Başbağlar Katliamı

İşte hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet edilenler, savaşanlar ve öldürülenlerin kötülüklerini mutlaka örteceğim ve Allah katından bir mükafat olarak onları elbette altlarından nehirler akan cennetlere koyacağım! Mükafatın güzeli ise

“İşte hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet edilenler, savaşanlar ve öldürülenlerin kötülüklerini mutlaka örteceğim ve Allah katından bir mükafat olarak onları elbette altlarından nehirler akan cennetlere koyacağım! Mükafatın güzeli ise Allah katındadır.” (Al-i imran-195)

Tarihler 5 Temmuz 1993'ü gösterirken mülhidler Erzincan'ın Kemaliye İlçesine bağlı Başbağlar Köyü'nde bir kez daha Müslüman kanına necis ellerini bulaştırdılar.

İslam düşmanı, kinle dolu eşkiya çetesi bir akşam namazı vaktinde Allah'ın evine yönelmiş ve cami imamı Adil Hoca başta olmak üzere 22 müslümanı hunharca katletmiş, köyü ateşe vermişlerdir. Kadınların zinet eşyalarını yağmalayan, arabaları toplayıp ateşe veren müfsidlerin ortalıkta kol gezdiği bu günde toplam 33 müslüman şehid düşmüştür. Katiller arkalarında 30 dul kadın, 70 yetim ve enkaza dönmüş bir köy bırakarak karanlık dünyalarına çekilmişlerdir. Olaya basının duyarsız kalması bir yana yargı süreci de neticesiz kalmış ve dava kaldırılmıştır.

Hal bu iken elbette Allah, Adil-i Mutlaktır ve yapılan her zulmün hesabını gereğince soracaktır. Sorgulanması gerekense Allah'ın yeryüzündeki halifesi olan Müslümanların çeşitli kaygılarla İslami duyarlılığı layıkıyla gösterememeleri ve kardeşlerine sahip çıkamamalarıdır. Oysa Hadis-i Şerif'te yeryüzünün herhangi bir yerinde “Ey Müslümanlar!” diye inleyip feryad edenlerin bulunması durumunda buna duyarsız kalanın onlardan sayılmayacağı ifade edilmiştir. Bu ifade korkmamız ve endişe etmemiz gereken bir sonucu, Müslümanlardan sayılmama sonucunu ortaya koymakta ve Müslümanların birbirleriyle yardımlaşma ve dayanışma halinde olması gereğini belirtmiş olmaktadır. Evet! Müslümanlar bir vücudun azaları gibidir. Ve o vücuttan herhangi bir azanın acı çekmesi diğer azaların da rahatsızlığını beraberinde getirmektedir. Madem durum budur, öyleyse bugün Müslümanların çektiği bu acılara kulak kabartıp sorumluluklarımızı yerine getirmemiz gerekmez mi? Müslüman, bırakın Müslümanları ilgilendiren bir meseleye duyarsız kalmak, belki yeryüzünde fitneye sebep olan ve adaletin icrasına muhalif hiçbir adıma duyarsız kalamaz. İslam dinamik bir anlayış ve dinamik bir yaşayıştır. Reci' olayında esir düşen ve “Şu an sen evinde ve çocuklarının arasında olup, Muhammed'in (s.a.v) senin yerinde olmasını istemez miydin?” sorusuna: “Değil yerimde olmasını şu an Medine'de ayağına bir tek diken bile batmasını istemem” şeklindeki cevabıyla Müslümanlara örneklik teşkil eden Hubeyb(r.a) bir sembol iken; Yermük Harbinde susuzluğun en çok hissedildiği ölüm sekeratı öncesinde gelen suyu 'Müslüman kardeşim içsin' diye içmeyen selefimiz ayrı bir sembol. Onlar İslamı gereği gibi yaşamışlar ve Müslüman kardeşlerini tereddütsüz kendilerine tercih edebilmişlerdir. Kafirler Müslümanlarla yaptıkları savaşlarda “Ben ölmeyeyim, bana zarar gelmesin” diye birbirlerini hedefe koyarken, Müslümanlar kardeşlerine gelen okun önüne çıkıp ölmeyi Müslüman kardeşine zarar gelmesine tercih etmişlerdir. İşte bu fani, imtihan dünyasında ashaba zaferleri tattıran bu eşsiz ihlaslı anlayıştı.

Hasıl-ı sözü fazla uzatıp israf-ı kelamda bulunma niyetinde değiliz. “Hakkı tavsiye” düsturunca kardeşlerimize bir kısım hakikatleri kısaca hatırlatmaya çalıştık. Demek istediğimiz Müslümanların, bir vücudun azaları gibi, kurşundan kaynatılmış bina gibi birbirlerine kardeş olmaları ve ahiret/rıza-i ilahi endeksli yaşamalarıdır. Kim olursa olsun Müslüman kardeşimizin acısını paylaşabilmeli, bir vücudun azaları olduğumuzu, birbirimizin derdiyle dertlendiğimizi göstermeliyiz.

Rabbim başımıza gelen bu musibetleri (Halepçeleri, Başbağları, Susaları, işgal ve istilaları) uhuvvet ve ihlas düsturlarıyla birbirimize yakınlaşmamıza vesile kılsın. Şehidlerimizden ikramlarını esirgemesin, onların yolunu sürdürme azmimizi kuvvetli ve yakınlarını şehadetlerinden müstefid kılsın. (Amin)

Bu vesileyle şehadetlerinin 12. yılında Başbağlar şehidlerini rahmetle anıyor ve İslam ümmetinin zulümden kurtulmasına vesile olmasını diliyoruz. Allah Erhamu-r Rahimin'dir, Ekremu-l Ekremindir. O'na hamd olsun.

İnzar Dergisi

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İslam Ve Kuran Haberleri

Rahmet ve mağfiret dolu "üç aylar" başlıyor
Yılbaşı kutlamaları ve şans oyunları haramdır
2025 hac kayıtları 15 Kasım'a kadar yapılabilecek
"Gıdada haram ve helale dikkat edilmemesi toplumsal çöküntüye neden olur"
Kazasının olup olmadığıyla ilgili şüphesi bulunan kimsenin durumu