KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil BAYIK ANF'ye yaptığı açıklamada şöyle diyordu: "Halkımız meşru savunma örgütlenmesini ve bilincini geliştirmeli. Bu, sadece askeri güçlerin büyütülmesi temelinde değil, halk olarak meşru savunmasını geliştirmeli. Tüm halkımız silah almalı, bu temelde kendini eğitmeli ve örgütlemeli. DAIŞ ve sömürgeci tüm güçlerin her türlü saldırısına karşı köylerde, kentlerde, mahallelerde yer altı sistemi, tüneller, mevzi sistemi geliştirmeli. Köyünü, kentini mahallelerini terk etmemeli, yaşam olacaksa da kendi topraklarında, ölüm olacaksa da kendi topraklarında olmalı.”
Bu bir anlamda büyük taarruza hazırlıktı veya topyekûn bir savaş çağrısı…
KCK'nın legal versiyonu HDP'den ve cici çocuk DEMİRTAŞ'tan ses yok…
“Silahları bıraktırıp barışı getireceğiz”, “Barış için oylar HDP'ye” diyen HDP, inandırıcı olmadığını bildiğinden malum Barış SULU'yu aday gösterip onunla geçiştirmeyi düşünmüştü. Ancak seçim sonrası beklediğinden fazla oy aldığı halde ne Barış SULU'yu meclise taşıyabildi, ne de barıştan söz eder oldu.
Omlet yumurta görüntüleriyle seçim döneminde cilalanan DEMİRTAŞ'ın seçimden iki gün sonra Aytaç BARAN'ın şehadetiyle boyaları dökülmüş ve şehirde makyaja alışmaya çalışan köylü kızı gibi her şeyi yüzüne gözüne bulaştırdı. Attığı her adımda, söylediği her demeçte Cemil BAYIK'ın bıyık altında sırıtması ve Duran'ın kalkanıyla ters köşeye yatan DEMİRTAŞ, boynunda taşıdığı ancak tokmağına hâkim olamadığı davulun ağırlığı altında ezildikçe ezildi.
Çaresizliği gizlenemeyen DEMİRTAŞ, ”Biz silahları bırak desek de PKK silah bırakmaz.” diyerek etkisiz eleman olduğunu itiraf ederek malumu ilan etti.
Tarih 20 Temmuz… Günlerden Pazartesi…
Yer: Suruç Amara Kültür Merkezi
“Kobani'yi Beraber Savunduk, Beraber İnşa Ediyoruz” sloganıyla İstanbul, İzmir, Ankara, Adana ve diğer illerden Şanlıurfa'nın Suruç İlçesi'ne giden Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu üyesi 200'den fazla genç, basın açıklaması yapıyor.
Öncü veya organizatör HDP…
Ancak gözlerden kaçmayan bir nokta var:
HDP'den kimse yok.
Böylesi büyük bir organizasyonda ne LGBT-İ eylemlerini kaçırmayan, Gezi'de panzer önünde yatarak şov yapan oyuncu S. Süreyya ÖNDER, ne Ezilenlerin Sosyalist Partisi başkanlığını yapmış HDP Eşbaşkanı Figen YÜKSEKDAĞ, ne de sazıyla Doğan medyasının sempatik çocuğunu canlandıran S. DEMİRTAŞ yer alıyordu.
HDP milletvekillerinden de kimse yoktu.
Sağ kurtulan Yusuf POLAT'ın anlattığına göre kültür merkezinde polis aramasına da izin verilmedi.
Gerekçe kısa ve net: “Halk tahrik olur, HDP güvenliği sağlar.”
Bu ifade hatırlanacağı üzere seçimlere iki gün kala Diyarbakır'da gerçekleşen bombalı saldırıda da kullanılmıştı.
Söz konusu saldırıda da HDP, saldırganın güvenliğini sağlamış(!) ve polisin arama noktası oluşturmasına izin vermemişti.
Saldırgan da elini kolunu sallaya sallaya eylemini gerçekleştirerek barajda boğulma tehlikesindeki HDP'ye can simidi olmuştu.
Sonuç: HDP Meclise…
Tarih 20 Temmuz…
Günlerden Pazartesi…
Açıklama yapan, sempatik çocuk SELOCAN…
“Halkımız kendini korumak üzere silahlansın.”
Kim bilir, belki de KCK'nın boşa çıkardığı SELOCAN rol kapma çabasında…
Belki dağ kadrosunun legal temsilcisi…
Ya da Kandil'in postacısı…
Sonuçta KCK Korosu assolisti Cemil BAYIK'ın seslendirdiği türkünün nakaratını dillendiren bir ozan…
Ortadoğu'da oynanan kirli oyunda acemi bir figüran…
Yer Amara…
Kafalar karışık, duygular kapkara…
*****
İbrahim ÖZTÜRK, nam- ı diğer adıyla yanardöner İBO.
Hani şu CHP'ye üye olmadığı halde birçok CHP'linin başvurduğu yöntemi kullanan çağdaş Pinokyo…
Hatırladınız herhalde…
Önce Tweet'ten okkalı bir saldırı, haddi aşma, densizleşme ve salyangozları yanlış yerde sattığı anlaşılınca “kuzenim yazmış, yeğenim paylaşmış” yalanına sığınma gibi bildik yöntemi kullanma pespayeliği…
Bütün bunlar size bir şey çağrıştırmıyor mu?
Herhalde hatırladınız artık.
