Hüseyin Kaya / Doğruhaber
Öyle garip, öyle zemini kaygan, öyle yürekleri çarpık insanların bulunduğu bir dünyada yaşıyoruz ki, hiçbir gelişme şaşırtmıyor artık.
İdeolojik körlükler, maddi çıkar hesapları, sırrı çözülemeyen ihtiraslar bazen olayların tamamen tersinden yorumlanmasına neden olabiliyor.
Bunu bir dönem Siyonist terör çetesinin yöneticiliğini yapmış olan Şimon Peres adındaki katilin gebermesi sonrası verilen mesajlarda da müşahede ettik.
Umulan ya da umulmayan yerlerden Peres'e övgü mesajları geldi.
Mesela “Kürt halkının mazlumiyeti”ne vurgu yapan biri, Arap ve Türklere olan kininden dolayı bu katile rahmet okuyabildi. Oysa mazlumiyeti gerçekten iliklerinde hisseden birinin zalimlere meyletmesi ilkesizliğin, karaktersizliğin göstergesidir.
Ya da cenazeye katılanlardan bazıları ondan “Barış adamı” diye söz etti.
Özellikle Mahmut Abbas adındaki hainin bu sözü söylemesi bazı israillileri bile rahatsız etti.
israil gazetesi olan Haaretz'in yazarı Gideon Levy, Peres'in işgal rejiminin güzel yüzü gibi gösterildiğini, ancak kendisinin bir sahtekâr olduğunu, kesinlikle barış adamı olmadığını yazdı.
Haaretz yazarı, bazı gerçekleri kör olanların bile gözüne soktu: “Hangi barıştan bahsediyoruz? Dimona nükleer tesisinin temelini atan, askeri sanayiyi geliştiren adam mı barış adamı? Bu işgal ve yerleşkeler varken hangi barıştan söz ediyoruz?”
Gideon Levy, “gerçekler acıdır” sözünü herkese bir kez daha hatırlattı: “İşgalin son bulması için acaba Peres ne yaptı? Kuşkusuz israil'in güvenliği ve gelişimi için çok şeyler yaptı. Ancak bütün bunları israil'in adaleti için yapmadı. O özellikle hak ve hukukta Filistinlileri Yahudilere denk görmedi. İnsan haklarıyla uluslararası hukuk umurunda değildi. Filistinlilerin yaşadığı sıkıntı kalbine dokunmuyordu.”
Evet, yine bir Yahudinin şahitliğiyle o kendini herkesten üstün gören klasik bir Yahudi idi.
İşgalciydi ve hukuku hiçe sayan bir katildi.