AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti Merkez Yürütme (MYK) Kurulu Toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. Davutoğlu, partisinin 22 Mayıs olağanüstü kongre düzenleyeceğini, bu kongrede ise aday olmayacağını açıkladı.
Sözlerine “Türkite Cumhuriyeti Başbakanı ve AK Parti Genel Başkanı olarak hepinizi selamlıyorum.” diye başlayan Davutoğlu, “En köklü dönüşümlerden geçen süreçteyiz. Bir akademisyen, Dışişleri Bakanı ve Başbakan olmak en büyük gurur vesilesi olmuştur. Bildiğiniz gibi 28 Ağustos 2014 tarihinde kurucu genel başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dan kutsal bir emaneti devraldım. Bugün geriye dönüp baktığımda bu hususlardan hiçbir şekilde ayrılmadığımı ve canla başla çalıştığımı düşünüyorum. Bunun şahidinin de aziz milletimiz olduğunu düşünüyorum.” dedi.
Davutoğlu şöyle konuştu: “Partimiz yeni bir dönemin eşiğindedir. Yaptığımız istişarelerle, 22 Mayıs 2016 günü tüzüğün 70'inci maddesiyle olağanüstü kongreye gitme kararı aldım.
20 aylık bu tabloya rağmen, 1 Kasım'da seçimleri kaybeden muhalefet liderleri koltuğunu muhafaza ederken, niye aday olmamayı düşünüyorsunuz? Bu haklı bir sorudur. Son kamuoyu anketlerine göre de oy oranımız yüzde 52'yi aşmıştır. Yüzde 54'e varmıştır. Benim bu kararı almamda başarısızlık bir duygusu ya da pişmanlık söz konusu değildir. Hakkım ve onurumla bu görevi yaptım.
Hayat insana bir şey öğretiyor. Benim hiç terk etmediğim prensiplerim var. Hiçbir zaman hak etmediği an gelmedikçe peşinde koşmadım. Hiçbir zaman makam ve mevki talep etmedim. Hiçbirisi için bir an dahi lobi yapmak, talepte bulunmadım. Bugün de talebim olmadı.
En güçlü insan, kendisiyle barışık olan insandır. Hayatta inanmadığım hiçbir şeyi savunmadım. İnandığım değerler için mevki, makam hesabı içinde olmadım. “
“Önümüzdeki kongrede bu şartlar altında aday olmayı düşünmüyorum”
Yaptıkları istişareler sonucu AK Parti'nin genel başkanının değişmesi kararı aldıkları söyleyen Davutoğlu, 'Yoldan önce, yol arkadaşı. Ben yola çıktığım arkadaşlarımın benimle olduğunu bilmek isterim. Son MKYK'da yaşananlar, ve önergenin kendisi benim için önem arz etmiyor ama takip edilen yolu refik olma özelliğiyle bağdaştıramadım. Hedef önemliyse hepimizin bir muhasebe yapması gerekiyordu. Yaptığımız istişareler AK Parti'nin devamı için refik değişmesi için genel başkanın değişmesi kararı bende hasıl oldu. Önümüzdeki kongrede bu şartlar altında aday olmayı düşünmüyorum. Birlik içinde kongre yapılmalıdır. AK Parti'nin kaderi Türkiye'nin kaderidir.
“Cumhurbaşkanımız aleyhine tek bir söz duyamayacaksınız”
“Bundan sonra 5 temel hukuku gözeteceğim.” diyen Davutoğlu, şöyle devam etti: “Birincisi Cumhurbaşkanımız ile aramızda insani kardeşlik hukukudur. Hiçbir yorum yapılmasını doğru görmem. Başbakan Başdanışmanı, Dışişleri Bakanı olarak onla birlikte çalıştım. Görev aldığım olağanüstü kongreye vefa kongresi dedim. Ne gelişme olursa olsun verdiğim söze sadıkım, vefa ilişkisini sürdüreceğim. Cumhurbaşkanımız aleyhine tek bir söz duyamayacaksınız. Onun onuru benim onurumdur, onun ailesi benim ailemdir.
“Partide bir ayrışmaya izin vermeme talebinde bulunuyorum”
Partimin hukukunu koruyacağım. AK Parti, Türkiye'nin sınırlarıyla ilgili bir parti değildir. AK Parti'nin birliği, beraberliği gönül coğrafyamızda adalet arayışının teminatıdır. Kim ki partimizde gedik açmaya çalışırsa karşısına önce ben çıkarım. Partide bir ayrışmaya izin vermeme talebinde bulunuyorum. Bütün teşkilatlara teşekkürü bir borç biliyorum. eşkilatlarımıza minnet borçluyum. AK kadrolara teşekkür ediyorum. Şimdi birlik vaktidir. Bu kadroların geleceğe hazırlanması gerek. Bu zamana kadar önünüzdeyim şimdi içinizdeyim.
Üçüncü hukuk alanımız, 1 Kasım'da bize oy veren seçmenlerimizin hukukudur. Sizin hukukunuzu korumak için ne gerekiyorsa yaptık. 4 yıllık hukukumuzun kısa sürmesi benden dolayı değil, ortaya çıkan zaruriyetin neticesidir. Tertemiz oylarınız için hem teşekkür ediyorum, hem de hakkınızı helal etmenizi istiyorum. Hz. Mevlana'nın torunu olarak kimseye kırgınlığım yok. Sevgi dışında hiçbir duygum yok. Allah'a tevekkül eder, istikamet üzerine yolumuza devam ederiz.
Dördüncü hukuk alanı ülkemin hukukudur. Katıldığım tüm konfrenslarda ülkemin hukukunu korudum. Bana oy veren, vermeyen bütün vatandaşlarımın hukuku da bu hukukun parçasıdır. Oy vermeyen vatandaşlarıma sesleniyorum, gönlünüzü kırmışsam özür diliyorum. Siyasi görüşlerimiz farklı olabilir, bu demokrasimizin bir gereğidir. Ama ülkemizin geleceği için yüreklerimiz aynı şekilde atmalıdır. Beşinci hukuk alanı, gönül coğrafyamızın hukukudur. Bütün bir gönül coğrafyası Türkiye'nin kaderini kendi kaderiyle özdeş görmektedir. Bana en fazla çalışma azmi veren olaylardan biri, Suriyeli şanlı bir alimin gönderdiği mesajdır.” (İLKHA)