Malumunuz Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in göreviyle ilgili etrafta yapılan kulisler olmuştu. Kulislerde özellikle ön plana çıkan husus, Başkanın görevden alınacağı yönündeydi.
Birçoğumuzun daha doğrusu ilgili ahalinin anlam veremediği bu kulis bilgisinin gerçekleştiğini maalesef önceki gün gece itibariyle öğrenmiş olduk. Başkan verdiği dilekçesiyle istifasını sunarak görevinden ayrıldı.
Özgüveni, ilmi yapısı ve karizmatik duruşuyla insanların sevgi ve teveccühünü kazanan Sayın Görmez, dün yapmış olduğu konuşmadan da anlaşıldığı kadarıyla, bundan böyle camilerin; imam hatiplere tabi olmak kaydıyla, görevli imamların arkasında namazlarını eda etmek suretiyle müdavimi olacak ve o ‘yüce görevi'ne böyle devam edecek.
Başkan Görmez'in dün yaptığı veda konuşmasında Diyanet teşkilatıyla ilgili, ‘Bürokratik bir kurum mu, yoksa bir ilim havzası, bir ilim yuvası mı? Buna karar verilmelidir' çerçevesindeki açıklamaları, yaşananlarla ilgili olup bitenlerin dışavurumuydu aslında. Bu, Başkanın niye ayrıldığının tam da özetiydi.
Diyanet Tv. dışında bir tv hariç -o da tamamını vermedi- televizyonların Başkanın veda konuşmasını canlı yayınlamamaları da dikkatlerden kaçmadı.
Anlaşılan, din ve diyanetle ilgili dışardan müdahaleleri doğru bulmayıp ‘kendi ilim kurullarının esas alınması gerektiği'ne inanan Başkanın bu yaklaşımı, birilerini rahatsız etti.
Kutlu Doğum etkinlikleriyle ilgili olan gelişmeleri hepimiz gördük. Amerikan menşeli bir gazete ve televizyonun siyer-i nebi programları karşıtı başlattıkları bir kampanyanın karşısında duran Diyanet İşleri Başkanı'na cevap, ülkenin Başbakan Yardımcısından bahsi edilen televizyon üzerinden veriliyor, hem de sıcağı sıcağına. Bu gelişmeler, bırakın din vazifesini gören bir kurumla ilgili sıradan bir daireyle ilgili dahi nezaketten uzak ve doğru olmayan hususlardı.
Peygamber Efendimiz hayatıyla ilgili programları ‘öyle her haftaya, her aya yayamazsınız!' diyen bir televizyon kanalına cevap diyanet işlerinden gelmişken ve o konuda ‘bir sınır konulamaz' deniyorken, öte tarafta meseleyle ilgili ehil olanların ve karar vericilerin kanaat ve görüşleri hiçe sayılarak ‘bürokratik hiyerarşi' içerisinde müdahaleye kalkışmak suretiyle ilgili basın ve karanlık mahfillere ‘emriniz olur, arkadaşlar dediğiniz gibi tarih düzeltmesine gidecek' türünden açıklamalarda bulunmak, ilim ve onur ehli insanları istifa noktasına getirmeyecek de kimi getirecek.
Şahsen Mehmet Görmez'in başka bir göreve talip olma adına bu görevi bıraktığına da inanmıyorum. Hele bu tipten açıklamaların ilim ehli birileri için çok karalayıcı olduğunu/olacağını düşünüyorum. Mehmet görmez, görevi bırakacak duruma getirildi veya ‘sizinle böyle çalışamayız denilerek' istifası istendi.
Başkanın istifasının ardından neredeyse bütün haber siteleri haberi verirken ‘emekliye ayrıldı' derken, Siyer-i Nebi'nin anlatılmasından rahatsızlık duyan, çocukların camilerden uzaklaştırılması için Ramazan Ayı'nı Müslümanlara zehir etmeye çalışan mihraklara ait sitelerin zafer edasıyla ‘emekli edildi' şeklinde haberi servis etmeleri dikkatlerden kaçmadı.
Israrla, ‘Kur'an musiki namelerle okunsun diye gelmedi, onu hayatımızın her anına teşmil etmeliyiz' ‘Çocuklardan rahatsız olanlar, teravihlerini evde kılsın' ‘Siyer-i Nebi'yi her zaman anlatmak lazım. Bu buhranlar içerisinde O'nu tanımaya ne kadar muhtaç olduğumuz ortada' refleks ve anlayışıyla hareket eden bir din âlimine her zamandan daha fazla ihtiyacımız vardı; fakat bırakmadılar. İnşaallah yerini hakkıyla dolduracak birileri gelir diye temenni edelim. Ancak ülkede dik duranlara arka duranlar olmazsa şayet, bunun sonu da gelmez; onu da devirmek için başka kumpaslar kurarlar, elin mihrakları. Nasıl olsa onların borazanı ötünce, duyuluyor, maalesef.
‘Daha önemli bir göreve getirilmek için oradan alındı' diyenlere de, ‘Zor değil, bekleyip görelim' diyoruz…
Selam ve dua ile…