Basiretsiz politikalar ve şeytanca yaklaşımlar

Sait ŞAHİN

Çözüm sürecinde nasıl oldu da bu aşamaya geldik diye şaşkınlık içinde soranlar var. Çözüm sürecinde geldiğimiz nokta itibariyle şaşkınlık yaşayanlar öyle sıradan insanlar değil sadece, gazeteciler, siyasetçiler, sivil toplum kuruluşları, kanat önderleri de büyük bir şaşkınlık ve hayal kırıklığı içinde.

Dikkat ederseniz süreç olarak geldiğimiz noktada şaşkınlık geçiren ve hayal kırıklığı yaşayanların çoğunluğu Ak Parti ve güdümündeki gazeteciler, sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri ve etkiledikleri toplumsal kitledir. Ve yine dikkat ederseniz HDP/PKK ve güdümündeki gazeteciler, sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri ve hatta etkiledikleri toplumsal kitlelerinde dahi herhangi bir şaşkınlık ve hayal kırıklığı yok. Belki bir tedirginlik var, bundan sonra ne olacağına dair. Çünkü bu cenahta her şey bir plan dairesinde ve hedeflenmiş bir amaca ulaşmak üzere gerçekleşiyor.

Ak Parti ve güdümündekiler ile etkisi altındakilerin bu şaşkınlık ve hayal kırıklığını yaşamalarındaki sebep nedir?

Bu sürecin, çözüm süreci olduğuna ve  barış doğuracağına o kadar inanmış ve inandırılmışlardı ki, HDP ve PKK taraftarlarının HDP/PKK ve Öcalan için yapamadığını yaptılar, başaramadığını başardılar; genel toplumun nazarında Öcalan'ı barış güvercini, barış elçisi  yaparken, HDP'yi siyaseten, PKK'yı da her yönüyle güçlendirdiler.

Öyle ki Ak Parti'nin ağır toplarından Bülent Arınç “Sayın Öcalan demeyi, PKK bayrağı açmayı suç olmaktan çıkarttık” derken, sürecin kerameti kendinden menkul duayeni Atalay “HDP zor durumdayken onları biz güçlendirdik” dedi. Kelli felli gazeteci taifesinden de “bebek katili dediğiniz adam bize geleceği gösterdi” diyenler oldu. Hatta Erdoğan'ın başdanışmanlığına kadar yükselen zat, “Öcalan Türkiye'nin önünü açıyor” dedi. Daha neler dendi neler... Siyasetçiler, gazeteciler, sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleri adeta Öcalan, HDP ve PKK'yı yıkama yağlamada yarış içine girdiler. Hangimiz Öcalan'ı daha fazla uçurabiliriz diye birbirleri ile yarıştılar. (Sahi bu arada uçurdukları Öcalan nerde diye niye kimse sorgulamıyor? Yoksa günahları ile karşılaşmaktan mı korkuyorlar?)  

Ak Parti barış rüyaları görüp, toplumu da gördüğü rüyaların uykusuna yatırırken; HDP/PKK ise bir taraftan ülkenin sokulduğu ülkenin uyku moduna uygun barış ninnileri söylüyor, diğer taraftan hedeflerine ulaşmak için savaş hazırlığı yapıyorlardı.

Savaş hazırlığını da öyle gizli saklı yapmadılar, açıktan açığa şehir içlerini silahla, patlayıcı ile doldurdular.

Bunu son dönemlerde Suriye ve Kobani'deki gelişmeler sebebiyle de yapmadılar ve işin başından itibaren yaptılar.

Hatırlayın, 2010 yılında Oslo'da gerçekleştirilen MİT-PKK görüşmesinde dönemin MİT müsteşar yardımcısı Afet Güneş Sabri Ok'a “şehirleri bombalarla, silahlarla doldurdunuz” diyor ve Sabri Ok da “orayı geçelim” diye yanıtlıyor.

Suriye'deki gelişmeler ve Kobani bahanesi de şehir içlerinin had safhada silahlandırılması için HDP/PKK tarafından kullanıldı.

Süreçte her fırsatta PKK'nın silah bırakmayacağını ve HDP'nin güçlendikçe daha fazla şiddete başvurulacağını söyledik. Tabi bunu söylediğimizden dolayı sürecin aktörleri, sözde uzmanları ve kendilerini “Yeni Türkiye” kurucuları görenleri tarafından dışlandık ve “istenmeyen adam” ilan edildik. Çözümü istemeyenler olarak görüldük.

Moruk bir ihtiyar ile fahişe bir kız arasında gerçekleştirilmeye çalışılan “mutlu bir izdivacın” kıskananları olarak görüldük. Doğruyu söyledik diye de dokuz köyden kovulduk.

Hiç unutmam Ak parti üzerinde de etkili bir İslami kesimin ileri gelenleri ile sürece dair yaptığımız bir istişarede “PKK silahı bırakmayacak” dediğimiz için kızmışlardı.

Biz bunları söylerken ne çözüme ne de PKK'nın silah bırakmasına karşıyız. Bilakis realite ile hareket ediyoruz.

Çözüm sürecinin bu hale gelmesi Ak Parti hükümetinin basiretsiz politikaları ve HDP/PKK'nın şeytanca yaklaşımlarının sonucudur.

Evet, Ak Parti'nin çözüm sürecinde yanlışları oldu (ve en büyük yanlışları da çözüm süreci adına bölgeyi PKK'ya bırakması ve HDP'yi güçlendirmesi oldu), parti ve devlet çıkarlarını önceledi, bu sebeple bazı adımları geciktirdi ama son çatışmaların başlamasının ve ateşkesin bitmesinin tek sebebi PKK'dır. Baraj yapımı bahanesi ile saldırıları başlattı ve her taraftan ölüm haberleri gelmeye başladı. Hükümet de karşılık verince de her zaman ki gibi hazır bir senaryoyu sahaya sürdü; Ak Parti'yi erken seçim için savaş çıkarıyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.