Ceylanpınar programından sonra geniş güvenlik önlemleri altında Şanlıurfaýa gelen Başbakan Ahmet Davutoğlu, Özel bir otelde basına kapalı düzenlenen ve STK yöneticileri, kanaat önderleri, iş adamları ve siyasilerin katıldığı programa katıldı.
Programda katılımcılara yönelik bir konuşma yapan Davutoğlu, gündeme dair önemli mesajlar verdi.
20 Temmuz Suruç saldırısıyla birlikte Türkiye’ye yönelik kapsamlı ve organizeli bir saldırının yapıldığını söyleyen Davutoğlu, Türkiye’nin kardeşliğini hedef alan bu saldırıları durdurmak için operasyon başlattıklarını belirtti.
Türk, Kürt ve Araplar arasına nifak sokulmak isteniyor
IŞİD’in yaptıklarıyla İslam'a en büyük zararı veren örgütlerden olduğunu vurgulayan Başbakan Davutoğlu, "DAİŞ terör örgütünün herhangi bir yerde Müslümanları hedef edinen örgütlere, yapılara karşı harekete geçtiğini görmediniz, hep Müslüman katlettiler ve istediler ki şu veya bu görüşe, inanca, yoruma tabi olmayan diğer Müslümanların tümden neredeyse katli vaciptir noktasında, Suriye'de büyük katliamlara sebep verecek bir zihniyeti hayata geçirdiler. Tam da Şanlıurfa'nın savunduğu zihniyetin karşısındaki bir zihniyet bu. Aynı şekilde bölücü terör örgütü PKK da bu sefer ülkemizin vahdetini, milletimizin birliğini, beraberliğini, en çok da Şanlıurfa'da görünen o ulvi kardeşliği hedef edindi. İkisinde de Şanlıurfa'yı seçtiler. Birisi Suruç'ta, birisi Ceylanpınar'da. Çünkü biliyorlardı ki eğer buradaki birlik ve beraberlik yok edilirse bu sembol şehrin Türkleri, Kürtleri, Arapları arasına nifak sokulabilirse Türkiye aynen Suriye gibi kardeş kavgası girdabının içine sokulabilir." Şeklinde konuştu.
Bugün çatışmasızlık çağrısı yapanlar 6-7-8 Ekim’de neredeydiler?
Türkiye’de yaşanan güzel gelişmelerin tam bir nihayete ereceği sırada PKK’nin başka hesaplara girdiğini dile getiren Davutoğlu, “Dediler ki ‘bize bir fırsat doğdu. Suriye’de DAEŞ diye bir örgüt çıktı ona karşı mücadele etmekle uluslararası meşruiyet kazandık. Türkiye içinde de birçok illegal yapı oluşturduk tam vaktidir diyerek illegal yapılar üzerinden kalkışma yapalım belli yerleri yavaş yavaş Suriye benzeri kanton bölge ilan edelim.’ Herkes açık konuşsun zihindekilerini, burada Demirtaş’a söylüyorum.
Ayaklanma çağrıları yapılırken Kobani olayları bahane edilerek 6-7-8 Ekim’de bütün şehirlerimiz bir ateş topu içine koyulurken neredeydiler, niye çatışmasızlık demediler? 2 polisimiz şehit edildiği gün çıkıp deselerdi ki dönüp o terör baronlarına ve kullandığı tabirle söylüyorum o terör gladyosuna 'yapmayın bu terörü' deme cesaretini göstermeyenler, şimdi çatışmasızlıktan ve bize meydan okumaktan bahsediyorlar. Şimdi yavaş yavaş 'Elleri tetikten çeksin PKK' diyor. Geç oldu ama şimdilik doğru bir çağrı.' dedi.
“Çağrı yetmez, silahlar bırakılmalı ve ülke dışına çıkılmalıdır”
Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu çağrılardan sonra şunları yapmaları gerekiyor. Şehirlerin içinde ve dışında vatandaşların zorla götürüldüğü bir türlü haraç yerleri, milis adı altında şehirlerimizi terörize eden yapılar, dağlarda vatandaşların götürülüp işkence edildiği yerler, tüm bu kamu düzenini ve milletin huzurunu bozan her şeye karşı olduklarını söylemleri lazım.” dedi.
“Kamu düzeni söz konusu olunca hiç kimseyle müzakere etmeyiz”
Silahlı grupların silahını bırakıp ülke dışına çıkması gerektiğini söyleyen Davutoğlu “Bunlar da yetmez, tüm silahlı unsurların ülke dışına çıkmalarını, silahlarını bırakmalarını söylemeleri lazım. Hem demokratik siyaset yapacaklar, hem de dağlarda ve şehir kenarındaki eli silahlı yapıların varlığını doğalmış gibi konuşacaklar, sonra da gelin müzakere yapalım diyecekler. Buradan söylüyorum, Türkiye’de müzakerenin yeri TBMM’dir. Burada her şey müzakere edilir. Ama kamu düzeni söz konusu olunca hiç kimseyle müzakere etmeyiz. Tüm terör grupları Türkiye topraklarını terk edecekler, ellerindeki silahı bırakacaklar. Bunlar kim olursa olsun hepsine karşı tutumumuz aynıdır.” İfadelerini kullandı. (Osman Gülebak-İLKHA)