. Çok şükür ben dinimi öğrendikten sonra ‘Ben ne yapmışım’ diyerek pişman oldum. Allah'a hamdolsun bıraktım. Önemli olan Allah'ın bir olduğuna ve Allah’ın Resulü Peygamber Efendimizin sünnetlerini uyarak, büyük Allah dostlarının sayesinde manevi terapide hocalarımızın bize vermiş olduğu sohbetlerini dinleyerek ve namazımı kılarak uyuşturucuyu bıraktım. Benim en büyük tedavim beş vakit namazdır. Uyuşturucuyu bırakmanın en büyük yolu beş vakit namazdır. Kim ki namazına kılar, hiçbir şey aklına gelmez. Ben samimiyetle söylüyorum, bana uyuşturucuyu bıraktıran namazdır. Ben tedavinin hepsini namazda buldum. Namazı kıldıktan sonra rahatlığa kavuşuyorum. Ben daha hayatımda böyle bir rahatlık görmedim. Uyuşturucuyu bıraktırmak için hap veriyorlar, rahat olamıyorum. Ya böbreğimi ağrıyor ya gözüm ya da kulağım ağrıyordu. Ama namaz kıldıktan sonra önemli olan ruh temizliğidir. Namaz kıldıktan sonra ruh temizleniyor. Allah'a hamdolsun 15 seneden beri de uyuşturucuyu bıraktım. "diye konuştu.
Uyuşturucudan kurtulmak isteyenlerin öncelikle eski ortamlarını terk etmeleri ve hayatlarında ise yeni bir sayfa açmaları tavsiyesinde bulunan Geçim, yetkililerin bağımlılara maddi tedavinin yanında manevi tedaviye daha çok önem vermesini istedi.
"Bütün tedavilerin başı da Kur’an-ı Kerim ve namazdır"
Uyuşturucu illetinden kurtulduktan sonra evlendiğini ve bir çocuk babası olduğunu anlatan Geçim, "Allah-u Teâlâ'ya hamdolsun şu anda çok mutluyum, evlendim ve bir yuva kurdum. Bir çocuğum var. Yaşantımdan zevk alıyorum. Eskiden ölmek için çabalıyordum. Şimdi nasıl güzel amel işlerim, ahlakımı nasıl güzelleştiririm diye çabalıyorum. Bütün tedavilerin başı da Kur’an-ı Kerim ve namazdır. Rabbim bizleri namazdan Kur’an-ı Kerim’den ayırmasın." temennisinde bulundu.
İLKHA