VAN - Konuyla ilgili olarak İlke Haber Ajansı'na konuşan M. Necip Yavuzer Fatır Suresinin 5. Ayetini hatırlatarak, "Kur'ana sahiplenme hususunda gereğini yerine getirmeyen dünya Müslümanları bugün karşı karşıya kaldıkları musibetler her geçen gün daha da zorlaştırıcı şekilde kendisini dayatmaktadır. Özellikle Türkiye'de 1923 yılından bu yana geçen 89 yıllık süre içinde Müslümanların değerlerine yapılan saldırılar ve gelinen noktada birlik içinde olamamaları ümmet bilincinden yoksun bırakılma ile şekillenmiş ve ardından batı tipi hayat tarzı ve eğitim sistemi aramızdaki insicamı maalesef koparmıştır" dedi.
"Türkiye'de bu güne kadar yapılan yasaklamaların en can alıcı noktalarından biriside Müslüman Kadının tesettür meselesi ve onun başörtüsüne olan yasaklamadır" diyen Yavuzer sözlerini şöyle sürdürdü, "12 Eylül askeri darbesinin ardından üniversitelerde başörtülü olarak okumak isteyen Müslüman kızlara yasak getirildi ve o yasak o tarihten başlayarak günümüze kadar geldi. Birçok genç kızımız okullarını terk etmek zorunda kaldı. Toplumda büyük bir yaraya sebep olan bu yasaklama halkın tepkisini çekerken ülke yönetimini dizayn eden güçlerin bu sorunu çözerim diye ortaya çıkan veya ortaya çıkmasını onay veren güçlerin doğrultusunda hareket eden siyasi organizeye çok umutlar bağlandı."
Allah (cc) toplumların müferrih ve haramlardan uzak bir dünya hayatı yaşayabilmeleri için zinaya götürücü bütün sebeplerin yok olmasını emrettiğine değinen M. Necip Yavuzer, "Bu açıdan kadının örtünmesi şehvi duyguların törpülenip kadının örtüsü ile toplumdaki yerini alması bakımında önem taşıması akli sistemlerin hesaplarını alt-üst eder. Kadının vücudunu sergileyebilmesi için büyük yatırımlara yapan emperyalist güçler giyim, kozmetik ve moda adı altında lüks tüketimi teşvik etmesi için kadını bir köle olarak kullanma isteğine set çeken İslamın bu emri elbette ki hoşlarına gitmemesi doğaldır. Ama İslami bir kimlik ve istemle ortaya çıkanların bu yasaklamayı yapması akıllara durgunluk vermektedir. Bu açıdan ilk çıktıkları gün kendilerine destek veren ABD ve Siyonist örgütlerin emrine girmelerini biz halkımıza hiçbir çekincemiz olmadan anlattık ve anlatmaya da devam edeceğiz. Velayet hakkını Ehli Kitaba verenlerin Müslümanları verebileceği hiçbir şey yoktur" dedi. (Murat Dalgın-İLKHA)