Yine hatırlamadıysanız Google elinizin altında…
“Kıblesi şaştı.” yazın, yanına “alçak, şerefsiz” sözcüklerini eklemeyi ihmal etmeyin.
Hayır, hayır hakaret sayılmaz. Sorun varsa “Google” düşünsün.
Web'de birinci, ikinci, üçüncü…. sıraları bir bir takip edin; sonra görselleri tıklayın, yine en başlarda bu malum zat…
İşte bu mezkûr şahıs, yediği nanelerin unutulduğunu varsayarak yine klavyenin başında…
Suruç patlaması ile ilgili liderlerin tepkisini eleştireyim derken orijinal karakterine(!) de sadık kalmış.
Şayet yeğeni veya kuzeni şifresini çözüp tweet atmamışsa.J
Meğer liderlerin Rabia söylemi, sadece israil veya SİSİ'yi rahatsız etmemiş, yerli uşakların da içine işlemiş.
Zaten sadakat de sadece insanlara has bir özellik değil.
İHVAN'a sahip çıkmak, onun da yüreğini dağladı. Ona göre Rabia Meydanı'nda aynı anda üç bin kişinin ölümüne sessiz kalan, üstüne üstlük itikâfta olduğu için duymadığını söyleyen bunak ağlak gibi sessiz kalınmalıdır.
Sahi bu, bu topraklara yabancı, bu ithal zihniyet kimin MALI'dır
*****
Akıllarda Deli Sorular
* Suruç'ta sağ kurtulan İzmirli Yusuf POLAT'ın anlatımları doğru mu?
* Diyarbakır mitingindeki gibi Suruç'ta da SGDF'lilerin polise “Bizi aramayın, kalabalık tahrik olmasın. HDP ile güvenliği sağlarız” dediği doğru mu?
* Alana giren herkes arandıysa kimsenin tanımadığı canlı bomba alana nasıl girdi, aranmadıysa neden SGDF'liler:“Aramayı biz yaparız.” dediler?
* Kadıköy'den itibaren sürekli irtibat ve iletişim halindeki bu topluluğun arasına bombacılar nasıl, nerede ve ne zaman karıştı?
* Sakallı gördükleri her kişiye saldıran HDP'liler, ‘kara çarşaflı' olduğunu iddia ettikleri eylemciden neden şüphelenmediler?
* En ufak bir eylemi dâhi kaçırmayan ve o günkü basın açıklamasına katılacakları belirtilen HDP'li vekiller neden orada yoktu?
* Bir gün önce Suruç'ta bulunan YÜKSEKDAĞ, eski partisi ESP'nin yapılanması SGDF'nin basın toplantısına neden katılmadı?
* Basın açıklaması HDP'lilere kapalı mıydı?
* HDP'li Suruç Belediyesi'ne ait Kültür Merkezi'nde eylem alanını gören kameralar Suruç gibi diken üstündeki yerde on aydır bozuk olduğu söyleniyor, tamiri zor mu?
* Suruç, HDP'nin en yoğun olduğu yer, Amara Kültür Merkezi de Suruç'un HDP açısından en güvenli bölgesi iken saldırgan oraya nasıl girebildi?
* “Biz iktidar olsaydık, failleri yarım günde bulurduk.” diyen DEMİRTAŞ, acaba failleri tanıyor mu?
* Kobani saldırısında Hükümet IŞİD'i desteklemediyse ispatlasın diyen YÜKSEKDAĞ'a “Bu eylemde HDP'nin parmağı yoksa ispatlasın deme hakkına sahip değil miyiz?
* Suruç katliamının faillerine lanet okuyan DEMİRTAŞ ve HDP, Yasin BÖRÜ, Aytaç BARAN gibi mütedeyyin insanların katillerine de lanet okurlar mı?
* Kobani'ye gidecek gençler, HDP Grup Başkanvekili Pervin BULDAN'la 10 Temmuz'da görüşürken, BULDAN gençlere, “Her türlü destekle arkanızdayız.” demişti. Acaba BULDAN bilinçli olarak mı gençlerin yanında değil de arkalarında(!) durmuştu?
Sorular uzayıp gider, sorunlar yumağa dönüşür.
7 Haziran seçimlerinde Şırnak, Batman gibi illerin polis lojmanlarında HDP % 80'lere varan bir oy çıkarınca, "Bundan sonra PKK'nın infaz ettiği polisler, örgüt içi infaz sayılır." demiştim.
Aradan geçen zaman ne yazık ki bu ironime reel bir kılıf giydirdi.
Ceylanpınar'da iki polis memuru yataklarında ölü bulundu, kapıda da hiçbir zorlama yok.
Yani katil, aileden biri gibi...
HPG, eylemi üstlenirken "O polisler IŞİD'e yakınlığıyla biliniyordu." diye de gerekçe bildirmiş.
Tıpkı "MİT'le irtibatları vardı." deyip örgüt içi infaza kurban götürdükleri on beş bin eleman gibi.
O kurbanların akibeti de malum...
Yıllar sonra hayali bir senaryo uydurulur ve iç infaza kurban gidene bir taziye çadırı açılır, kurbanın ailesinin gururu okşanır, baba HDP safına katılır, kardeşleri de dağ kadrosuna aday...
PKK, hesabını vermekten çekindiği bir dosyayı Şark kurnazlığıyla kapatarak bir taşla kuş sürüsü avlamış olur.