Başkanlık Sisteminin Ürettiği Alaşım Partiler

Mehmet GÜLSEVER

Yeni model siyaset tek renge bürününce ortada, malzeme olarak küfür, iftira ve hakaret kaldı. Biraz da ABD’ye özentiyi içinde barındıran Başkanlık Sistemimiz, tek renklilik açısından da ABD’ninkine benzemeye başladı.

Halkın derinliklerinden beslenen ve sisteme muhalif karakterini kaybetmeyen küçük ama etkin ve yön tayin edici partiler bu vasfını kaybetmek zorunda kaldı. Zira başkanlık sisteminin iki kanadına tutunmadığı sürece bu sistemde bir karşılık bulamıyor bu partiler. Bu kanatlara rapt olmanın yegâne yolu da “kaynak” olmaya elverişli bir alaşım olmalarından geçer. Kanatlara tutunma ve bazen de dengeyi bozma aparatı olma heyecanı bu ilkesizliği moda haline getirdi partilerde.

Sistem ötekileştirici yapıları merkezileştirmeyi vaat ederken aksine AK Parti neredeyse MHP’nin milliyetçilik mülahazalarına girmeyen hususlar hariç söz ve eylemi ile MHP’lileşti. Kemalist söylemde CHP’ye, milliyetçilikte MHP’ye rahmet okutuyor. Bu da seçmeninde MHP’ye kayma temayülü gösteriyor.

CHP’nin, esastan değil de usulden bir itiraz ile MHP’den kopan İYİ Parti ile benzeşmesine gerek yok. Bayrağın yanına kafiye babından ezan lafzını da koymasından başka bir farklılıkları yok ve olmadı. Aynı donatılmış masalarda, beraber ezanın sesini uzaktan uzağa dinlemekte bir beis görmüyor CHP.

İYİ Parti ve HDP; ikisi de örtük bir ittifaka seçmenini razı edecek kadar yakınlar birbirlerine. Özellikle HDP’nin Kürdlerden ziyade yuları elinde olan ABD ve uzantılarının taleplerini adanmış bir ilkesizliğe sahip kimliğiyle... Emperyalist ABD, “dinci” Suud, Krallık olan BAE, Siyonist israil ile iş tutmaktan, hatta çukur kazma, Kobani ve 6-8 Ekim olaylarında olduğu gibi “götürü usulü” çalışmaktan da imtina etmedi. Tek tipleştiren yeni yapı siyaseti Kemalist, milliyetçi, az biraz dindar söylemli, küfürbaz ve iftiracı gibi ortak paydalarda buluşturdu.

Mesela daha dün Bülent Arınç’ın Yasin Börü ve arkadaşlarının katillerinin azmettiricisi Selahattin Demirtaş güzellemeleri, koca bir yalanın sinesinde sinsice sakladığı sözlerin dindar bir ağızdan kokarak çıkmış hali gibiydi. Aynı ağız, HÜDA PAR’ın tüzük ve programının bir medeniyet projesi olduğunu söylemişti bir vakit. Hakeza FETÖ’nün, gariban Afrikalı kızları sahnede raks ettirip Türkçe şarkı söyletmesine Müslümanlaşma diye sevinç gözyaşı dökecek kadar da İslami kültüre sahiptir! bu zevat. Yani “devran” dönünce onlar da dönüyor.

Kurulan yeni partiler de derde “Deva” bir “Gelecek” ümidi taşımaktan uzak, daha şimdiden Kemalist söylemde yarışan bir özellik taşıyorlar. Diğer partiler de belki kurdukları Kemalist cümlelerine HDP’yi dahil etmiyorlar ama mutfakta aynı yemeği pişirdiklerini bilmeyen yoktur.

El hâsıl, Kürd oyuna oynamaya başladı yine herkes. Oynarken de Kürd seçmenine, HDP kucağını kalıcı hale getiriyorlar. HDP’de bu gücü uluslar arası güç odaklarının emperyal arzularına sunmaktan başka bir iş yapmadı/yapmıyor.

HDP seçime bağımsız girse veya Cumhur-çu-lar ile girse zaten iktidar devam edecek. Yok eğer diğer seçim gibi Millet itlafında kalsa iktidarın işi çok zor olur. Anladınız mı Selahattin Demirtaş güzellemelerini şimdi.

Geriye basın ve protokol boykotu uyguladıkları HÜDA PAR kaldı bu denklemin dışında. Zaten Kürd meselesi başta olmak üzere adaleti ve insanı önceleyen ilkesel tutumuyla bu denkleme girmesi zor görünüyor.

Renksiz, ilkesiz tek gövdeli iki kanatlı siyasetle “yola devam” gibi geliyor süreç.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.